Tarımda, hayvanda marka olmalıyız deriz.
Tarım bakanı tarım politikasını açıklar.
Tohumundan, etten, sütünde, baklagillere kadar dışa bağımlı olduk bundan kurtulacağız der.
Geniş alanlarımız ekilmiyor, meralarımız ise hayvansız bunları yeniden akime ve hayvanlar kazandıracağız der.
Bankalık açıklama yapıyor hayata geçmiyor
Geçmiş yıllarda kendisine yetecek tahılı, eti olan bir ülkeyken.
Bugün bunları ithal ediyor.
Anadolu da gelişen terör köyleri şehre taşıdı meralar hayvansız tarlalar hozan oldu.
Köyler göç verdi metropoller doldu insanlar asgari ücrete talip oldu.
Köyler boşaldıkça Şehirler nefes alamaz oldu.
Osmanlı’dan kalan şehirlere bakın hep tepelere ve dağların eteklerine kurulmuştur.
Şimdi ne yapılıyor?
Düz arazilere şehirler kuruluyor.
Dışarıda ithali durmak ve bağımlılıktan kurtulmak için.
Önce tarıma ve hayvancılığa önem verilmelidir.
Bütün tarım ürünlerini, hayvan ve hayvansal ürünlerini ithal ettiğimiz müddetçe köyden şehre göçü durduramayız.
Köyde göçen insanları yeniden köye taşımalıyız, köy yaşantısını cazip hale getirecek imkânlar kurmalıyız.
Bu insanları köyde hayvancılığa ve tarımcılığa yönlendirmeliyiz. Mümkün olduğu kadar çiftçi ve köylü eğitilmeli ve desteklenmeli.
Tarımda çalışanlar sigortalanmalı.
Köylüye ve çiftçiye ürününün alınacağının garantisi verilmelidir.
Böylece köyden şehre göç önlenmiş olacaktır.
Geniş tarım arazileri korunmalı.
Her yere gelişi güzel tarım alanlarına tesis yapılmamalıdır.
Her yere imar izni verilmemelidir.
En verimli araziler bugün beton bloklar altında.
Yeşil sulak vadiler, geniş üzüm bağları gelişme adına bir bir kayboldu.
Şehirleşiyoruz diyerek verimli arazileri bilinçsiz yapılandırdık.
Fabrikalı kurduk.
İnsanlığın yaşaması için olmazlarından olan gıda değil binalar kuruluyor.
Şehirleştikçe İnsanlar üreten değil tüketen oluyor.
Beton bloklar yığdıkça tarımla alanları yok oluyor.
Dört bir mevsimin yaşandığı Anadolu toraklarında tarımı yanlış politikalarla kendimiz öldürdük.
Yine kendimiz ayağa kaldırmalıyız.
Geçmiş yılarda birçok tarım ürünü ihraç ediyorduk.
Bugün tam tersini yaşıyor yoncasında, samanına ithal eder olduk.
Köylerimizde on binlerce başlık hayvan barınakları yapılıyor.
Yüzlerce insanımız yeniden hayvancılığa dönüyor.
Bira an önce hayvancılığı dışa bağımlı değil kendimiz üreten olmalıyız.
Dışarıda ithal etiğimiz etlik hayvan değil.
Kendi damızlık ırkımızı geliştirip yavrusu da bizden eti de bizden olan hayvanları yetiştirmeliyiz.
Dışa bağımlı oldukça Dolarda Euro’da artacak.
Düştüğümüz yede kalkacaksak tarımı yeniden güçlendirmeliyiz arazilerimizi yeniden hayvancılığa açmalıyız.
Hayvancıyı, tarımcıyı üreticiyi hep kontrollü desteklemeliyiz.
Dışa bağlı tohumlara değil, yerli tohumlara dönmeliyiz.
Avrupa’nın ineklerini alıp sütçülüğü geliştiremeyiz.
Yine Avrupa’nın etçil cinslerini alıp besici olamayız.
Her şeyimizle yerli ırklara dönmeliyiz ve onları güçlendirip kendi damızlığımızı, kendi yavrularımız büyütmeliyiz.
Tarım ile hayvancılık birbirini tamamlayan iki sektördür.
Tarım bitince hayvancılıkta bitiyor.
Bunun için geleceğin en büyük yatırım tarım ve hayvancılık.