Hayat senindir

Tülay Çallı

Hepimiz için hayat bir yerlerden başlar. Bu doğrultuda her insan bir hayat seçer kendisine. Yüreğimizin ölçüsünde yaşayıp, duygularımız önderliğinde ilerleyeceğimiz bir hikâyenin savunmasız kahramanlarıyız belki de.

Hayatta birden fazla başlangıç vardır: Seçimlerimiz, farkındalıklarımız, telafilerimiz, keşkelerimiz, değişimlerimiz ve dahası. Yüreğimizin sahasında ne varsa, benliğimiz ona doğru akıyor. Zaman akıp giderken sadece takvim yaprakları olmuyor eskiyen. İnsan da değişiyor. Değer yargıların, benliğin ve ruhunun tınısı değişmiyor lakin insan, eylemlerinde değişiyor. Geçmişe dönüp baktığımızda şimdiki düşüncelerimizden, bakış açımızdan, yaşantımızdan oldukça farklı olan ne çok şey var. Zamanla, seni yoran her şeyden uzaklaşıp, huzura yol alıyorsun. Yüreğine huzur veren detaylarla tanıştıkça, yenileniyorsun.

"İnsan değişmez" dedikleri sadece bir cümleden ibaret. Hiçbirimizin yapısı değişmez fakat yaşadıklarımız olgunlaştırır ve öğretir. İnsan, yaşadıkça değişiyor. Yaşam tarzın, fikirlerin, huzur adresin. Çağın koşullarına ayak uydurabilmek kaosunu da kimse inkar etmez çünkü hepimiz ortak evreni soluyoruz. Fakat özünü sağlam kuranlar dâhil olmaz bu buhrana. Aynı şekilde huzuru yaşamın küçük detaylarında arayanlar da... Evet çok azımız bunun farkında olsak da huzur, sade ve küçük hayatlarda gizli. Yaşadığımız serüven bunu anlamaya müsait olmasa da… Hangi metropol yaşam verebilir ki, küçükken sobamızın üzerindeki mandalina kabuklarının huzur kokusunu? Hayat, biz küçükken değil, kendisi küçükken güzeldir

Giderek metropolleştik. Dijitalleştik... Telvenin tadını elit mekanlarda alır olduk, lezzetten öte mekâna önem verdik. Oysa huzur bu değildi. Nostaljiye ruhumuzu yaslamak huzurun diğer rengi olelta radyodan dinlediğimiz o musiki, plaklardan dinlediğimiz nostaljik melodiler, gaz lambasına yasladığımız huzur ışığımız ve çok dahası. Dijitalleştiğimiz her geçen zamanda, şeffaf huzurları da yitirdik. Huzur küçük ve şirin hayatlardaydı oysa... Hayatı kolaylaştırmak da anlamlandırmak da bize sunulan seçim. Hayatta büyük düşünüp küçük yaşayabiliyorsak, huzuru yakalamışız ve o boşluk dolmuş demektir. İnsan çağdaş düşünüp yaratıcı ve üreten, duygusal düşünüp derinleştiren ve huzur veren olmalı. Duygularımızı ve derin düşüncelerimizi büyük tutup, hayatı da küçük yaşarsak bu dengede kalmış oluruz.

Yaşamın kilit noktası bu farkındalık. Hepimiz yaşadıkça öğrenir, yaşadıkça olgunlaşır ve yaşadıkça farkına varırız. Aslolan huzurun rengidir ve huzur, bizler göremesek de küçük ayrıntılarda gizlidir. Huzur dolu günlerde buluşmak dileğiyle.