Her kayan yıldızın öldüğü ve ölmeden önce önü görenlerin dilek tutmaları, arzularının gerçekleşeceğine inanılır. Ancak bilim, romantik duygularımızı hiç önemsemeden gerçekleri tüm çıplaklığıyla bize gösterir. Bilim için yıldız kayması olarak bilinen olayın yıldızlarla hiçbir ilgisi yok.
Yıldızlar dünyadan milyarlarca kilometre ötede olan uzak güneşlerin parçaları olarak tespit edildi. Güneş sistemimizin içinde güneş ve gezegenlerin çekim kuvvetleri arasında, oradan oraya gezinen milyonlarca göktaşı var. Göktaşları uzayda ilerleyen katı kütlelerdir ve bu kütleler zamanla atmosferden de geçiyor. Atmosfere girdiklerinde havanın yüzeyine dokunmasından kaynaklanan parlak bir ışık saçtıkları için onları görebiliriz. Atmosfere girdiklerinde yanan ve bazen yok olan göktaşlarına ‘meteor’ deniliyor. Bunlardan yere ulaşanlara ise ‘meteorit’ denilir.
Dünyaya her gün sayısız göktaşı düşüyor. Bunları görmemiz neredeyse imkansız çünkü dünyanın büyük çoğunluğu suyla kaplı ve bu parçalar okyanus, deniz, göllere düşüyor.
Ülkemizde rastlanan en büyük göktaşı, 25 kilogram olarak biliniyor. Bu ağır taş ise Domaniç yaylasında bulundu.