Ekonomi bir bütündür. Onu oluşturan zincirlerin halkaları birbirini tamamlar. İç içe geçmiş durumda olmaları gerekir. Hukuk-demokrasi-siyaset-güven ortamı oluşturma- özgürlükler- insan hakları- ekonomiyi oluşturan tetikleyen halkaları oluştururlar. Bunlardan biri eksik olursa, Ekonomi topal ördek misali aksamaya başlar. Yanlış güdülen politikalar sonucunda dövizin artışı, damat bakanını istifa ettirilmesiyle 1 TL’ye kadar düşmüşken bunu kalkıp ekonomimiz şahlanıyor diye verip ardından hukuku dillerine dolamaları ne derece gerçekçidir ilerde görülecektir. Ya siyasi muktedirler aydınlanma çağına girdiler ya da ilerde bir erken seçim sinyali var görünüyor.
Bir ülkede hukukta bağımsız işleyiş sağlanmadan, bu doğrultuda güven ortamı oluşturulmadan ekonomide gelişme sağlanması mümkün olamıyor. Her şeyden önce en son karar mercii olan Anayasa mahkemesinin kararlarına saygı duymak gerekir. Anayasa mahkemesinin verdiği kararlara saygı duymuyorum, uymuyorum da diyen bir hukuk anlayışı ekonominin ilerlemesine ne derece destek vermiş olur. Bu anlayışla yönetilen ekonomiye dışardan ve içerden yatırımcı gelir mi? Sıcak para giriş yapar mı? En son örneği Volkswagen firmasının yatırımını Türkiye ye yapacağı varsayılırken yatırımını Çekoslovakya ya kaydırması bunun örneği değil midir?
Bir ülkeye yatırımın yapılması için bazı kurallar vardır bunlardan bir kaçını sıralayabiliriz.
Bu ülkede bütçe açığı her geçen gün büyüyor mu?
Bu ülkenin dış borçları yüksek mi?
Enflasyon değerleri yüksel mi?
Cari açık değerleri yüksek mi?
Döviz-Altın rezervi yeterli mi?
Merkez Bankası bağımsız mı?
Hukukun üstünlüğü, bağımsız yargısı var mı?
İnsan Hakları düşünce özgürlüğü var mı?
Toplanan vergiler harcanırken olumlu yatırımlara yönlendiriliyor mu? Harcamalar şeffaflıkla- hesap verebilirlikle mi yapılıyor?
Medyası özgür ve bağımsız mı? Eleştiri yapılabiliyor mu?
Bu ve bunun tamamlayıcısı unsurları içinde barındıran ülkeler, ancak kendi ekonomilerinde ilerleme sağlayabilirler. Ekonomimizin gelişmesinde temel taş oluşturan hukuk 18 yılda yanlış verilen hukuki kararlar sonucunda ne ekonomide gelişme getirdi ne de hukukta. İşlenen hukuk hataları sonucu verilen kararlar hep Avrupa İnsan Hakları mahkemesinden döndü.
Sonuçta Türkiye bu hukuk hatalarının bedeli olarak toplamda 295 Milyon TL. tazminat ödemek zorunda kaldı. Devletin ve milletin cebinden çıkan bu paralar yılda 18,5 milyon TL. olarak hukuk katliamları için ödendi. Bir yandan her defasında hukukta reform ekonomide reform türküleri söyleyerek aksini yapmak yapılmak istenen reformların samimiyetsizliğini de ortaya koyuyor.
Hukuk-guguk derken seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının İstanbul Kanalına yaptığı afişi indirerek yaptığı kanal eleştirisine soruşturma açmak hangi hukukla bağdaşır? Sadece sizin hukuk anlayışının guguk döneminde olduğunu ortaya koymaz mı? Sizlerin hukuk anlayışı, hukukta reform yapacağız demekle değişmez. Çünkü bu bir zihniyet meselesidir sizi siz yapan bir anlayıştır. Bu anlayışla faizi balyoz yapıp enflasyonun kafasına indirseniz bile ekonomide hukukta zihniyet değişmedikçe bir ilerlemenin sağlanabileceğine inanmak safdillik olur.
Yargı alanında ve ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler açıklamalarla, topluma verilen umutla vaat edilen sözlerle giderilemiyor. Muhalif her sesi tutuklayıp yargılayan yılar sonra al tazminatını diyerek salıverilen bir ortamda ne hukuk gelişir ne ekonomi ne de güven ortamı oluşur. Unutmayalım ki bir toplumda gerçek Adalet sağlanamadığı müddetçe Adalet azalır sefalette o derece artış gösterir.
Ekonomi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri, yargı reformu yapacağınızı, yapılan yanlışları düzelteceğinizi söyleyerek hep aksi tavırlar ve sözler sergilediniz. Şimdi verdiğiniz sözlere inanmamızı nasıl beklersiniz? Siz değişmediniz değişemezsiniz. Bu bir zihniyet bir anlayış ve bir kültür meselesidir. Yine eski tas eski hamamda halkı vergilerle keseleyip durursunuz.