Hayat nedir ki? Çekilecek çileler silsilesi mi? Yoksa mutluluğa giden bir zirve mi?
Önce çevremize bir bakalım. Kimler mutlu, kimler mutsuz; gözlemleyelim mi? Ne dersiniz?
Mutluluk her insanın yaşam tarzına ve de hayata bakış açısına göre değişen bir olgudur.
Aç olan bir insan için eline geçecek küçük bir para veya herhangi bir yiyecek onu mutlu ederken; aynı şeyler başka bir insan için dönüp bakmaya tenezzül etmeyeceği bir şey olabilir.
İşte bu duygu karmaşasını en iyi kullanan materyalist emperyalist sistemdir. Çünkü o sistemin içinde küçük zengin bir zümre vardır.
Komünizm de bundan farksızdır; aslında.
Kimi insanlar piramidin altında kalan zümre iken, zirvede olanlar mutludur.
Ancak olması gereken piramitlerin üstünde kalan az sayıdaki insanların olması değil. İnsanların ele ele verip beraberce zirveye çıkmak olmalı. Tabi ki bu mümkün değil.
Çünkü insanların bu hallerini kabullenmesi, gerçek haklarını bilmemesi ile materyalist emperyalist sisteminin insanlara ölümü gösterip hastalığa razı etme durumudur.
Ancak bu türlü durumların önüne geçecek olgu ise demokrasidir. Mutluluk demokrasiyle kazanılır.
Demokrasi de kanunlar önünde herkes eşittir; çünkü. Demokrasi insanlığın var olma savaşıdır. Demokraside herkes aklının ve başarısının emeğinin karşılığını almasıdır. Maddeten en az imkanı olan insan bile; mecburi ihtiyaçlarını rahatça karşılayabileceği sosyal haklarını kullanabileceği bir sistemdir; demokrasi. Demokraside herkes zengin olmasa da insanın en temel hakkı olan yaşama hakkı en önemli değerdir.
Demokrasinin direği toplum olma bilincidir. Materyalist emperyalist sistemler ise insanları toplumsallıktan uzaklaştırıp birey haline dönüştüren ve onun yalnızlığından yararlanarak pusuya düşürüp yok eder.
Materyalist emperyalist sistemler zaman içinde karteller oluşturur. Şu an dünyayı yöneten üç beş ailenin olduğu da maalesef gerçektir. Bu aileler Rothschildler ve Rockefeller var. Onları takip eden Morganlar, Du Pontlarve Bundy aileleri var.
Alman şair Heinrich Heine'nın "Para, zamanımızın tanrısı ise onlar da peygamberidir" dediği Rothschild gibi aileleri de kast ediyordu.
Şeytanın gözü, masonlar gibi birçok oluşumlar. Bu oluşumların kaynakları, genelde İsrail ve Amerika var. Saman altından su yürüten uzun bacaklı İngilizler, Fransa, Almanya ve de diğer ülkelerde de uzantıları mutlaka var.
İnsanın insana yaptığı vahşeti hayvanlar bile birbirine yapmıyor. Akıl, zeka insanları birbirlerine yaklaştıracak, kaynaştıracak bir olgu olması gerekirken, maalesef insanlar barıştan ve toplumsallıktan uzaklaştırıyor.
Ne Amerika’nın materyalist emperyalist sistemini ne de Rusya'nın komünizmini istemiyoruz.
İnsanların el ele beraberce dostça yaşadığı bir dünya istiyorum. Herkesin dini vecibelerini yaşadığı kimsenin bir başka insanın özgürlüğüne zarar vermediği bir dünya istiyorum. Sevgi saygı insan olmanın en önemli değeridir.
Sevgi ve saygılarımla; hep beraber mutlu yarınlara…