Alıkoyamadığımız şeyler var hayata. Kendimizi alıkoymaktan öte bir şey yapmadığımızı hissediyoruz mesela.
Örneğin; geçmişe takılmak gibi ya da kendimizden eksilecek kadar birilerine değer vermek gibi. Bunların hepsinin kendimizden ödün vermek olduğunu düşünüyorum. Nitekim yüreğimize zarar veren her şey kendimizi alıkoymaktır hayata karşı. İnsanlara değer vermek hayatın en can alıcı rengi.
Lakin, hayatta her şey özünde ve ölçüsünde güzeldir. Bu yüzden, özünde ve ölçüsünde değer biçmeli diye düşünüyorum. Asıl olan her şey kendiliğinden akıyor zaten yaşamımıza. Lakin bunun yanında kendimizin çekip çıkaracağı gizli detaylar var hayatta. Küçük gibi görünen ama gerçek huzuru koklatan keskin detaylar onlar.
Huzuru solutan, huzurun rengini gösteren. Örneğin; dalında bir çiçeğin kokusunu içimize çektiğimizde bile evrenin sonsuz enerjisini çekiyoruz hayatımıza. Güzel düşünürsek güzellikler çıkıyor yolumuza, olumsuz düşünürsek art arda kesintisiz olumsuzluklar karşılıyor bizi yolumuzda. İnsan neyi düşünürse onu çekiyor hayatına. Şükrümüzü artıracak öyle çok eylem var ki oysa. Yüreğimiz de saklı bir cennet. Hayatımızı yönlendirirken yolumuzun cetvelidir kalplerimiz. Neyi barındırıyorsak orada, o akıyor hayatımıza.
Kibirden, egodan, olumsuz düşüncelerden ne kadar uzak durabilirsek o kadar ferahlık akıyor gönüllerimize. Sabırlı, dirayetli, istikrarlı, azimli ve şefkatli yaşayınca daha bir güzel akıyor hayat. Hayatımızı yönlendirmek de bizim kendimize karşı birer sorumluluğumuz. Bu yüzden nasıl bir hayata dahil olmak istiyorsak o şekilde çizeriz yolumuzu. En güzel yarınlarda buluşmak dileğiyle.