“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
…………....
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.”
Mehmet Âkif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine
Giriş…
Devam eden I. Dünya Savaşı’nda önemli cephelerden biri olan Çanakkale Cephesi’nde 25 Nisan 1915 tarihinde başlayan ve dört ay devam eden kanlı kara muharebelerinde son büyük muharebe 21 Ağustos’ta gerçekleşen ve Türklerin zaferi ile sonuçlanan II. Anafartalar Muharebesi olup bugün okuyucularım ile bu konu hakkında bilgi paylaşacağım.
SAVAŞIN BAŞI VE BATI CEPHESİNDE KİLİTLENME
I. Dünya Savaşı’nın başlamasından (28.07.1914) bir buçuk ay sonra Fransa’yı işgâl etmek isteyen Alman ordularının Marn Muharebesi’nde (06-10.09.1914) İngiliz – Fransız Müttefik Kuvvetleri karşısında yaşadığı yenilgi üzerine Marn nehri gerisine çekilerek bu hat boyunca tertiplenmeleri ve savunma bölgeleri kurması sonucu Batı Cephesindeki durum zaman zaman siper muharebeleri ile devam edecek şekilde adeta kilitlenmişti.
ÇANAKKALE BOĞAZI'NIN DENİZDEN ZORLANMASI
İngiltere Savaş Bakanı Mareşal Kitchener, Batı Cephesi’nde devam eden siper savaşlarından sonuç alınamayacağını görünce, Çanakkale’nin denizden zorlanmasının uygun olacağına ve Boğazlar’ın da denizden zorlanarak geçilebileceğine kanaat getirmişti. Her ne kadar Churchill, Kitchener ve kimi muhatapları Çanakkale Boğazı’nın denizden zorlanarak geçilebileceğine kanaat getirmişler ise de Çanakkale Boğazı’nı denizden zorlayarak geçmek gerçekten mümkün olabilir miydi? Bunu da yaşanan tecrübeler gösterecekti.
Çanakkale Boğazı’nı denizden geçmek üzere on atı adet İngiliz ve Fransız savaş gemisinden oluşan kudretli Müttefik Donanması tarafından 18 Mart 1915 tarihinde gerçekleştirilen deniz harekâtı Müttefik Donanması açısından tam bir hezimetle, Türkler açısından da şanlı bir zaferle sonuçlandı. O dönemde Osmanlı Ordusunda İstanbul ve havalisinin güvenliği ile sorumlu 1. Ordunun Komutanı olan Alman kökenli Mareşal Liman von Sanders’in ifâdesiyle
“18 Mart 1915, Boğaz’ı savunan Çanakkale Kalesi ve Boğazlar Komutanlığı için de şerefli bir gün olmuş ve öyle de kalacaktır.”
İNGİLTERE'DE HÜKÜMET DEĞİŞİKLİĞİ
Çanakkale’deki deniz harekâtının Müttefikler açısından hezimetle sonuçlanması İngiliz Hükûmetinde de değişikliğe sebep olmuş, iktidardaki Liberal Parti 25 Mayıs’ta, Kâbineye, Muhafazakâr Partiden de üyeler alarak tabanını genişletmiş ve bir koalisyon hükûmetine dönüşmüştü.
Gelibolu’ya çıkarma ve kara harekâtı yapılmasına karar verilmesi…
İngiliz Savaş Bakanlığı Çanakkale Boğazı’nın tekrar denizden zorlanmaktansa bir sefer kuvveti oluşturarak Gelibolu Yarımadası’nın karadan zorlanarak geçilmesi yoluyla Osmanlı Devletinin başkentinin işgâl edilerek savaş dışı bırakılmasına karar vermiştir. Gelibolu Yarımadasında yapılması planlanan çıkarma ve ardından da yapılacak olan kara harekâtına İngilizlerin Akdeniz Sefer Kuvveti Komutanı Korgeneral Ian Hamilton komuta edecekti. Hamilton’ın komuta edeceği Müttefik kuvveti çoğu ANZAK [1] ve İngiliz birliği ile bir tümeni de Fransızlardan oluşan toplam 80.000 kişilik bir kuvvetti. Bu kuvvetten yardımcı unsurlar çıkarıldığında geriye 50.000 kişilik bir muharip kuvvet kalıyordu
Gelibolu’yu savunmak üzere kurulan 5. Ordu…
Bu gelişmeler üzerine Harbiye Nâzırı Enver Paşa da Çanakkale Boğazında arttırılan hazırlıklara ilaveten 26 Mart’ta Osmanlı Ordusunda Alman Askerî Islah Heyetinin Başkanı ve 1. Ordu Komutanı olarak bulunan Mareşal Sanders’i 24 Mart’ta Gelibolu’yu savunmak üzere kurulan 5. Orduya komutan olarak atadı. 5. Ordu, Gelibolu kıyılarını Müttefik Kuvvetler’e karşı savunacaktı. 1. Orduya bağlı 3. Kolordu da iki tümeniyle Saros kıyısında, bir tümeniyle de Yarımada’nın güneyinde bulunuyordu. Yarbay Mustafa Kemâl Bey komutasında 5. Ordu ihtiyatı olarak bulunan 19. Tümen de Maydos (Eceabat) kuzeyindeydi. Anadolu kıyısında da Asya Grubu adıyla Alman General Weber komutasında 3. ve 11. Tümenler vardı.
