Savcı – Hakim Bey; bu şahıs mağdur olan A şahsının 20.000 lirasını dolandırmıştır. Aldığı paraların izine rastlanamadı. Bu şahsın en ağır biçimde cezalandırılmasını talep ediyorum.
Hakim Bey – Yok, yok. Ben öyle düşünmüyorum. Şahsın mağdur olan kişiden dolandırdığı paralarını iadesini isteyelim önce. Ne dersin Savcı Bey.
Savcı bey – Karar sizin efendim.
Hakim bey – Suçlunun gözlerine öyle bir baktı ve. Evet! A şahsının paralarını öncelikle geri iade etmelisin. O zaman cezan daha az olacak emin ol.
Suçlu – Efendim benim o parayı ödeyecek gücüm. Yok! Paraları da harcadım.
Hakim bey – Yaz kızım; suçlunun şehir hapishanesinde yatmasına en güzel yemeklerin verilmesine, en güzel yatağın verilmesine (Derken mahkumun yüzü gülüyordu). Ancak; mahkumun kişiye bu paraları ödemesinin mümkün olmadığı görüldüğünden dolayı, devlet tarafından mağdura parasının ödenmesine karar verilmiştir. Bu paranın devlet tarafından A şahsına ödendikten sonra; suçludan tahsiline ancak; suçlunun parasının olmadığı sebebiyle, hapishanede çalıştırılmasına ve kişiye çalışması karşılığında asgari ücret ödenmesine bu paradan yemek ve yatak ücretlerin kesildikten sonra kalan kısmının devletin ödediği 20.000 liranın tahsili sonlanıncaya kadar hapishanede kalmasına karar verilmiştir. Suçlu doğru hapishaneye götürülmüştü. O gece yatıp ertesi gün sabah kahvaltı sonrası hemen iş yapacağı yere götürüldü. Suçlunun önünde 5 ton ağırlığında muhtelif büyüklükte taş ve kayalar vardı.
Gardiyan – Bu kayaları 100 metre ilerideki bu yere taşıyacaksın diye yer gösterdi.
Suçlu – Ben bunları nasıl taşıyayım efendim.
Gardiyan – Suçunun cezası bu. Taşımadığın günler cezandan düşmeyecek ancak cumartesi ve pazar günleri taşıma yok. O günlerde izinlisin.
Suçlu baktı yapacak bir şey yok bu işten kurtuluş yok.
Suçlu - Tamam; o zaman bana bir el arabası verin taşıyayım.
Gardiyan – Maalesef kararda eliyle taşıyacak yazıyor. Ancak sana bu eldivenleri vermemi Hakim Bey söyledi.
Suçlu başını öteye beriye salladı. Neredeyse küfür etmeye hazırlanıyordu ki! Söyleyeceği bir sözün ona ne kadar zarar vereceğini düşünerek sustu. Yaklaşık üç ay çalıştıktan sonra. Tabi bu çalışmada her gün haşatı çıkıyordu. Cumartesi, pazarı zor getiriyordu. Artık yük taşımak canına tak etmişti. Günlerden bir gün; gardiyana Hakim Beyi görmek istiyorum. O parayı ben ödeyeceğim. Cezamda indirim istiyorum deyince. Gardiyan - Tamam o zaman, ben hapishane müdürümüze iletirim oda Hakim Beye iletir.
Suçlu – Sakın ola ki! Unutma tamam mı? Deyince
Gardiyan – Tamam, tamam söyleyeceğim dedi.
Gardiyan müdürüne söyledi. Birkaç gün içinde pişmanlığı gün yüzüne çıkan adam. Gardiyana günde birkaç kez sormaya başladı. Gardiyanda söyledim. Gelir merak etme dedi.
Birkaç gün sonra hakim huzuruna çıkarılan
Suçlu – Hakim Bey; ben bu parayı ödeyeceğim. Beni lütfen bu cehennemden kurtarın dedi.
Hakim bey – Peki o zaman, üç aydır buradasın. 9 ay daha yatacaksın. Ancak işine devam.
Suçlu – Parayı ödeyeceğim diyorum ya! Hakim Bey,
Hakim bey – Biliyorum; o borcuna olan kısım değil. Bu suçu işlemekten kaynaklanan cezan. Kısacası 1 lira bile çalsan o cezayı yatacaksın.
Suçlu kendi ailesine haber verdi. Ailesi bir yerlerden tedarik edip 20.000 lirayı ödediler. Kalan 9 aylık suçunun cezasını da kaya taşıyarak geçirdi. Hapisten çıkar çıkmazda, yeniden hakim karşısına çıkarıldı.
Hakim bey – Hapishanede gösterdiğin iyi halinden dolayı sana hükümlü kadrosunda iş buldum. Hemen orada işe başlıyorsun.
Suçlu – Tamam hakim bey; Bu suretle benim için sıkıntıyı çeken aileme, artık 20.000 lirayı nereden aldılarsa onu öderim. Hakim bey; nerede iş yapacağım hemen başlayayım efendim.
Hakim bey – Yakınlarda bir baraj inşaatı var orada çalışacaksın.
Suçlu – Tamam Hakim Bey, peki ne iş yapacağım.
Hakim bey – Gülümseyerek, kaya taşıyacaksın.
Suçlu – Ama hakim bey, ben suçumu tamamladım. Borcumu da ödedim. Yine kaya mı taşıyacağım. Ben ettim siz etmeyin Hakim Bey.
Hakim bey – Evet ama bu sefer kamyonla taşıyacaksın.
Suçlu – Oh beee! Şükürler olsun Hâkim Bey;
(Yazım tamamen hayal ürünüdür. Bütün yazılarım gibi, hayal işte!)