Son birkaç aydır ekranlarda Yılmaz Erdoğan'ın kaleminden çıkan ve başrolünü de üstlendiği İnci Taneleri dizisinin tanıtım fragmanı dönüyordu.
*
Tabii geçtiğimiz perşembe günü dizinin ilk bölümü yayınlanana dek, müthiş bir merak uyandırdı bu fragman.
*
Hazar Ergüçlü'nün dizide canlandırdığı payvonda çalışan Dilber karakteri ve Dilber şarkısı, daha dizi başlamadan fenomen olmayı başardı.
*
Aslında bu, bir dizi karakteri için tehlikeli sayılabilir. Çünkü dizinin uzun soluklu olması için senaryonun sürükleyici olmasının yanında dizi oyuncularının canlandırdıkları karakterlerin de sevilmesi gerekir.
*
Yani seyirci üzerinde kısa sürede oluşacak büyük bir ilgi bazen aynı hızda geri tepebilir. Bu dengeyi iyi kurmak gerekir. Televizyon dizilerinin olayı budur. Reytingle savaşırsınız. Dizinin hayatta kalabilmesi için bu savaştan hep galip çıkmanız gerekir. Bunun yolu da seyirciyi kendi çekim alanınıza aldıktan sonra o çekim alanı içinde tutmaktır.
*
Tabii daha dizi başlamadan toplum üzerinde öyle bir etki uyandırdı ki fragman, dizinin asıl hikayesinden çok, dans ve şarkı konuşulmaya başlandı; çünkü seyirci ile paylaşılan pavyon müzik ve dans üçgeninden oluşan bir görüntüydü.
*
Kimileri bu görüntülere karşı hemen kılıçlarını çekti. "Pavyon gençlere, topluma kötü örnek oluyor" demeye başladı. Kimileri de tamamen Hazar Ergüçlü'ye ve Yılmaz Erdoğan'a övgüler yağdırdı.
*
Pavyon ve pavyonda çalışmak her ne kadar toplumun bazı kesimlerini hoşnut etmese de payvon kültürü uzun yıllardır var. Seversiniz veya sevmezsiniz ama bu gerçekliği dizi konusu etmek kimseye kötü örnek teşkil etmez. Bu işin doğasında hayatın gerçeklerini anlatmakta vardır ki İnci Taneleri dizisi bu konuyu işleyen ne ilk dizi ne de son olacak.
*
Tabii iyi kötü örnek meselesini bir yana bırakıp dizi hakkında doğru ve önyargısız bir eleştiri yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda diziyi daha ayrıntılı değerlendirebilmek için ilk bölümü elbette ben de izledim. Dizinin oyuncu kadrosu gerçekten kaliteli ve usta isimlerden oluşuyor. Özellikle dizide Selma Ergeç'i görmekten de son derece mutlu oldum. Oyunculuğunu beğendiğim, izlemekten keyif aldığım çok zarif bir kadın.
*
Yılmaz Erdoğan'ın da uzun zaman sonra ekranlara kendi kalemi ile dönmesi ve bir dizi ile dönmesi tabii ki sektör için önemli. Yıllar önce Çok Güzel Hareketler Bunlar'la Kanal D ekranlarında kendisini yönetmen koltuğunda uzun yıllar gördük ama bir dizi ile ilk defa görüyoruz.
*
Yılmaz Erdoğan'ın bu güne kadar kaleminden çıkmış hikayelere ve anlatım tarzına baktığım zaman hep müthiş bir uyum gördüğümü söyleyebilirim. Geçmişte hem tiyatro sahnesinde hem de beyaz perde de onun imzasını taşıyan eserlerin bu uyum ve kalite sayesinde hem izleyici hem de sektör üzerinde önemli bir yeri var.
*
Vizontele gibi bir başyapıt, Organize İşler, Kelebeğin Rüyası ve daha niceleri Türk sinemasının önemli lokomotiflerinden diyebiliriz.
Bir oyuncu role hazırlanırken karakteri ne kadar içselleştirirse karakter üstüne de o kadar yakışır. O yüzden Yılmaz Erdoğan, üstüne giydiği her karakterin kamera önünde de hakkını veren nadir isimlerden. Yalnız kaleme aldığı hikayeleri ile değil, ekran başında şahsen kendini izlettirin iyi de bir oyuncu.
*
Tabii ilk bölümün reytingleri alt üst edip birinci olmasını pekte şaşırtıcı bulmadım. Çünkü malum fragman izleyici üzerinde öyle bir merak etkisi uyandırdı ki Perşembe akşamı herkes Kanal D ekranlarına kilitlendi. Doğrusu bu merak yeni bölümlerde yerini iyi bir hikayesi olan kaliteli bir işi izlemeye bırakarak devam edecektir. Yeni bölüm her perşembe akşamı yine Kanal D ekranlarında olacak. Sevenlere şimdiden iyi seyirler olsun.