Büyük felaketten kurtulmak ve ebedi saadete kavuşmak için, sırtı Dünyaya yüzü ahrete döndür ki, hedef ve öncelik belli olsun! Öne alınan daima değerlidir.
Hristiyanlıktan Müslümanlığı seçen Yusuf İslam "Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslam’ı Kur'an' dan öğrenmişim." demiş, Bir Çinli işverende Müslüman iş adamları bize gelip, almak istedikleri ucuz ürünlerin üzerine uluslararası markaların isimlerini yazmamızı istiyorlar, ancak onları yemeğe götürdüğümüzde, sunduğumuz yemeklerin helal olup, olmadığını soruyorlar.
Merak ediyorum, İslam dininde sahtekarlık yapmak taklit ürün satmak helal mı? Günümüzde arkalarına binleri takan insanlar ne yazıkki Kabenin şubeleri olan camilere gitmeyi teşvik etmiyor ve uçakla her sene insanların kendilerini ziyaret etmelerinden de mutlular oysa ziyarette harcanan parayı fakire, yoksula, öksüze, yolda kalmışa öğrencilere verseler ne güzel olurdu.
Lübnan'da önceden Müslüman olan, misyonerlerin çalışması sonucu koca mahalle Hristiyanlığa geçmiş mahallenin adı Müslüman Hristiyan mahallesi olarak okunmakta.
Dini ve manevi değerlerden habersiz, Avrupa’ya giden orada evlenen ülkemiz insanları çifte vatandaşlık hakkından yararlanıp, Alman ve Avrupa vatandaşı olanların, bir kısmı, deist ateist ve Hristiyan olmuş kendilerince mutlu yaşıyor.
Bir kısmıda Yöntemsiz bir şekilde dine yaklaşanlar, cehaletleriyle istek, arzu ve saplantılarını dinselleştirerek kendilerince uydurdukları dine tabi olarak yaşıyorlar. İ
nsan ve çevresindekilerden aile, akraba, komşu, arkadaşlara kalp kırma ve zorlaştırma karşıdakini küçük görme, böbürlenme cimrilik kin göstereceğine yaraları sarma, şefkat gösterme, merhamette bulunma, yardım etme yanında her türlü kötülükten alıkoyan takvalı namaz ,ibadet ve dua gerekir.
Ahret ancak, alınan kararda niyet, sonra amel, inanç sadakat, samimiyet, aşk, cesaret, gerekir. Niyet halis değilse ahret sevdası ve oradan beklentiler de yok demektir. Bilindiği gibi abdeste namazda oruçta hac da kurbanda niyetle başlar.
Halis olmayan niyet kişi zinaya kumara veya kötü alışkanlıklara haramlara düşmanlıklara (ırkçılık, etnik yapı, takım-fırka kardeşliği v.b.) günahlara, sonucunda, Şeytanın kardeşliğine götürür bunlarla mutluysa sonucunu da kendi belirlemiş olur.
Müslüman olan İngiliz şarkıcı Yusuf İslâm, Türkiye'ye geldiğinde, muhabirin biri şu soruyu soruyor: “Girdiğiniz İslâm dininde bir erkeğin dört kadınla evlenmesine ne diyeceksiniz? Yani bunun mantığını nasıl kabul edeceksiniz? Siz bir Batılı aydın bir şarkıcı olarak bunu nasıl kabûl ettiniz?”
Yusuf İslam diyor ki:“Sen, beni eski hâlimle tanıdığını söylüyorsun. Ben Müslüman olmadan önce kaç kadınla beraber olduğumu bilemem. Onlardan çocuğum olmuşsa onu da bilemem. Ben böyle adi bir hayat yaşarken sen bana hayrandın. Ben şimdi Müslüman oldum. Tek eşle evliyim. İkinci bir evliliğe niyetli de değilim. İslam dini dörde kadar izin veriyorsa onların ve çocuklarının sorumluluğunu da ona yüklüyor.
Senin hayran olduğun batıda böyle bir sorumluluk yok. Bir çok çocuk babasını bilmez. Baba da çocuğunu görmeden gider bu dünyadan” Peygamber Efendimizin (sa) Kuba’ya gelişinden dört gün sonra devesine bindi; muhteşem bir kalabalıkla Medine'ye doğru yürüdü. Yolda Sâlim b. Avfoğulları’na âit Rânûnâ vadisinde öğle vakti girdi. Rasûlullah (sa) burada arka arkaya iki hutbe okuyarak ilk Cuma Namazını kıldırdı. “İlk Cuma namazı ve ilk hutbe” ile anılan bu mevkide bugün Cuma Mescidi, Cuma namazının önemini hatırlatan bir nişane olarak simgeleşir. Bundan böyle her Cuma namazında bir araya gelen Müslümanlar, Efendimizin hutbesini örnek alarak, haftada bir kendilerini yenileme, hesaba çekme ve toparlama fırsatı bulurlar.
