Birinci Dünya Savaşı'nın ardından İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak Türk ordusunun cephanesini teslim almış ve Anadolu'yu işgale başlamıştı. Halide Edib Adıvar’ın "Türk'ün Ateşle İmtihanı" adlı kitabında anlattığı işgal günlerinde, İtilaf donanması İstanbul'a, Fransızlar Adana'ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon'a, İtalyanlar ise Antalya ve Anadolu'nun güneybatısına yerleşmişti. 15 Mayıs 1919'da ise Yunan Ordusu İzmir'e çıkarma yaptı.
Bu işgaller karşısında Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği "millet olma bilinci" ile Kuvayımilliye hareketini başlatarak, ülkenin yıkılmasını engellemek ve küllerinden yeniden doğmak amacıyla mücadeleye girişti. 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ile birlikte, işgal güçleri tüm baskılarını artırarak Batı Cephesi'nde hareketliliği başlattı. 1921'de Yunan ordusu Polatlı'ya kadar ilerleyerek Sakarya Meydan Muharebesi'nin hazırlıklarına girişti.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ VE YENİ STRATEJİ
Türk ordusunun Yunan ordusu ile Sakarya boylarında yaptığı muharebe 23 Ağustos'ta başladı. Bu savaşta Mustafa Kemal Paşa, yeni bir savaş stratejisi uygulayarak "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır" emrini verdi. Bu emir doğrultusunda Türk askeri, vatanını canla başla savundu. Sakarya Meydan Muharebesi, 22 gün süren şiddetli çatışmaların ardından 13 Eylül 1921'de Yunan kuvvetlerinin Sakarya Irmağı'nın doğusundan düşmanı topraklardan atmayı başardı.
BÜYÜK TAARRUZ VE ZAFER
Yunan ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla 26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın komutasında gerçekleştirildi. 26 Ağustos sabahı, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte Kocatepe'de harekâtı yönetmeye başlayan Atatürk, topçu ateşleriyle harekâtı başlattı. Türk askeri, ilk gün Tınaztepe'yi ele geçirerek düşmanı geri püskürttü.
27 Ağustos'ta Türk ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçerek Afyonkarahisar'ı kurtardı. 28 ve 29 Ağustos'ta başarıyla süren taarruz, düşmanın 5'inci tümenini etkisiz hale getirdi. 29 Ağustos gecesi komutanlar durumu değerlendirerek harekâtın sonuçlandırılması için planlarını 30 Ağustos'a hazırladı.
30 Ağustos sabahı, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Zafertepe Çalköy'de taarruz başlatıldı. Türk ordusu, Yunan birliklerini Dumlupınar’da tamamen kuşatarak imha etti. Kızıltaş Deresi bölgesindeki bazı Yunan komutanları, General Trikopis ve General Diyenis kaçtı.
Büyük Zafer'in ertesi günü, Mustafa Kemal Paşa ve komutanları durum değerlendirmesi yaparak İzmir'e girme kararını aldı.
TÜRK ORDUSUNUN BAŞARISI VE ZAFER BAYRAMI
Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül'de yayımladığı bildiride, Türk ordusunun büyük başarısını ve fedakârlığını vurguladı. "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Türk ordusu, Gediz, Uşak, Eskişehir, Balıkesir, Bilecik, Aydın, Manisa ve İzmir’i sırasıyla kurtardı. 9 Eylül'de İzmir'de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, büyük bir başarıya imza attı.
Büyük Taarruz'dan en önemli anlardan biri, 27 Ağustos'ta Çiğiltepe'nin alınmasının yarım saat gecikmesi üzerine intihar eden 57'nci Tümen Komutanı Albay Reşat Bey’in üzüntüsüydü. Albay Reşat Bey’in intihar notu ve Çiğiltepe’nin alınması, Türk ordusunun kararlılığını ve fedakârlığını simgeliyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Zafer'den iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924'te Zafertepe Çalköy'e gelerek, Türk ulusunun kazandığı zaferin önemini vurguladı. "Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır" diyerek, yeni Türk devletinin temellerinin burada sağlamlaştırıldığını belirtti.
İlk kez 1926'da Zafer Bayramı olarak kutlanmaya başlanan 30 Ağustos, her yıl yurt genelinde ve KKTC’de çeşitli etkinliklerle kutlanılıyor.