Yemeklerin lezzeti, ağızların tadı, çoğu zarar azı karar olan; tuz…
Tuz, bütün Türk topluluklarında kutsal sayılır.
Halk hikâyelerinde, masallarda, bilmecelerde tuz bir motif olarak işlenmiştir.
Dilimizde kaynağını tuz kelimesinden almış birçok atasözü ve deyim bulunmaktadır.
Et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?, tuzla buz olmak, tuzlayayım da kokma, tuzluya mal olmak, tuz yüküyle buz yükünün arasında yatasın, çorbada tuzu bulunmak, açık yaraya tuz ekilmez, tadı tuzu kalmamak bunlardan yalnızca birkaçıdır.
Anadolu'nun damıtılmış bilgeliğini aktaran sözlerden biri olan “tuz ekmek hakkı” deyimi ise karşılıklı itimadı ve gönül borcunu ifade eden “yemin” hükmünde kullanılır.
Türklerin tarihine, edebiyatına ve folkloruna giren tuz ekmek hakkı; dostluk, vefa, arkadaşlık, sadakat, insanlık, samimiyet, mertlik, dürüstlük gibi kavramları içine alır.
Biraz tuz ve bir parça ekmek kadar küçük bir iyilik görülmüş dahi olsa o iyiliğin yüceliği ve değerini vurgulamak için tuz ve ekmek hakkı ifadesi bir ant verme şekli olarak kullanır.
Karacaoğlan, tuz ekmek yenilen yani iyiliği görülen yere hıyanetlik yapılmayacağını şöyle dile getirmiştir:
Ararsan var kalbin ara
İller sana ne der göre
Tuz ekmek yediğin yere
Hıyanetlik etmek olmaz
Mutasavvıf Feridüddin Attâr Pendname’sinde bu konuyu hikâye etmiştir:
“Zamanın birinde, hilekâr bir hırsız, azılı bir eşkıya var idi. İşte bu hırsız, zavallı bir adamcağızı yakaladı, elini kolunu sıkıca bağlayıp evine götürdü. Başını kesmek için kılıcını almaya gitti. Tam o sırada hırsızın karısı, insafa gelip adama bir parçacık ekmek verdi. Hırsız, elinde kılıcıyla nefes nefese evine döndüğünde gördü ki adamın elinde ekmek var. Hemen sordu: “Bre sefil, kim verdi sana bu ekmeği?” Adam: “Bu ekmeği bana sizin zevceniz verdi.” Bu cevabı duyar duymaz derhâl bıraktı elindeki kılıcı: “Seni öldürmek bana haram oldu.” dedi. “Çünkü soframdan yemek yiyene kılıç çekemeyiz. Ekmeğimizi yiyenden canımızı esirgeyemeyiz. Hâl böyleyken nasıl olur da canına kıyar, kanını dökerim?”
Modern zamanların ozanı Barış Manço bir şarkısında tuz ekmek hakkını şöyle dile getirmiştir:
Tuz ekmek hakkı bilene
Sofra kurmasan da olur
Ilık bir tas çorba yeter
Rızkım buymuş der içerim
Levni ise “Atalar Sözü Destanı”nda verdiği öğütle bugüne ışık tutmuştur:
Dediler bu pendi sordumsa kime
Tuz ekmek bilmeze müşkilin deme
Kül kömür ye namert lokmasın yeme
Gün olur başına kakar demişler
Tuzun ve ekmeğin hakkını bilen, hakkını verenlerden olasınız.