Çocukluk der geçeriz, ya da çocuktur işte der mazur görürüz ya, gerçekten de, yani beklenmedik işler yapanlara, beklenmedik hareketler yapanlara da çocuk ya da çocukluk nitelemesi yapabiliriz.
Çocuklar ve şairler, beklenmedik anda, beklenmedik işler yapabilirler.
Manasını ancak kendisi bilir ve “anlamadık bu sözün manasını” deriz ya şairin bir şiirinde. Bazen çocukların da sözlerine mana veremeyiz.
Şair sözü, çocuk sözü de de geçeriz.
Bazen de şairin sözünde gizemlilik, hikmet ararız. Çocukların sözleri de gizemli ve hikmetli olabilir.
Anlayamadığımız bir sözün peşi sıra gitmeyiz. “Vardır bir hikmeti” diyerek pes ederiz.
Çocukların sözleri ve şairin seslenişi bu kapsama dahil olabilir.
Şairler elbette hikmetle sözler söylerler bazen.
Zaten şairlerden Allah yolunda yürüyenler için elbette bu durum her daim geçerlidir. Yüce Rabbim şairin kalbine ilham düşürür ve şairin dilinden hikmetli sözler dökülür. Bunda elbette ihtilaf yok.
Şair çocuk gibi masum ise, melek gibi saf ve temiz ise, zaten sözleri hep hikmetlidir.
Şairi de, çocukları da mazur görürüz.
“Şairdir söylemiş, çocuktur yapmıştır” deriz.
Evet, “her şair biraz çocuktur” derken bunları kastediyorum.
Evet, “her şair biraz çocuktur” derken, beklenmedik davranışlar, gizemlilik, anlaşılmazlık ve hikmetlilik kastımız olabilir.
Başka ne gibi kastımız olabilir?
Yani, “her şair biraz çocuktur” derken başka ne gibi kastımız olabilir?
Şairler, hayatı çok da ciddiye almazlar. Ana, zamana ve o anki duruma bakarlar. Çocuklar gibi.
Mesela, bir odada büyükler çok ciddi konuşmalar yaparken birden o odaya bir çocuk girse, ortama uygun olmayan bir söz söylese, “çocuktur” der geçeriz.
Şair de gündemden kopuk şiirler yazabilir. “Aaaa, şu adama bak abuk subuk şiir yazmış” diyebiliriz. Gündemle alakası yok. Şairin beğenmediğimiz mısraları için de “abuk subuk” der geçeriz.
Şairler çok ciddi ortamlarda ciddi olmayan şiirler yazabilirler. Ciddi olmayan ortamlarda çok ciddi şeyler yazabilirler.
“Çocuklar ciddi olabilirler mi?”
Çocuklar düğünde ağlayabilirler, cenazede gülebilirler, şairler gibi.
Şairler ve çocuklar, toplumdan ayrı farklı Dünyaların insanıdır.
Evet, “her şair biraz çocuktur” derken, bir de ruh genişliğinden bahsediyoruz.
Çocuk ruhu Dünyadan geniştir, şairler de öyle, geniş bir ruha sahiptir.
Çocuk ruhu, olabildiğince uçsuz bucaksız ve sınırlandırılmamıştır.
Çünkü, daha hayatın gerçekleri ile karşı karşıya gelmemiştir.
Örnek vereyim işte.
Hayatta daha kötülerle karşılaşmamış, zorluklarla karşılaşmamıştır. Hayatı hep güzel gidecek sanmaktadır.
Şairler de iyimserdir, çocuklar da iyimserlik taşır yüreğinde.
Şairler de umut doludur. Çocuklar da umutla bakar Dünyaya.
Çocuk, yavaş yavaş tanışır acı ve hüzünle. Çocuklar gibidir şairler, yavaş yavaş tanışırlar acı ve hüzünle.
Şair boynunu büker çaresizce, çocuk gibi.
İşte o anda şairlik bitmiştir. Çocukluk gelmiştir.
Çocuklar gözleriyle ağlar, şairler sözleriyle.
Şairler gözyaşlarını tutar da, haykırışını tutamaz. Verir kendisini şiirin fırtınasına. Gidebildiği yere kadar.
Ben çocuk ruhumla, şair ruhumu bir araya getirdiğimde uçup gidiyorum, kanatlarını açan bir kartal misali.
Sağ kanadım çocuk, sol kanadım şair. Dur durak bilmeden yazarım, söylerim artık. Uçmaktan başka ne teselli edebilir bir kartalı.
Uçmadan hedefine varabilir mi bir kartal?
Kartal dirençli, azimli ve güçlüdür. Bir şair ve bir çocuk gibi
Evet, biz bu zor Dünyada direnebiliyorsak, ayakta kalabiliyorsak, mücadele edebiliyorsak, çocuk ruhumuza ve şair ruhumuza borçluyuz bunları.
Çocuklar düştükçe kalkar ayağa, düştükçe kalkar ayağa. Şairler de düştükçe söyler. Düştükçe mısralara sığınır. Derdini durmadan mısralar olarak döker.
Çocuklar ne kadar zorluk çekerse çeksin, içinde hep iyiye doğru gideceğine dair bir ışık vardır. İçinde güzelliklere, hep büyük müjdelere, büyük sevinçlere ulaşacağına dair bir meşale taşır. Şairler gibi.
Çocuklar ruhunda güzellikler taşır. Şairler gibi.
Çocuklar yamaçların aşılacağı, dağların karşı tarafına geçileceği ve hedefe ulaşılacağına dair umut doludur. Şairler de umut ve inanç taşır. Çocuklar gibi.
Çocuklar hiç pes etmez. Düştükçe kalkar. Şairler gibi.
Çocuklar ve şairler ağaç gibidir. Hem derinlemesine ve hem de göklere yücelmesine büyürler.
Şairlerin sözü ve ünü kendisini aşar. Hazreti Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif ve Necip Fazıl Kısakürek gibi .
Şairlerin gür sesi, avazı gökyüzünü kaplar, bir ağacın dalları ve yaprakları gibi.
Çocuklar da büyüdükçe dal verir, yaprak verir, meyve verir. Baba olur, Anne olur. Şairler büyür, Hazreti Mevlana olur.
Çocuğunuzu güzel yetiştirin, Hazreti Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif ve Necip Fazıl Kısakürek gibi çağlara dek uzanan kutlu gür ses olsun.
“Her çocuk biraz şairdir, her şair biraz çocuktur.”
Vesselam….