KARA HAREKATININ BAŞLAMASI
25 Nisan’da General Hamilton komutasında Gelibolu Yarımadasına Müttefik Kuvvetlerin çıkarma harekâtı başladı. İngiliz çıkarma birlikleri denizden gelen topçu ateşiyle de destekleniyordu. Çıkarma harekâtının ardından da kara harekâtı başladı. Müttefikler çıkarma harekâtı sonucu Boğazın (Asya tarafında) Kumkale, (Gelibolu Yarımadasının da güneyinden kuzeye doğru) Seddülbahir, Teke Burnu ve Anzak Koyuna hattında toplam beş ayrı bölgeye toplam 75.000 kişilik bir kuvvet çıkardılar. Çıkarma harekâtı yapıldığı gün Türk birlikleri Müttefiklere ağır kayıplar verdirdiler.
Mareşal Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Türk birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlar. 26 Nisan’dan itibaren de Yarımada’nın birçok yerinde kanlı muharebeler yapılmaya başlar. Müttefik Kuvvetleri, Nisan – Temmuz döneminde Yarımada’yı ele geçirmeye kalkışmışlarsa da bölgedeki Türk birliklerinin çetin direnişi karşısında on binlerce kayıp vererek üç ay zarfında ancak birkaç kilometre ilerleyebildiler.
Hamilton’ın İngiltere’den ilave kuvvet talebi…
Müttefik kuvvetlerin bu başarısızlığın ardından General Hamilton, Gelibolu’dan dört tümen daha takviye talebinde bulunur. Bu esnada arada İngiltere’de liberal hükûmet düşerek yerine millî kâbine iktidara geldiği için bu talep biraz gecikmeli olarak ele alınır. Yeni İngiliz Hükûmeti tarafından Çanakkale’ye üç tümenlik daha kuvvet gönderilmesine karar verir.
I. ANAFARTALAR MUHAREBESİ
Bu takviye kuvvetlerinin gelmesinin ardından Yarımadayı ele geçirmek maksadıyla İngiliz kuvvetleri tarafından Ağustos ayında Gelibolu’da kanlı muharebeleri yeniden başlatacaktır. Bu çerçevede 9 Ağustos sabahı 8. ve 9. İngiliz Kolorduları İngiliz kuvvetleri yarımadanın kuzeybatısındaki Arıburnu ve Anafartalar’da taarruza geçmişti. İngiliz kuvvetlerinin Anafartalar Ovasındaki ilk hedefleri Anafartalar Sırtları-Tekke Tepe ve Kireç Tepe bölgesi olmakla bu hattın 7 Ağustos günü İngiliz kuvvetleri tarafından ele geçirilmesi öngörülmüş ise de bu hedef gerçekleştirilememiştir.
Bolayır’dan takviye olarak gönderilen Türk birliklerinin tamamının 9 Ağustos sabahı cepheye ulaşmasının ardından Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemâl Bey komutasındaki Türk birlikleri ve eşzamanlı olarak İngiliz kuvvetlerinin birbirinden habersiz olarak ileri harekâtı ile birlikte başlamış olan I. Anafartalar Muhârebesinde aynı gün öğle üzeri İngiliz kuvvetleri, 7 Ağustos sabahında bulundukları mevkilere geriletilmiş, aynı gün akşamından itibaren de bölgede inisiyatif artık Türklere geçmiştir.
Bu muharebede tarafların zâyiatına [2] bakılacak olunursa; İngilizlerin zâyiatı 8.400 olmasına karşın Türklerin zâyiatı ise 3.860 kişiydi. İngilizlerin Anafartalar ve Arıburnu’nda çarpışmalara katılan 50.000 askerinin üç gün içindeki kayıpları ise 18.000 kişiden az değildi.
9. İngiliz Kolordusu tarafından Türklerin elinde olan Anafartalar sırtlarını elde etmek amacıyla 10 Ağustos’ta General John M. Lindley komutasında saat 05.00’te başlatılan ve akşama kadar devam İngiliz taarruzları da sonuçsuz kalır ve bölgedeki Türk kuvvetleri tarafından püskürtülür.
10 Ağustos’ta öğleden sonra Suvla’ya çıkan 54. İngiliz Tümeni tarafından 11/12 Ağustos gecesi Anafartalar Ovası’nda ilerlemek ve 12 Ağustos sabahı da Kavaktepe - Teke Tepe hattını ele geçirmek üzere başlatılan İngiliz harekâtından da 15 Ağustos’ta Kireçtepe’deki Türk mevzilerine taarruz eden 30. ve 39. İngiliz Tugaylarının bu taarruzlarından da kararlı Türk savunması nedeniyle sonuç alınamaz.
