Kaşınacak noktaları öyle buluyorlar ki.
Müslümanların en zayıf noktası…
Mezhepçilik.
Yıllardır dünya düzenine hâkim olmayan Müslümanlar kendi içlerinde mezhep savaşlarıyla uğraşıyorlar.
Hala uğraşmaya da devam ediyorlar.
Zalimler yeryüzünde zevki sefa sürüyor, Allah’ın nimetleriyle bayram ediyorlar.
Etrafımızda ki Müslümanlarda mezhepçilikleriyle öğünüyorlar.
Sünni, Şii savaşı veriyorlar.
Mezhepçilik ne zaman din oldu, işte o zamandan sonra Müslümanların gözyaşı eksilmedi.
Mezhebin açtığı derin yaralar hala sarılamıyor.
Bugün İran bunun önderliğine soyunmuş durumda.
Yemen de, Irakta, Suriye de yaşanan katliamların gerisinde mezhepçilik yatmakta...
Müslümanlar ne Şii ne Sünni İslam demeli.
Akan Müslümanların kanı, nimetle nenler emperyalist devletlerin sermayesi.
Müslümanlar cahiliye dünya düzenine dur demeleri için önce ekendi içlerinde mezhepçiliğe dur demeliler.
Mezhepçilik Müslüman ülkeler arasında çok çabuk kaşınır durumda.
Yetmişli yıllarda Türkiye’de mezhepçiliği kaşımaya çalıştılar ve biraz olsun başarılıda oldular.
Yıllarca iç içe yaşamış, kız almış, kız vermiş komşu olmuş insanların kanını akıtmakta zevk aldılar.
Bugünde sanki onu bekleyen bazı eksik akıllılar görünmeye başladı.
CHP’li İstanbul büyük şehir belediyesi din adamların çizimlerinin yer aldığı sayfada üstlerine İslamiyet, Hıristiyanlık, Alevilik ve Yahudilik yazılması dikkat çekmişti.
Kitapta Alevilik bir din olarak gösterilmişti.
CHP’li başkanın kendi isteğiyle mi oldu, yoksa birleri mi yayınladı.
Her kim yayınlarsa yayınlasın İstanbul büyük şehir belediyesinin ismi geçiyor.
Bu resimlerin içerisinde, Aleviliği ayrı bir din gibi gösteren tanıtım broşürünü görmüş olmalısınız.
Yıllardır fitneci zihniyet Aleviliği ayrı bir din gibi gösterme çabasına buradan destekler gibi geldi bana!
Hıristiyanlığın karşısında İslam’ın güçlü otoriter bir yapıya bürünmesinler diye Müslümanlar üzerine oynan oyunlara çanak tutuluyor.
Yıllardır Alevileri etki alanında tutan zihniyet yeri geldiğinde meydana sürüyor.
Aleviliğin adı başka bir din olmuş.
Dünyada Ali’siz Alevilik yaşanıyor duruma gelmiş.
Alevi kesim bu tuzağa düşmemelidir.
İçimizde eleştirilecek tarafları olmasına rağmen, onları alet olmaktan koruyup kurtaran, İslam’ın koruyucu şemsiye olmalı.
Hz. Ali’yi sevmeye dayanan bir Alevilik anlayışını benimseyenler, onun gibi Müslüman olmalı.
Hz. Ali ilmin kapısı, savaşların tankıydı.
Allah’ın yolunda, İslam davası uğruna tüm savaşların sancaktarıydı.
Hz. Ali’nin yolu hak yok İslam’dı.
Hz. Ali’nin adaleti, ahlakı yaşantısı yaşayan Kuran’dı.
HZ. Ali’yi kendilerinin ifadeleriyle ‘Veliyullah’ olarak gördükleri bu büyük kâmil Müslüman’ın yolunda daha duyarlı olmaları gerekir.
Ne acıdır ki, Türkiye’de bir kesim Aleviliği bu anlayışın dışında tutarak, kendilerine güç oluşturma çabasındalar.
Bugün bazı aleviler Marksist, Leninist düşünce ve ideolojilerin içinde gösterilmeye çalışılıyor.
Hz. Ali Kuran ve Sünnetin ışığında Allah’ın emretmiş olduğu gibi dost doğru yaşayan bir Müslüman’dı.
Kim ki Ali’yi seviyorum yolum ehlibeyt yolu diyorsa.
Hz Ali’nin tabi olduğu Kuran’a, rehberi, önderi, kayın babası Hz. Muhammed s.a.v yolunda olmalı.
Şunu unutmayın ki Hz. Ali’nin dini İslam’dı.