Ekrem İmamoğlu, Belediye Başkanı koltuğuna oturduğu günden beri, siyasetin en zirve gündeminde kalmayı bir şekilde başardı.
Başkan olarak yaptığı icraatlardan çok, CHP Genel Başkanlığına oynuyor iddiaları ile gündemde kaldı.
Burada bir problem yok. Problem şurada;
İmamoğlu, ne zaman İstanbul'da bir doğal afet olsa, herhangi bir sorun çıksa, soluğu tatilde aldı. O da yetmezmiş gibi tatile çıkmasını da savundu.
"Tatile çıkmak benim hakkım" diye de üstüne basa basa açıklamalar yaptı.
Kimse Beyefendiye "Tatil senin hakkın değildir" demedi. "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tatile çıkamaz" da demedi.
Mesele, tatile çıkmakta değildi. İstanbul'u sel götürür iken, İmamoğlu’nun tatilde ne işi vardı?
Bu duruma tesadüf diyebiliriz. Ama bu tatiller birkaç sefer yaşanınca, işin rengi doğal olarak İmamoğlu'nun aleyhinde değişiyor.
Doğrusu bu konu da İmamoğlu ciddi olarak sınıfta kaldı. Hiç yakışmadı. Olmadı.
Şimdi gelelim konumuzun en can alıcı noktasına...
Sözü çok uzatmayacağım...
Pazar günü sandıktan çıkacak bir mağlubiyet ile, 5 yıllık Belediye Başkanı İmamoğlu, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna içten içe oynarken, 1 Nisan Sabahı hem İBB koltuğuna hem de bu mağlubiyet neticesinde Genel Başkanlık hayaline veda edebilir. İmamoğlu için her şey bitebilir.
Belki de, İmamoğlu için, gerçek ve uzun bir tatile çıkmanın zamanı gelmiştir.