Hz. Ömer'in ve kamu yönetimi

Aysel Ayşe Aygün Özer

Hz. Ömer denilince ilk akla gelen yönetimde adalet ilkesi ve emanet duygusudur. Bu çerçevede onun uygulamalarından bazı kesitleri günümüze ışık tutması ümidiyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Adalet ve devlet malına karşı titizliği

Hz. Ömer (R.A.) "Adalet mülkün temelidir" veciz sözünün sahibidir ve yaşamı adaletle özdeşleşmiştir. Bu bağlamda onun uygulamalarında "adalet" olmazsa olmaz yönetim kuralı olarak merkeze oturmuştur. Bu kuralın merkeze oturduğu bir yönetim sisteminde yönetilenlerin rahatsız olma imkan ve ihtimali olamaz.

Yine Hz. Ömer devlet malına karşı titizliği ile meşhur örnek bir idarecidir. "Ben Devlet malından nefsimi yetim malı derecesine indirdim zengin olursam ondan kaçınırım, muhtaç olursam ihtiyacım kadar ondan yerim, zengin olursam geri öderim." ifadeleri devlet adamlarına önemli bir hatırlatmadır.

Ne güzel demiş Hz. Ömer bazen diyorum ki o zamanda yaşamış olsaydım.

İdarecilik bu olsa gerek.

Mazlumu korumak açın karnını doyurmak halktan biri olmak aynı dilden konuşmak.

Bireysel işleriyle devlet işlerini birbirinden ayırmada günümüz yöneticilerine ışık tutan uygulamalara imza atmıştır. Devletin mumu ile özel işlerini yapmaması sadece devlet işlerini yürütürken kamu mallarını kullanması örnek alınması gereken önemli bir davranıştır.

Sevinerek belirtmek gerekirse günümüzde azda olsa bu tür davranışlar sergileyen idareciler mevcuttur.

Ve rabbim sayılarını arttırsın inşallah

Özellikle belirtmek isteriz ki, Hz. Ömer'in kıt kanaat geçinmesi devlet malına karşı tutumunu değiştirmemiştir.

Sen insanların içerisinde en iyisini yemeye ve giymeye en layık olanısın sloganlarına itibar etmez ve bunlara kızardı. Siz bu tür sözlerle Allah'ın rızasını kazanmayı değil bana yakın olmayı umuyorsunuz derdi. Yani yalakalardan uzak durur ve itibar etmezdi.

* İdareci seçimindeki hassasiyeti ve denetim

Görevli tayini konusundaki Hz. Ömer'in sözü şöyledir; Kim ki bir adamı sırf sevdiği veya yakın akrabası olduğu için kamu görevine tayin ederse Allaha, Rasul'üne ve müminlere hainlik yapmış olur. Kim kötü huylu facir bir adamı huyunu bile bile görevli tayin ederse oda tayin ettiği şahıs gibidir.

Bugüne bakalım var mı böylesi evet torpil ile işe giren ataması yapılan ve daha bir çok şey o gün olduğu gibi maalesef bugün olmuyor.

Herkesin bir adamı var. Dayısı var.

Hz. Ömer'in görevli tayinindeki en temel kriteri ehliyet ve liyakattir. Onun döneminde yapılan atamalarla ilgili eleştiri olmadığı görülür. Öyle ki görevlendirmelerde kişilerin toplumsal veya siyasal konumları değil, işin ehli olmaları öne çıkmıştır. Özellikle akrabalarını iktidar nimetlerinden uzak tutması onun en temel prensiplerinden birisidir.

Hz. Ömer'in; "Şayet ashab Rasulullah'ın (SAV) arkadaşları olmaları nedeniyle kendilerini diğer insanlardan üstün görüyor ve kendilerinin daha öncelikli olduklarını düşünüyorsa, önce üzerlerine düşeni yapmaları gerekir. Şayet onlardan beklenen bir davranışı sahabe olmayan birisi gösterirse, Ömer'in gözünde o daha önceliklidir." ifadesi yönetimde oldukça önemli bir ilkedir.

Hz. Ömer bir şehre vali tayin ettiğinde malını yazar, onlardan bazılarını görevden aldığında da mallarını ikiye bölüp yarısını aldığı ifade edilir. Yani idarecilerin hem atama öncesinde hem de görevden alındıktan sonraki malları tespit edilirdi. Günümüzdeki mal beyanı esasının temellerinin onun döneminde atıldığını ifade edebiliriz. Atanan kamu görevlilerinin görev süreleri boyunca elde ettiği malların kayıt altına alındığı belirtilmektedir.

Bir valinin hastaları ziyaret etmediğini güçsüz ve yoksulları kabul etmediğini öğrenirse derhal görevden alırdı. Yani tayin edilen valilerin halkın içinde ve halkın sorunlarıyla hemhal olmasını arzu ederdi. Ben memurlarımı halka eziyet etmeleri, onların yüzüne vurmaları, namuslarına sövmeleri ve mallarını almaları için tayin etmedim sözü de önemli bir hatırlatması olup, yönetim görevinin önemli bir emanet olduğu her uygulamasına yansımıştır.

Atamalardaki titizliğe rağmen bir şikayet söz konusu olursa da derhal gerekli soruşturma yaptırdığı da bilinen bir gerçektir. Bu konudaki en güzel örnek ise Amr b. As'ın fazla mal edindiğine dair bir şikayet karşısında derhal soruşturma başlatılmış ve şikayetin haklı bulunması üzerine de Amr'ın mallarının bir kısmına el konulmuştur. Bu tür örneklere sıklıkla rastlanmaktadır.

Kamu görevinden kaynaklanan hediyeler karşısındaki tutumu

Kendisine gönderilen hediyeleri kamu malı olarak değerlendirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir. Hz. Peygamberin (SAV) zekat memurunu aldığı hediyeler karşında uyardığına şahit olan bir kişinin yapması gereken en tabii davranış buydu. Bu haliyle kamu görevlilerinin gönderilen hediyeler karşısındaki tutumunun temelleri atılmıştır.

Rabbim kamu yönetiminde izinden giden yönetici sayısını arttırsın. Bu zaman da aynı adalet var mı? Diye önce kendime soruyorum ve cevap veremiyorum.