“Genç deve annesine sormuş. Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?'
Anne cevap vermiş. 'Çölde kuma batmamak için...'
Genç deve tekrar sormuş , 'Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür...' Anne tekrar cevap vermiş.
'Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye...'
Genç deve bir soru daha sormuş, 'Bizim niye hörgüçlerimiz var...' Anne deve sabırla yanıtlamış.
'Çölde çok uzun süre susuz idare edebilme için suyu hörgüçlerimizde depolarız...'
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş. 'Peki, anne bizim o zaman Hayvanat Bahçesinde ne işimiz var”
Ne güzel bir kıssa anlayanlara değil mi? Dünya genelinde bir buçuk milyar Müslüman nüfusu olduğundan bahsedilmektedir. Dünya nüfusunun yüzde yirmi üçünün Müslüman olduğundan bahsediliyor. Peki, bu kadar sayısı olan Müslümanların durumu ne âlemde!
Diye baktığımızda hemen hemen bir kaç adı İslam ülkesi dışında hepsinin durumu içler açısı kan, gözyaşı, savaş, yıkım, ızdırap, elem, zulümden başka bir şey değil.
Toplama kaplarında yaşayan, batıya göç eden neden hep Müslümanlar. Acaba Müslümanlar bunları hak edecek ne yaptı da bu hale geldiler dersiniz.
Adı İslam ülkeleri bu durumda niye diye baktığımızda hatanın çoğu maalesef üzülerek söylüyorum hakkıyla İslamiyet’i yaşamadıkların da.
Önce Allah’ın dost doğru olunuz emrini terk etiler. Geldikleri yeri unuttular.
Atalarında aldıkları mirası din sandılar. Geçmişlerin geleneklerini, törelerini, ör, adetlerini din gibi yaşadılar. İnandıkları Allah’ın emrine tam teslim olmadılar.
Kurtuluş rehberleri, hayat nizamları, Kuran’da uzak kaldılar. Örnek yaşayan peygamberlerinin yaşayan Kuran olduğunu unuttular. Hayatlarının her alanında olması gerekli olan kitabı parçaladılar.
Şeytana yanaşıp Kuran’da uzaklaştıklar. Mezhepçiliği din sandılar. Kuran’dan uzaklaştılar hurafelere sarıldılar. Tarikat dininde uyduruk şeyhlerle beraber oldular.
Birlik ve beraberlik için de olmadılar. Din kardeşliklerini zayıf tuttular, hiç birlik olmadılar.
Kibirlerini ve gururlarını önlerine aldılar. Liderlik kavgası yaşadılar bu ve bunlar gibi yüzlerce nedenlerden dolayı Müslümanlar bugün hayvanat bahçesindeler.
Bir nevi nesilleri tükenmesin diye korum altına alınmış durumdalar. Etrafları tel örgüyle çevrili iktidarların ön gördüğü dinle yetinmekteler.
Düşünün bir buçuk milyar Müslüman dünyada yaşıyor hiç biri diğer Müslüman din kardeşi olan ülkeyle konuşmuyor, ticaret yapmıyor, aramıyor, sormuyor, zor durumda olan din kardeşine yardımda bulunmuyor.
Zulme uğrayan bir Müslüman’a sesini çıkarmıyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığıyla gözünü ve kulağını kapatıyor, dilini, elini bağlıyor.
Adı Müslüman ülkelerin liderleri ve iktidarları koruyucu emperyalist sömürü sahiplerine boyun eğiyor. Hal böyle olunca da, Müslümanların dünyada adı okunmuyor.
Müslümanlar kendilerine gelmeden, peygamberin bıraktığı emanete sahip olmadan, kafeste yaşamaya her zaman mahkûm olurlar.