Peygamberimiz (sa) bu ilk hutbesinde Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Kendiniz için, önden âhiret azığı olacak şeyler gönderiniz. Biliniz ki, her biriniz ölecek ve davarını çobansız bırakacaktır! Ölmeden önce tevbe edin; Sağlığınızda âhiretiniz için fırsat elde iken Salih ameller işlemeye bakın! Gizli-açık bolca sadaka vermek ve Allah’ı çok çok zikretmekle Rabbinizle aranızı düzeltin! Böyle yaparsanız, rızıklandırılır, yardım görür ve kaçırmış olduğunuz şeyleri elde edersiniz. Sonra Rabbi ona aracısız olarak: ‘Sana Rasûlüm gelip emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, ihsanda bulundum. Sen kendin için (ahiret azığı olarak) ne gönderdin?’ buyuracak. O da, sağına soluna bakacak, hiçbir şey göremeyecek! Sonra önüne bakacak. Önünde de cehennemden başka bir şey göremeyecek! Öyle ise yarım hurma ile de olsa cehennemden kendisini korumaya gücü yeten kimse, hemen o hayrı işlesin! Onu bulamayan da güzel bir sözle kendisini korumaya çalışsın. Çünkü bir iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar sevap verilir! . “Allah'a hamdolsun! O'na hamd eder ve O'ndan yardım dilerim.
Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yola ilettiğini hiç kimse saptıramaz! Saptırdığını da hiç kimse doğru yola iletemez! Şahadet ederim ki: Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O, birdir; O'nun ortağı yoktur! Sözlerin en güzeli, Yüce Allah'ın Kitabıdır. Allah kimin kalbini Kur'ân'la süsler ve onu küfürden sonra İslâmiyet’e girdirir, o da Kur'ân'ı insanların sözlerine tercih ederse, işte o kimse felah bulmuş, kurtulmuştur.
Doğrusu, Kitabullah sözlerin en güzeli, en belağatlısıdır. Allah'ın sevdiğini seviniz! Allah'ı candan gönülden seviniz! Allah'ın kelamından, zikrinden usanmayınız! Allah'ın kelamından, kalbinize kasvet ve darlık gelmesin! Çünkü Allah'ın kelamı, her şeyin üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını, kulların seçkinlerini, kıssaların iyisini zikreder.
Helal ve haram olan her şeyi beyan eyler. Artık Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O'ndan gereği gibi sakınınız. Dilinizle söylediğiniz güzel sözlerinizle Allah'ı tasdik ve ikrar ediniz. Allah'ın ihsan ettiği rahmetle birbirinizi seviniz. Muhakkak biliniz ki: Allah, ahdinin bozulmasına gazap eder.
Biliniz ki Allâh, bu yılınızın bu ayında, bu yerde size kıyâmete kadar «Cuma namazı»nı farz kılmıştır. Âdil olsun-olmasın, başında bir imâm varken benim sağlığımda veya benden sonra her kim hafife alarak veya inkâr ederek bu namazı bırakırsa, onun iki yakası bir araya gelmesin! Ve Allâh, onun işlerini başarıya ulaştırmasın! O kimsenin başka namazı yoktur; tevbe edenler müstesnâ… Çünkü kim tevbe ederse, Allâh onun tevbesini kabûl eder.”
O hâlde uyanınız! Kim yarım hurma ile dahî ateşten korunmaya muktedirse, onu yapsın! Kim ki o yarım hurmayı bulamazsa, bâri tatlı bir söz söyleyerek iyilik etmeye çalışsın! Çünkü bir iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar sevap verilir. Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!” (İbn-i Mâce, İkâme, 78)
Rasûlullah (s) birinci hutbeyi böyle bitirdikten sonra ikinci hutbede de şunları söyledi: “Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamd eder, O'ndan yardım, bağışlanma ve hidayet dilerim. O'na iman ederim, inanmazlık etmem. İnanmazlık edenlere de düşmanlık ederim. Ben Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, O'nun bir olduğuna, ortağı ve benzeri olmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve resulü olduğuna şahadet ederim.
Allah, onu peygamberlerin gelmesinin kesildiği, ilmin azaldığı, insanların sapkınlığa düştüğü, zamanın kesintiye uğradığı, kıyametin kopma ve âlemin sona erme zamanının yaklaştığı bir sırada, tam bir hidayet, tam bir nur, tam bir öğüt olan Kur’an’la göndermiştir. Allah'a ve Resul’üne boyun eğen, muhakkak doğru yolu bulmuştur.
Allah'a ve Resul’üne karşı gelen de, azgınlık ve taşkınlığa, sapkınlıktan sapkınlığa düşmüştür. Size Allah'tan korunmayı tavsiye ederim. Zaten bir Müslümanın bir Müslümana en hayırlı tavsiyesi de, onu ahirete teşvik etmesi, ona Allah'tan korunmayı emretmesidir. Allah'ın sizi sakındırdığı şeylerden sakınınız! Bundan daha üstün ve hayırlı bir öğüt, bundan daha üstün ve hayırlı bir hatırlatma yoktur. Rabbinden korkarak, ürpererek ibadet eden kimse için, Allah'tan korunmak, istediğiniz ahiret mutluluğu için en güvenilir bir yardımdır.
