Bugün kamuoyunda konuşulan konulardan birincisi Ayasofya’nın açılışı ile ilgili değerlendirmelerdir. Oysa CHP gibi bir partini bu kongresi var. Kimsenin umurunda değil ancak benim özellikle belirtmek istediğim bir takım gelişmeler var.
Önce Ayasofya’nın açılışı ve gelişmeler hakkında temas edelim. Ayasofya bir mecburiyetten, devlet zarar görmesin diye batının şerrinden korktukları için kapatılmıştır. Nasıl korkmasınlar o yokluklar içerisinde kazanılan İstiklal Harbinden yeni çıkmış bir milletin yeniden savaşacak hali de mecali yoktur. Savaşsız geçecek birkaç yılda toparlanacak daha güçlü ve daha dik duran bir devlet olacağımıza inanıldığı için batının isteği kabullenilmiştir. İşte şimdi de her ne pahasına olursa olsun bütün akvamı beşer karşı dursa da resti çektik ve mahzun Ayasofya açıldı. Bu bir meydan okumadır. Bu artık sizden korkmuyoruz manasında haykırıştır. Bu bahane ile Atatürk’e lanet okuyanların soyu kurusun. Bunlar Lawrance’ın yeni versiyonudur. Kripto Fetöcüler artık Lawracelaşmakta mıdır nedir? Osmanlı-Rus savaşlarında Erzurum’da, Rize’de, Trabzon’da KGB ajanlarının hoca kılığında ve yıllarca namaz kıldıran imam olarak çalıştıkları malumdur. Bunlar da ABD’nin ajanları mıdır?
Dikkat çeken bir görüntü de Özbek kızın tecavüzcüsü ve katili olan zat, Şirin Ünal efendi de boynundaki ile boy gösteriyordu. Herhalde günah çıkartmak için gelmemiştir. Çünkü Ayasofya camidir günah çıkarılacak kilise değildir. O’nun günahını Ayasofya değil Sultanahmet hatta Kabe bile temizlemez. Bir arkadaşım şöyle demişti de inanmamıştım. Çok maksadı aşan bir benzetme demiştim. Hani idam edilecek bir zina ile suçlanan kadına sorarlar “seni kim idam etsin” diye. O da “hayatında zina yapmamış kim varsa o” demişti de hiç kimse yaklaşamamıştı. Yani o kadının suçunu işlemeyen yoktu. Arkadaşım dedi ki “Ayasofya’nın ilerisine yol üstüne şöyle bir tabela assalardı” zina yapan, katillik yapan, devlet malını çalan, İstanbul’un parsel parsel satılmasına katkıda bulunan, ihale yolsuzluğu yapan kim varsa cami girişinde yazıcı melekler herkesin geçmişini önüne koyacak ve camiye almayacaktır” yazılsaydı bakalım kaç kişi devam edip gidecekti. Ne kadarı korkudan rezil olmaktan çekinip yarı yoldan dönecekti” demişti. İşte bu şahıs herhalde döneceklerden birincisi olurdu.
Ayasofya’nın açılışında camiye yüzü olmayanların yabancı olanların acemilikleri nasıl da ortaya döküldü. Ayasofya’nın açılışı ile ekonomi mi düzeldi, demokrasi mi geldi, dış problemler mi yok oldu?” diye soran ateist solcu da biliyor ki bu bir ekonomik faaliyet bir siyasi eylem değildir. Bu bir moral, bu bir heyecan yaratma, kendine gelme, biz neymişiz mesajı verme, meydan okuma işidir o da amacına ulaşmıştır. Hayırlı uğurlu olsun ama birkaç uyarımız da var.
Ayasofya’nın herhangi bir cemaatin eline geçmesine göz yumulmamalıdır. Burası bütün dünya Müslümanlarının buluşma noktası olmalıdır. Ayasofya’da okunacak ezanlar da, salalar da Kur’an’lar da Türk üslubunca makamınca okunmalıdır.Arap üslubunca okunması asla düşünülmemelidir.