Trombositler, kanamayı durdurma sürecinde kritik bir rol oynarlar. Kan damarlarındaki yaralanmalarda, trombositler yaraya doğru göç eder ve yaralı bölgeyi tıkarlar. Bu tıkaç, pıhtı adı verilen bir yapıyı oluşturur ve kanamanın durmasına yardımcı olur.
Normalde kan dolaşımında bulunan trombosit sayısı belirli bir aralıkta olmalıdır. Trombosit sayısındaki artış veya azalma çeşitli sağlık sorunlarına işaret edebilir. Trombositopeni adı verilen durum, düşük trombosit sayısını ifade ederken, trombositoz durumu yüksek trombosit sayısını ifade eder.
Trombositler, vücutta meydana gelen yaralanmaların yanı sıra iç organlarda oluşan kanamaların durdurulmasında da önemli bir rol oynarlar. Trombositlerin normal fonksiyonları, vücudu dengede tutmaya yardımcı olan karmaşık bir pıhtılaşma sürecinin parçasıdır.
TROMBOSİT DÜŞÜKLÜĞÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Trombosit düşüklüğü, tıp literatüründe trombositopeni olarak adlandırılır. Trombosit düzeyinin düşük olması, vücutta kanama riskini artırabilir. Trombositopeninin belirtileri şunlar olabilir:
Aşırı Kanama: Trombosit düşüklüğü, vücutta yara, kesik veya diğer travmalardan kaynaklanan kanamaların daha uzun sürmesine neden olabilir.
Burun Kanamaları: Sık sık tekrarlayan burun kanamaları trombosit düşüklüğünün bir belirtisi olabilir.
Ağız İçi Kanamalar: Diş eti kanaması, ağız içi yaralar ve diş fırçalama sırasında aşırı kanama gibi belirtiler görülebilir.
Cilt Altı Morluklar: Trombosit düşüklüğü, cilt altında morlukların ve kanamaların daha sık görülmesine neden olabilir.
Eklem İçi Kanama: Eklem içinde kan birikimi, eklem ağrısı ve şişmesine yol açabilir.
Gastrointestinal Kanama: Mide veya bağırsaklardan kaynaklanan kanamalar, dışkıda kan görülmesine neden olabilir.
Aşırı Adet Kanaması: Kadınlarda aşırı adet kanaması, trombosit düşüklüğünün bir belirtisi olabilir.