Hani bazı belediyeler heykeller dikip duruyorlar ya.
Neden bu kadar heykel dikiyorlar, dertleri ne bunların diye düşünmeden edemiyorum.
Kimi başkanlar heykele kimileri de insanlara yatırım yapıyor.
Bazı başkanlar da heykele yatırım yapıyorlar.
Seçilmiş başkanlar ne kadar heykelci diyorum.
Sonra tarihe bakıyorum heykeller kalmış ayakta.
Bulan köşe oluyor, bin yılık heykel diye yüksek rakamlara satılıyor.
İnsanlar bin yılık heykelleri ziyaret ediyor.
Dünyanın her yerinde o yontulmuş taşları, figürleri görmeye akın ediyor.
Bizim başkanlar da hizmeti heykelcilikte biliyorlar.
Yıllar sonra bıraktıkları bir eserleri yoksa.
Yaptıkları heykellerle anılmak istiyorlar.
Yüz yıl sonra heykel tarih oluyor.
Kimse de onu yıkıp ortadan kaldıramıyor.
Devrimci Hz. Muhammed gelirse o zaman Kâbe’nin putları kırılıyor.
Bugün Hz. Muhammet'în ümmeti çok ama bir tanesi devrimci Hz. Muhammet ve yanındaki yoldaşları olamıyor.
Heykelcilik antik Yunan medeniyetinin geleneği.
Yunan mitolojilerinin tanrısal anlayışının yansıması.
Başkanlar bir bakıyor tek unutulamayan heykeller.
Ne yaparsan yap, unutuluyor.
Ama üç yıl, ama beş yıl sonra kimse hatırlamıyor.
Ama bir heykel yaptın mı, tamam.
Yüzyıllar sonra hatırlanıyorsun.
Yıllarca uğraşıp bir heykel yapan başkanı.
O heykel yüz yıl sonra da tarihi diye ziyaret edilecek.
Yanına bir de kitabe yazılacak.
Bu heykeli falan belediye başkanı üç yıllık bir çalışma sonucu yapmıştır diye.
İnsanlar hayran hayran bakacaklar.
Bu heykel ne ifade ediyor acaba diye.
Ama tarihi ya.
Herkes hayran olarak anacak.
Bugün belediye başkanları meydanları insan figürleriyle heykelleriyle donatıyorlar.
Hayvan heykellerinde horoz, at, eşek, köpek, aklınıza gelen hayvan heykelleriyle sokakları, parkları, şehrin, gir çıkışlarını süslüyorlar.
Başkanlar gidecek heykelleri kalacak.
Günü dolan, ömrü sonlanan başkanlar meydanlar diktikleri heykeliyle anılacaklar.