Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sait Gezgin hocamızın belirttiğine göre:
Konya ovası, GAP-Harran ovası, Akdeniz ve Ege bölgesinde hümik asitlerin kullanılmasıyla yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre:
Buğdayın veriminde %35, protein oranında %10,
Şekerpancarı yumru veriminde %17, şeker oranında %15,
Marul veriminde %60,
Silajlık mısır veriminde %15,
Domates veriminde %97,
Pamuk veriminde %60,
Mercimek veriminde %20,
Ceviz, kiraz, antep fıstığı, erik, fındık ve zeytin gibi meyve ağaçlarının gelişmelerinde besin elementleri alımını olumlu yönde etkileyerek %80’e varan oranlarda artışa neden olmuştur.
Hümik maddeler, kök ve kök tüyü gelişimini ve dolayısıyla kökün yüzey alanı artırmakta ve böylelikle bitkinin potasyum, fosfor ve demir gibi besin elementleri alabilme kapasiteleri yükselmektedir (Cesco ve ark. 2002).
Tarımsal üretim dışında da hümik asitler kullanılmaktadır. Örneğin Ekmekte %2, kekte ise %5 humik asit ilavesi ile sertliğin azaldığı, dolayısıyla humik asitlerin bayatlamayı geciktirdiği gözlenmiştir. Humik asitler ağız yolu ile canlılara verildiği zaman vücuda giren ağır metallerin zararlarının azaldığını ve tarım ilaçlarının olumsuz etkilerini bertaraf ettiklerini de tespit etmişlerdir. Humik asitler antimikrobiyal özellikler de göstermektedirler. (Öztürk ve ark.2015)
Hümik asitlerin içinde bulunan Fülvik asitler tarımsal uygulamaların yanı sıra, son zamanlarda özellikle tıp alanında eklem iltihabı, kanser, ülser ve romatizma tedavilerde yapılan çalışmaların olumlu sonuçları ile anılmaktadır. (Sönmez ve ark. 2015).
Yaraları iyileştiren kremler ve güzellik maskeleri de yine bu mucizevi maddeler kullanılarak yapılabilmektedir.
Hümik asitlerle ilgili araştırma sonuçlarına bakılacak olursa neden birkaç haftadan beri bu konulardan bahsettiğim daha iyi anlaşılmıştır diye düşünüyorum.