ÖZEL HABER: GAMZE ERDOĞAN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneğinde, Yönetmen Nurhayat Varol’un “Yanılsama” ve “Sonrasız Göç” isimli belgeselleri 9 Kasım Cumartesi günü izleyiciyle buluştu. Gösterim sonrası Varol, iki yapımın arka planındaki fikirleri ve hikayelerini paylaştı.
GELENEKSEL ÇOBANLIĞIN SON NESLİ: “SONRASIZ GÖÇ”
Nurhayat Varol’un “Sonrasız Göç” belgeseli, Toros Dağları’nda keçi sürüleriyle yaşayan Zeliha ve Zübeyir’in öyküsünü konu alıyor. Çobanlık geleneğini sürdüren bu iki karakter, dört mevsim boyunca dağlarda göçebe bir hayat sürüyor. Varol, belgeselin öyküsünü “Zeliha ve Zübeyir", geleneksel çobanlığın son neslini temsil ediyor. Tahta çevirmeli obaları, gönüllerinin sığabileceği kadar geniş. Her yıl mevsimlere göre üç kez göç ediyorlar. Ancak çocukları artık çoban olmak istemiyor, şehir yaşamını tercih ediyorlar. Bu gidişle, yaylalar ıssız, çıngıraklar paslı kalacak.” sözleriyle özetledi.
Belgeselde, doğaya duyulan bağlılığın zamanla değişen yaşam tarzlarına yenik düştüğü vurgulanırken, kaybolan geleneklerin ve yalnızlaşan yaylaların hikayesi, izleyicilere nostaljik bir yolculuk sunuyor.
“YANILSAMA” BELGESELİ: BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?
Gösterimde yer alan diğer belgesel “Yanılsama” ise, modern yaşamın dayatmalarına alternatif bir dünyanın arayışını konu alıyor. Varol, bu yapımı “Başka bir dünya mümkün mü?” sorusu çerçevesinde şekillendirdiğini söyledi. Rekabet ve hırsın olmadığı, üretken ve dinamik bir yaşamın peşinde olan bireylerin hikayesini anlatan Varol, belgeselle seyircilere daha huzurlu, doğaya yakın ve sürdürülebilir bir yaşamın olanaklarını sorgulatmak istediğini ifade etti.
“Yanılsama”da, günümüz insanının kapitalist dünyada yaşadığı yanılsamalara ve çıkmazlara değinilirken, hırs ve rekabetten uzak, sade bir hayatın mümkün olup olmadığı üzerinde duruluyor. Bu belgesel de, seyirciler için, toplumun yapay ihtiyaçlar ve beklentiler üzerine kurulu yapısına eleştirel bir bakış sunuyor.