Küçüklüğünden beri Teke Yöresi'nin ezgilerine hayranlık duyan Sarıca, çeşitli müzik aletlerine karşı büyük bir ilgi besliyor.
Eğitim almadan kendi çabalarıyla çeşitli müzik aletlerini çalmayı öğrenen Sarıca, zamanla bu ilgisini geliştirerek telli ve yaylı enstrümanlar gibi farklı türlerde birçok aleti çalabilir hale geldi.
Bir atölyede zaman geçirirken farklı ses ve ton arayışlarına giren Sarıca, ilginç bir hobiye adım attı. Kendi imkanlarıyla, evde bulunan eşyaları ve objeleri kullanarak geleneksel ve modern müzik aletlerine dönüştürmeye başladı.
Örneğin, bakır tastan, karbon fiber malzemeden, ahşap şekerlikten, su kabağından ve hatta cerrahi ipten yaptığı enstrümanlarla dikkat çeken Sarıca, bu aletleri hem yapmayı hem de çalmayı seviyor.
Eski müzik aletlerinden parçalar alarak kendi tasarladığı enstrümanları birleştiren Sarıca, özgün isimler vererek yeni aletler oluşturuyor. "Utar" gitar, "gitaronsel", "darbukakemane" gibi isimlerle anılan bu enstrümanlar, farklı sesleriyle dikkat çekiyor.
Arif Sarıca, müzik aletlerini çalmayı ve yapmayı sadece bir hobi olarak gördüğünü belirtiyor. Kendi seslerini bulma arayışında olan Sarıca, duygusal seslere ve farklı tınılara yönelerek, müzik aletlerindeki doğal ve özgün seslerin peşinde.
Sarıca'nın, Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla kent meydanında sergilediği enstrümanlar, gençlere ve öğrencilere müzikle ilgilenmeleri konusunda ilham kaynağı oluyor. Sarıca, gençlere ve öğrencilere farklı enstrümanları keşfetmelerini, yeni bir enstrüman veya dil öğrenmelerini tavsiye ediyor.