Sevgili Anadolu Gazetesi okurları Perşembe akşamı Avrupa Kupa gecesinde harika bir gece yaşadık. Dört ayrı grupta yoluna devam eden 4 takımımız da galibiyet yaşattılar. Bu harika bir şey ülke puanı açısından. Tüm futbol tarihimizdeilk defa bir Avrupa yarışında kalan tüm takımlarımızın hepsi birden galibiyet aldılar. UEFA sıralamasında 27.900 puanla 4 basamak birden atlayarak ülkemizi 18. sıradan 14. sıraya taşıdılar. Hepsine teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.
Abdullah Avcı bu sefer doğru bir dizilişle sahaya sürdü takımını, bu biraz da zorunluluktan kaynaklandı. Maxi Gomez’in cezası Umut Bozok’u ilk 11’e taşıdı, orta saha kurgusu biraz daha dirençli futbolculardan oluşunca ve Monaco kaleci ve defansının da inanılmaz bir hatası ile Trabzonspor’a harika bir gece yaşamasının yolunu açtı. Aslında Monaco Teknik Direktörü ilk dakikadan itibaren oyunu 0-0’a kilitlemeye çalıştığını belli etmişti, bu Trabzon’un lehine oldu. Gole kadar pek bir varlık gösteremeyen Bordo-Mavililer 1-0’dan sonra bu maçı kazanabileceğine inandı ve gerçek Trabzon gibi oynamaya başladı. Haftalardır uyur gezer gibi oynayan takım bundan sonra geçen yılki görüntüsünden bölümler izletti seyircisine.
Rıza Çalımbay git-gellerini bırakıp takımda kalmaya karar verince gerçek Sivas’ı hatırlattı dün gece. Başakşehir maçında kendine gelen Sivasspor nihayet futbola döndü. Aslında Sivasspor da şanslı bir gece yaşadı. İlk maçtan sonra Kosova takımı Ballkani’nin öyle kolay lokma olmadığını anlamıştı Rıza Hoca. Kaleci Ali Şaşal yediği golde ne kadar hatalı ise maç içerisinde o kadar da güven verdi ve birçok zor pozisyonda resmen takımını ipten aldı. Sivas’ın grubu tam denk takımlar grubu. Her ne kadar bu haftayı takımımız averajla lider tamamlasa da her takımın bu gruptan çıkma, hatta lider çıkma şansı var. Sivasspor’un Cluj’u deplasmanda yenmesi en büyük avantajı. Cluj’u evinde yine yenerse lider bitirebilir grubunu. Fakat önceki iki iç saha maçından birini kaybedip birinde beraber kaldığı göz önüne alınırsa burada bir problem var demektir. Rıza hoca bu durumu iyi tahlil edip ona göre önlem almak zorunda ki yine aynı akıbete uğramasın.
Başakşehir maşallah Emre Belözoğlu ile doludizgin. Süper Ligde gizli lider konumunda iken Sivasspor’a hafta sonu kendi sahasında 2-0 yenilmesi biraz şaşırtmıştı kamuoyunu, futbol böyle sürprizlere her zaman açık tabii ki. Avrupa Liginde grubunda Fierontina gibi üst düzey bir takımın olmasına rağmen gol yemeden puan farkı ile liderliğini devam ettirmesi bence büyük olay. Bu gruptan çıkmayı garantiledi, hatta lider çıkmaya çok yakın. Ne yapıp edip Fierontina deplasmanından en az bir beraberliği koparması gerek. Lider çıkmak demek son 32 değil, son 16 demek. Yani bir turu maç yapmadan geçiyorsunuz. Başakşehir’in oturmuş bir kadrosu var, pas oyununu iyi oynuyorlar ve defans kurgusu da çok iyi. Fenerbahçe gibi de geniş bir kadroya sahip, hangi oyuncu oynarsa oynasın aynı oyunu oynuyor takım. Emre Belözoğlu’nu bu kurguyu ve şablonu oturttuğu için tebrik etmek lazım. İnşallah aynen devam eder de ülke puanlarımız biraz daha artar.
Fenerbahçe’ye gelince artık gol problemi pek fazla yaşamıyor. Fakat hala defans kurgusunda bir takım problemleri var. Bir de son maçlarda kaleci problemi yaşamaya başladı. Altay Bayındır iyi kaleci, ama bir takım konsantrasyon problemi yaşıyor. Bazı pozisyon konsantrasyonunu ayarlayamıyor, uyur-gezer gibi oluyor. Çıkmaması gereken pozisyonlara çıkıyor, bazı pozisyonlarda da tutukluk yaşıyor sanki. Fakat bazen de çok zor pozisyonları çıkarabiliyor. Burada bir sorun var, bunun biran önce halledilmesi gerekiyor. Gerekirse biraz dinlendirilmeli, psikolojik sorunları da olabilir, her ne ise problemi biran önce ele alınmalı ve giderilmeli.
