Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan grup toplantısında önemli mesajlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, toplantıda Cumhur İttifakı'nda bulunan tüm partilere teşekkür etti. Erdoğan ayrıca, Cumhur İttifakı'nın kapılarının tüm partilere açık olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''TBMM'nin 28. Dönem 2. Yasama Yılının bu ilk AK Parti Grup Toplantısı'nda olmaktan gurur duyuyorum. Milletimizin takdiriyle 14 Mayıs Seçimleri'nde AK Parti listelerinden seçilen milletvekillerini tebrik ediyorum. Türkiye 14 Mayıs 2023'te tam da Cumhuriyeti'nin 100. yılında demokrasiyi bir kez daha dünyaya göstermiştir.''

''Vesayetin, darbenin, iç ve dış kumpasların üzerinden gelebileceğimizi ispatladık. Bu vesileyle MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı'nda tüm ortaklarımıza şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını Cumhur İttifakı olarak gelecek nesillere armağan edeceğiz.

Hala mandacılık hayalleri görenleri, eşit ortaklık temelinde yeni bir siyasi diplomatik, ekonomik ilişki modelini özümsemeye ve gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. Biz tam bin yıldır bu topraklarda bedel ödeyerek yaşıyoruz. Biz, bu coğrafyanın ve medeniyetin hancısıyız, yolcusu değil. Burada yolcu durumunda olanların konumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri ve ona göre davranmaya başlamaları kendi menfaatlerinedir.

"COĞRAFYA KADERDİR"

Türkiye, etnik köken, inanç ve mezhep farklılığı, siyasi ve sosyal çıkar çatışmaları bakımından dünyanın en kırılgan bölgesinde yer alıyor. Dünyanın ilk siyaset bilimcisi ve sosyoloğu olarak kabul edilen İbn-i Haldun'un "Coğrafya kaderdir" tespiti bu tablonun en yalın ve çarpıcı ifadesidir. Tarihimizi ve coğrafyamızı, bunların bize yüklediği kaderimizi değiştiremeyeceğimize, böyle bir niyetimiz de olmadığına göre mevcut şartların el verdiği en iyi, en doğru, en güvenli yolu izlememiz şarttır.

Rusya-Ukrayna savaşından Kafkasya'daki çatışmalara, Balkanlar'daki gerilimlerden Akdeniz'deki çekişmelere kadar çevremizdeki tüm hadiseleri bu anlayışla değerlendiriyoruz. Son günlerde Filistin ve İsrail topraklarında yaşanan, Golan Tepelerine de yayılma eğilimi gösteren gelişmeleri yine bu yaklaşımla takip ediyoruz. Bizim hem kendi terörle mücadelemizde hem de bölgemizdeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavrımız gayet açıktır. Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların da buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz.

Maalesef İsrail ve Gazze'deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze'deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine, tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır.

''YARDIM GETİREN ARAÇLARI ENGELLEMEK MAHARET GİBİ SUNMAYA KALKMAK DEVLET DEĞİL, ANCAK ÖRGÜT REFLEKSİ OLABİLİR''

Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail'i hiç beklemediği ve istemeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil, ancak örgüt refleksi olabilir.

İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır. Kelimeleri, kavramları, olguları eğip bükerek insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurması beklenemez. Ne bölgenin ne de dünyanın bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir, gelinen nokta itibarıyla mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur.

Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz. Daha önce BM kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledim.''

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri