Bir gün Peygamber Efendimiz, çölde susuz kalan bir köpeğe kuyudan ayakkabısına su doldurup içiren bir adamın Allah’ın rızasını kazandığını ve günahlarının bağışlandığını anlatmıştı. Ashâb-ı kirâm, “Ey Allah’ın Resûlü! Hayvanlara yaptığımız iyilikler için de mi sevap var?” diye sorunca Peygamberimiz şöyle buyurmuştu: “Her canlıya yapılan iyilikte sevap vardır.”
Bir başka gün ise Peygamberimiz (s.a.s), bir kediye kızıp onu hapseden ve açlıktan ölmesine göz yuman bir kadının Allah’ın azabını hak ettiğini anlatmıştı. Zavallı hayvana yaşama hakkı tanımayan merhametsiz kadının, Cenâb-ı Hakk’ın gazabına uğradığını ifade etmişti. Zira her canlıya yapılan eziyetin de bir günahı ve ilâhî cezası vardı.
Kâinattaki her varlık gibi, hayvanlar da Yüce Allah’ın varlığına ve kudretine delil olarak anlam taşır. En küçüğünden en büyüğüne kadar her hayvan, Allah’ın eseri olarak değerlidir ve O’nun tarafından insana emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla mükelleftir.
İslam, hayvanlara zulüm ve işkence anlamına gelen, onları yaratılış amacına aykırı biçimde zorlayan her türlü davranışı yasaklar. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadisinde bizi şöyle uyarır: “Hiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.” Evet, hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün sakinleridir. Onların da yaşama, korunma, barınma gibi temel hakları olduğunu unutmayalım. Varlık âlemine sevgi, şefkat ve ibret nazarıyla bakalım. Hiçbir canlıyı incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında hayvanlara karşı daha duyarlı olalım. Dinî, vicdanî ve insanî sorumluluğumuzu yerine getirerek Rabbimizin rızasına talip olalım.
Kalın sağlıcakla…