İç ve dış barış

Bahattin Demiray

Değerli okuyucularıma beş yıldır, yazıları yazarken, geçmişteki olayları, tarafsız, yalansız, dosdoğru, çirkinliğin, yanlışlığın içinde olmamanın önemini öğrenirken öğreten, bu süreçte daima Allah c.c. ne deri düşünerek kalemimden kan değil bal damlaması adına gülen yüzler, sevgi toplumu nasıl olmalıyızı aktarmaya ve siz değerli okurlarımla bulunmanın mutluluğunu yaşıyorum!

Bu vatan topraklarının kazanılmasında Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde bulunan insanların; Vatan sevgisi imandandır ve Yüce kitabımızda savaşla ilgili ayetler ışığında; Allah yolunda savaşın ve bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitendir ve hakkıyla bilendir. (Bakara 244) Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez. . ( Bakara 190 ) İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır. (Nisa76) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise: "Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar. kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir.(Nisa 167) buyurmaktadır.

Osmanlıda Allah c.c. rızasını kazanmak inancı için canını seve seve veren çeşitli ırk ve etnik yapıdaki insanlar savaştığı cephelerde, esir kamplarda, insanlık dışı zulüm, işkence, ağır koşullarda, sağlık şartları uygun olmayan madenlerde çalıştırılarak, Dünyanın dört bir yanında İngiliz, Fransız, İtalyan ve Rus esir kamplarında büyük sıkıntılarla yaşadılar. Pek çoğu esaret şartlarına dayanamayıp kamplarda şehit oldu.

Savaş sona erince, bu sefer bir takım medya kuruluşları, yazarları, aydınları ve siyasi aktörleri vasıtası ile çağdaş-gerici, dindar-dindar olmayan, sağcı-solcu, etnik ve ırkı yapıdaki insanları kullanarak, 12 Eylül öncesi, silah vererek, kardeşi kardeşe, babayı oğula düşman ederek beş binin üzerinde insanın ölmesine, sayısı bilinmeyen insanların da hapislerde ömrünü tüketmesine neden oldular. Günümüzde de masum çoluk çocuk demeden canlı bombalarla insan hayatını hiçe sayan ve ülke gelirini yatırıma değil teröre harcanması ve. 40 yıl önce Bulgaristan’tan göç, 30 yıl önce Saddam zulmü nedeniyle Iraktan göç, Şimdilerde Irak ve Suriye’de terör odaklarına yaptıkları her türlü destekle sınırlarımıza yakın insanlar evini eşyasını bırakarak bize sığınmışlardır.

Yurt içinde onların etkisinde haset çeken kin ve nefretle beslenen insanlar, dışarıda ülkenin refahını istemeyen hain düşmanlar olduğu sürece iç ve dış barıştan bahsedemeyiz. Onlar Osmanlıda olduğu gibi böl parçala ve yönet anlayışıyla ülke gelir yataklarını elde etme, kalkınmasını engelleme, ahlakını yok etme adına tarihimizde yaptıklarını bilmeyenler, Suriyeliler savaşsın, getiren baksın, ülkemize gelmesin, bize ne gibi sözcüklerle dile getirenler toplum içinde kargaşa, fitne fesada neden oluyor… ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) Komutanlarımızın yetiştirdiği Suriyeli gençler, Ordumuzun direktifleri doğrultusunda savaşıyor.

Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşında başarılı Şehit gaziler ile Kumandaları yöneticileri günümüzde ekonomik başarıyı sağlayanları yaratan daha iyi yaşamamızı lütfeden Yüce yaratıcımızdır. Bugüne kadar devletimizin bekası ve insanımızın huzuru, rahatı ve güvenliği için yaptıkları eser hizmetlerinden dolayı her bir yöneticiye teşekkürü bir borç bilmeliyiz. Onlar sevmiyor olsakta, saygımızı göstermek inancımız gereğidir. Hadisi şerifte : “İnsanlara şükr (teşekkür) etmeyen Allah’a da şükretmez.” (Tirmizi Birr 35; Ebu Davud Edeb 11) "Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun." [Tirmizî, Kıyamet 51, (2502).]

Mekkeden Medine sığınan sahabe efendimizler nasıl paylaşma-dayanışmada-yardımlaşma göstermiş ve şikayet etmemişse bizimde onların ruhi olgunluğunda olmamız gerekmektedir. Gelenlere bakışımız da ahretimiz için bir ödüldür. Bilinmelidir ki her negatif düşünce kalpte kara nokta oluşturur, amel defterimize kötü sözlerimizi de yazdırmış oluruz. Akrabalık, arkadaşlık komşuluk ilişkilerimize de zarar verir. Toplum içinde de infiale kargaşa ve kavgaya sebep olur. Selam ve duayla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.