Jorge Jesus, defansı çok öne çıkarıyor, bu hem iyi hem kötü, iyi yanı şu: İleriye yakın oynayan defans bloğu ofansa maksimum katkı sağlar, burada Ferdi ve Alioski’nin tam buna yatkın oyuncular olduğu zaten çok açık, Osayi Samuel de öyle. Bu tamam, fakat Fenerbahçe’nin stoperleri buna pek uygun değil, bu oyun stilinde stoperler hızlı ve çabuk olmalı. Ne Szalai, ne Gustavo ne de şu an sakat olan Luan Peres buna uygun oyuncular değiller. Sadece Serdar Aziz bu oyuna uygun, onun da sakatlık problemi sık yaşaması ve kart görme oranının fazla olması bir handikap. Bu oyunun tam adamı Kim Min Jea idi. O da gitti. Bu yüzden Fenerbahçe defans problemi yaşayacak ve gol yeme oranı her zaman fazla olacaktır.
Jorge Jesus da bunu dert etmiyor anlaşılan. Çünkü şu ana kadar oynadığı maçlar da Fenerbahçe bir iki maç haricinde hep yediğinden fazlasını attı. Bu her maç böyle olursa tamam, bir sözümüz yok. Fakat öyle haftalar ve öyle maçlar gelecek ki, gol yeme oranının az olması gerektiği oyunlara ihtiyacın olacak. Çok yoğun bir maç trafiği içerisinde Fenerbahçe. Geniş kadrosu bile gün gelecek yetmeyebilecek. Çok sık sakatlanan oyuncuları var. Buna örnek Jasuha King, Pedro, Serdar Aziz, Mert Hakan. Tempo arttıkça diğer futbolcularda da bu yaşanabilir sakatlık. Örneğin Valensia. Yaşı itibari ile bu kadar tempoyu kaldıramayabilir, sakatlanırsa çabuk da dönemeyebilir. Kırmızı kart ve cezalılar da olacaktır mutlaka. İşte o zaman Fenerbahçe gol atma problemi de yaşayabilir. O zaman defans kurgusu ve gol yeme açısından farklı bir bir oyun oynaması gerekecektir takımın. İşte bu kurguyu da düşünmek gerekir diye Jorge Jesus’a bir fikir verelim. Gün gelecek sahaya çıkacak forvet bulamayabilir, o yüzden Serdar Dursun’u ve Miha Zajc’ı da yeniden kazanmalı Jesus. Herkese şans verdiği ve oynama şansı verdiği gibi bu oyunculara da mutlaka vermeli.
AEK Larnaca maçının analizine gelince, tam da deplasmanda oynaması gerektiği gibi oynattı Jesus takımı. Arda Güler’e şans vermesi iyi idi, ama o maç bu maç mıydı diye sormak lazım. Arda iyi de oynadı, fakat fizik gücünün daha yetersiz olduğu belli. Arda futbolu aklı ile oynayan ve bunu ayaklarına birleştiren futbolcular türünden Alex abisi gibi. Biraz daha kas gücünü geliştirmesi gerekir. Crespo ve İsmail’in maşallahı var her ikisini de Allah nazarlardan korusun. Pedro oyunda fazla görünmeyen ama ortaya çıkması gereken yerde de orada olan bir futbolcu. Batshuayi, Beşiktaş’taki şanssızlığını Fenerbahçe kırdı gözüküyor, böyle devam ederse Fenerbahçe tutamaz. İyi fiyatla çok iyi bir takıma gider. Valencia’nın Kiev maçından sonra yine penaltı kaçırması bana biraz laubalilikten gibi geldi.
Fenerbahçe iyi yolda ve iyi oynayarak devam ediyor, gruptan çıkmayı garantiledi, Rennes’i de evinde yenerse Lider çıkacak. Buna da çok ihtiyacı var. Lider çıkarsa daha ileri turları görür, çeyrek final, yarı final oynar mı derseniz. Zor derim, fakat Fenerbahçe’nin iyi yolda olduğu kesin, Süper Ligde şampiyonluk gelir mi dersek, o olabilir ama o da zor. Neden derseniz, bu yıl 6-7 takım da çok iyi kadrolara sahipler ve iyi oynuyorlar. Haftalar ilerledikçe bir-iki takım geri kalabilir. Sezon sonuna doğru ise 3-4 takımın yarıştan kopmayacağı kesin gözüküyor. Yani bu sezon tüm kulvarlar çok heyecanlı geçecek, çekişme sonuna kadar sürecek.
Bir Avrupa kupası gecesini çok mutlu geçirdik, inşallah diğer haftalar da takımlarımız aynı başarıları yakalar ve bizi mutlu ederler.