17-21 Ağustos’ta Anafartalar bölgesine yönelik küçük İngiliz operasyonları dışında önemsenecek herhangi bir harekât olmadığı gibi bu zaman zarfında da Türklerin de herhangi bir ileri harekâtı söz konusu olmadı.
II. ANAFARTALAR MUHAREBESİ
İngilizlerin Ağustos ayı ilk haftasındaki Suvla Çıkarmasından itibaren kaydedilen muhârebelerde hedeflerini elde edememesi ve başarılı olamaması General Hamilton’ı yavaş yavaş kötümserliğe itmiş, Savaş Bakanı Kitchener’den 100.000 kişilik bir kuvvet daha isteğinde bulunmuş, Kitchener’den de başarılı bulmadığı komutanları görevden alma yetkisi almış, bu çerçevede ilk olarak da 11-12 Ağustos taarruzunda başarılı olamayan General Stopford’u görevden alarak onun yerine General Lisle’yi getirmişti.
Taarruz günü olan 21 Ağustos’ta gün doğumundan itibaren, 9. İngiliz Kolordu Komutanlığının beklentilerinin aksine 9. İngiliz Kolordusu siperlerindeki en küçük bir hareketlilik dahi Türk tarafından yoğun ateş altına alınmaya başlanmıştır. Ayrıca gerideki Türk ihtiyatları da cephe hattına daha yakın bir konuma ilerlemiştir.
9. İngiliz Kolordusu tarafından yapılması planlanan taarruzun icrâsının öğleden sonraya alınmasının nedeni güneşi arkaya alarak Türk siperlerine taarruz etmekti. Ancak Ağustos ayı olmasına karşın bulutlanan hava, güneşi örtmüştü. Üstüne üstlük, Anafartalar Ovası’ndan yükselen hafif bir sis, Türk siperlerinin üstüne çökmüştür. Öte yandan İngiliz 9. Kolordusu tarafından saat 14.30’da başlatılan bombardıman nedeniyle arazideki fundalıkların ateş alması sonucu araziyi yoğun bir duman örtüsü kaplamıştı.
İngiliz 9. Kolordusu tarafından saat 14.30’da başlatılan top atışlarıyla II. Anafartalar Muharebesi de başlamış olur. Yapılan yoğun ateşler sonrasında buradaki Türk siperlerinin pek çoğu harap olur. Ertesi gün de devam eden muharebeler sonucunda İngiliz kuvvetleri Yusufçuk Tepesinin batı ya-maçlarında elde tutulması kuşkulu bir mevzi parçası ile Kolordu sağ kanadında Azmak Dere kuzeyine doğru küçük bir mevzi parçası ele geçirir.
İngiliz kuvvetleri için neticesi yine ve yeni bir başarısızlık olan II. Anafartalar Muharebesi’nde tarafların zâyiatına bakılacak olunursa; İngilizlerin zâyiatı 6.558 kişi, Türklerin zâyiatı ise 2.698 kişi olmuştur.
Sonuç olarak, bu muharebede İngiliz kuvvetleri her ne kadar büyük bir cesaretle muharebe etmiş ise de üst ve ast kademedeki komutanların sevk ve idare kurallarına riayet etmeyişleri, sert ve yiğitçe bir Türk direnmesi karşısında güçlükleri yenmeyi sağlayacak pratiklik ve inisiyatiften yoksun bulunmaları başarılarını engellemiştir. Ayrıca çıkan fırsatları değerlendirme imkânları bulamayacak kadar tecrübesiz davranışları da başarılarını engelleyen faktörler arasındadır. Buna karşı Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemâl Bey’in müstesnâ sevk ve idaresindeki Türk birliklerinin görevlerini her seviyedeki komutanından neferine kadar büyük bir şuurla, sebatla ve yiğitçe yapmaları daha önceki başarılarına yeni bir başarı eklemelerini de mümkün kılmıştır.
II. Anafartalar Muharebesi’nde de zaferi mümkün kılan en üst seviyedeki komutanından neferine kadar cümle şehit ve gazilerimize saygı ve rahmetle...
SONNOT
[1] ANZAK ifadesi, Çanakkale Kara Harekâtı esnasında İngilizlerin kullandığı Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşturulan ve bu isimle anılan kolordunun (Australia and New Zealand Army Corps - Avustralya ve Yeni Zelanda Kara Kolordusunun) İngilizce kısaltmasının (ANZAC), Türkçe okunuşudur.
[2] Zâyiat: Askerî anlamda zâyiat; bir sefer, muharebe ya da savaş hâlinde askerî kuvvetlerden çatış-malarda ölen, yaralanan, kaybolan, tabiat şartları nedeniyle ölen, yaralanarak ölen, sağlık teş-killerinde tedavisi devam eden, esir düşen, sakat kalarak ya da hastalık nedeniyle savaşamayan ve benzeri nedenlerle mevcutlardan düşen ve aktif görevde bulunamayanlar için kullanılan bir tâbirdir.
KAYNAK
Makale, İrfan Paksoy’un “Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti” (Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018) isimli eserinden derlenmiştir