Sessizlik istiyorum... Kafam kaldırmıyor artık! Gönlüm razı olmuyor ülkemin soyulmasına, kargaşaya sokulup, açmaza sürüklenmesine... Sıradan insanların ülkemin kaderiyle oynamalarına... Katliamları, cinayetleri, vurgunları, açlığı yoksulluğu lâyık görmüyorum ülkeme, ülke insanıma, insanlığa...
Başımı alıp gitmek istiyorum bir dağ başına... Bir *ÇOBAN ÇEŞMESİ*'ne derdimi dökmek... Terk edilip yalnız bırakılmış çeşmenin ağıdını, insanlığa sitemini, öfkesini dinlemek istiyorum bir akşam üstü...
Ferik Tepesi'nin gölgesinin büyüyüp çeşmeyi basmasını beklemeliyim... Oturup çeşmenin üst taşından çıplak ayaklarımı soğuk suya bırakırken vücuduma doğru yayılan soğuk suyun ürpertisi sarsın bedenimi...
Taşoluk'tan akarken rüzgârla dalgalanan suyun hüzünlü türküsünü dinleyeyim çeşmeyle birlikte hüzünleneyim, gözyaşı döküp ağlayayım istiyorum...
Gün doğarken, gün batarken günde en az iki kez çeşmeyi ziyaret edip eteklerinden sular içen kınalı kekliklere, ürkek tavşanlara, tilkiye, kurda, börtüye böceğe tarla kuşlarına olsun sitemim...
Yine, Temmuz ayının öğle sıcağında çeşmeye gelsin analar, bacılar... Çeşmenin yalağından gün yanığı yüzlerine avuç avuç su çarpıp yıkarken perçem perçem siyah saçlarından akan suya, suyun verdiği serin mutluluğa, iç huzuruna olsun çeşmeyle ortak özlemimiz...
Şimdi dağlar ıssız... Bağlar bostanlar terkedilmiş... Çoban çeşmeleri yalnız...İçimizi yakıp kavuran, yüreğimizi acıtan ağıtlarıyla baş başa...
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
Ey suyun sesinden anlayan bağlar
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
Gönlünü Şirinin aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi.
O zaman başından aşkındı derdi
Mermeri oyardı taşı delerdi
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız aslıya yol gösteren bu
Keremin sazına cevap veren bu
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu Mecnun mezarda
Bir susuz yocu yok şimdi dağlarda
Ateşten kızaran bir gül ararda
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.
Ne şair yaş döker ne aşık ağlar
Tarihe karıştı eski sevdalar
Beyhude seslenir beyhude çağlar
Bir sola bir sağa çoban çeşmesi.
(FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL)
Saygılarımla…