Kim gizli ve açık her işinde Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek Allah'la arasını düzeltirse, dünyada onun adı hayırla anılır. Öldükten sonra da, bu, kendisinden önce göndermiş olduğu hayra muhtaç bulunduğu bir zamanda kendisine azık olur. Bunun dışındaki işlerden uzak uzak kaçmayı, onlarla kendi arasında uzun mesafeler olmasını ister. “Allah, azabından sizi korkutur. Allah, kulları hakkında çok esirgeyici ve merhametlidir. Sözünü doğrulayan, vadini yerine getiren Allah'a and olsun ki; bundan cayma yoktur! Çünkü Yüce Allah 'Benim katımda söz değiştirilmez. Ben, kullara zulüm kâr da değilim' (Kâf/29) buyuruyor. Şimdiki ve gelecekteki işlerinizde gizli ve açık yaptıklarınızdan dolayı Allah'tan korununuz! Kim Allah'tan korunursa, Allah onun günahlarını örter, ecrini de büyütür.
Allah'tan korunan büyük bir kurtuluşa ermiştir. Allah'tan korunmak, insanı Allah'ın azap ve gazabından korur. Allah'tan korunmak, yüzleri ağartır, Rabbi hoşnut eder, dereceyi yükseltir. Nasibinizi alınız! Allah katında taşkın hareketlerde bulunmayınız. Allah doğruları da, yalancıları da bilsinler diye size Kitabını ve yolunu açıkça öğretmiştir. Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabıdır.
Allah, kimin kalbini Kur’an’la süsler ve onu küfürden sonra İslâm’a hidayet buyurur, o da Kur’an’ı başka sözlere tercih ederse, işte o kimse kurtuluşa ermiştir. Allah'ın size ihsan ettiği gibi, siz de ihsanda bulununuz. Allah'ın düşmanlarına düşman olunuz. O'nun yolunda, gereği gibi cihad ediniz! Sizi O seçip Müslümanlar diye adlandırdı ki, helak olan açık delillerle helak olsun, sağ kalan da açık delillerle sağ kalsın. Allah'tan başkasında kuvvet ve kudret yoktur.
Allah'ı anmayı çoğaltınız. Bu günden sonrası için çalışınız. Kim Allah'la arasını düzeltirse, Allah da onun insanlarla arasını düzeltir. Çünkü Allah insanlar üzerinde hükmünü yürütür. İnsanlar ise Allah üzerinde hükümlerini yürütemezler.
Allah insanlar üzerinde tasarruf eder. İnsanlar ise Allah üzerinde tasarruf edemezler. Allah en büyüktür. Büyük olan Allahtan başkasında kuvvet ve kudret yoktur. Allah’ın sevdiğini seviniz! Allah’ın Kelamından ve O’nu zikretmekten usanmayınız. Allah’ın kelâmından kalbinize darlık gelmesin! Çünkü Allâh’ın kelâmı, her şeyin üstününü ayırıp seçer. Amellerin hayırlısını, kulların seçkini olan peygamberleri, kıssaların en güzel ve ibretlilerini anlatır. Helâl ve harâmı açıklar.
Siz ancak Allâh’a ibâdet ediniz ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız! O’ndan hakkı ile sakınınız! Yaptığınız iyi işleri diliniz te’yîd etsin! Allah’ın kelâmı ile birbirinizi seviniz! Muhakkak biliniz ki Allâh Teâlâ, ahdini bozanlara gazab eder.
Allah’ın selâmı üzerinize olsun!” (Beyhakî, Delâil, II, 524-525) Bu hutbeler, İslâm’ın îtikad, ibâdet, ahlâk, muâmelât gibi mevzularıyla dinin umumi bir hulâsası hükmündedir. Cuma namazının Hicret esnasında farz kılınması, Müslümanların cemaat hâline gelmelerinin ehemmiyet ve zarûretine işâret etmektedir.Medine’yi şereflendirdiği ilk günde ilk iş olarak Mescid-i Nebi’nin yerini belirleyip inşa sürecini başlatması, Ranuna vadisinde Cuma Namazı kıldırıp Cuma Hutbesi okuması, daha sonraları Ramazan ve Kurban Bayramlarında Medine ve çevresindeki bütün Müslümanları Musalla’da toplayıp onlara coşkulu Bayram Namazları kıldırması ve ümmetine cemaatle namaz kılmayı ısrarla ve şiddetle tavsiye buyurması, İslâm toplumunun kıyamete kadar “namaz/mescid merkezli bir hayat tarzı”na sahip olması gerektiğinin en önemli göstergeleridir Dört tür insan daima açtır, 1-bilimi arayan, 2- parayı arayan, 3-makam mevki arayan 4-nefsine köle olan.
Bazı insanlar Müslümanlık için her türlü menfaatinden vazgeçiyor. Bazıları da Bаtılılаşmа uğrunа kendince uydurduğu inançlarla Müslümanım zannederek ve ilahi emirlerden vaz geçiyor. Kötü işlerin Dünyada şahidi vicdan ahrette ise, amel defteri ve organlardır. Selam ve duayla.