Sanal, gerçek olmayan anlamına gelir. Başka bir ifade ile sanal, etki olarak var olan, fakat gerçekte var olmayan olay ve olguları tanımlar. Sanal âlem daha çok dijital ortam için kullanılan bir kavramdır. Katılımcıların bedenen değil de sadece iletileri aracılığıyla birlikte oldukları, ilişkilerin yüz yüze değil de sadece ses, görüntü ve yazışmalarla gerçekleştiği bir dünyadır. Sanal dünyanın da kendi gerçeklikleri vardır. Sanal gerçeklik, kullanıcıya etkileşimli bir deneyim sunan, bir dünya simülasyonudur. (Bostan,2007). Sanal âlemde, fizikselliğin olmadığı yeni bir “yer” dir. Sanal âleme girdiğimizde bedenlerimizi geri de bırakırız. Bu dünya bireyin iç psişik dünyasının bir uzantısıdır. İnsanlar, bu âlem de başka kimlikler üzerinde kendisini daha iyi tanımaya çalışabilir. Kendi düş kırıklıkları, endişe, arzu ve düşlerini sergileyebileceği bir psikolojik alandır. Sanal dünya da kullanıcı, o dünyanın gerçekliği ile yakından kuşatılmış bir ilişki içerisindedir. Sanal âlemde cisimleşmiş varlık ve karşılaşmalar yoktur. Burada öteki insanlarla bedenleri yokmuş gibi ilişki kurmaya imkân veren sosyal hareket alanıdır. Sanallaşan hayatımızda ilişkilerin sanallaşması da kaçınılmazdır. Sanal âlem,www bir yaşamdır. (Yılmaz,2006)
Sanal dünyanın kendi içerisinde, ortak ilgi alanları çerçevesin de iletişim kuran sanal topluluklar bulunmaktadır. Bu sanal topluluklar, İngilizce karşılığı “chat”; Türkçe karşılığı “sohbet” ya da “çetleşme” aracılığı ile yazılı, sözlü ve bazen de görsel olarak iletişim kurarlar.
İnternetin sunduğu sohbet olanakları, bireylerin dilediği kişilere rahat ulaşabilmeleri, belirli konularda sohbetlere katılabilmeleri ve çeşitli yaş gruplarına ayrılmış farklı seçeneklere ulaşabilmeleri açısından bireylerin ilgisini çekebilmektedir. İnternet üzerinden farklı mekân ve kültürlerden, her yaş grubundan bireyin, önceden tanıdığı ya da tanımadığı bireylerle yazı ve semboller kullanarak sohbet etmesi internet kullanımında en çok zaman alan etkinliklerdendir. (Ögel,2012)
SANAL SOHBET
Sanal sohbet ortamında birbirinde farklı düşünceler karşı karşıya gelir, farklı deneyim ve öneriler paylaşılır. Bütün bunlar kullanıcılar için yenidünyanın kapısını aralar. Bu sanal ortamda farklı kültürler bir araya gelir ve serbestçe etkileşimler kurulur. Bu dünya özgür bir dünyadır. Her kültür, her düşünce inanç kendisine yer bulur. Bu serbestlik aslında ergenlerin tam da istediği bir ortamdır. Ergenlerin kendini tanıma ve kimlik geliştirme sürecine zengin bir katkı sunar. Ergenin kendisini sınamasına, kendi düşünceleriyle var olabilmesine olanak sağlar. (Makas,2008)
İnternetin sunduğu iletişim olanağı bireyleri günlük yaşamda olduğundan daha çok yakınlaşmasını sağlamaktadır. Kişiler bu ortamda içinden geldiği gibi iletişime geçebilmektedir. Ayrıca kişiler internet ortamında yüz yüze gelmedikleri insanlarla, daha kolay dertleşebilmektedirler. Bu tür sansürsüz sohbetler daha derin ilişkilerin gelişmesine yol açabilmektedir. İnternet arkadaşlıklarının oluşmasını sağlamaktadır. (Doruk,2007)
İnternet bireyler üye oldukları gruplar içerisinde bir yerleri olduğunu hissettirmekte ve bu durum günlük yaşamda iletişim kurmakta ve sosyal ortamlara katılmakta güçlük çekenlere
kolaylıklar sağlamaktadır. Bireyler, bu gruplar içinde onaylandıklarını, kabul edildiklerini hissettirmektedir. Onlara sosyal ortam sunmaktadır. Ergenler için daha cezp edici olabilmektedir. Özellikle karşı cinsle iletişim kurma becerilerini geliştirme ve deneme olanaklarını elde etmiş oluyorlar. (Ögel. 2017)
Bireyler sanal sohbet ortamlarında, kendi kimliklerini gizleyebildikleri ve istedikleri kimliğe girebildikleri için, internetteki sohbet ortamı onlar ayrı bir heyecan katar. Bu da bazen internetin kendi amacının dışında farklı amaçlar için kullanılmasına meydan verir. Ergenler heyecan veren etkinliklerden hoşlanırlar. Ergenler sanal sohbet aracılığı ile hayal dünyasındaki kahramanların rollerine gizli de olsa bürünebilmeyi yaşamış olurlar.
Sanal sohbetler hem birey hem de ergenlere her zaman olumlu sonuçlar doğurmaz. Zararlı sonuçlara da neden olabilmektedir. Sanal sohbetler bazen abartıldığı için hayal ve fanteziye dönüşerek, bireyin saatlerinin çoğunu bu ortamda geçirmesine neden olabilmektedir. İletişim için çoğunlukla bu alanı kullanmak, bireyin yüz yüze iletişim becerilerinin zayıflatabilir. Bu durum onun, gerçek yaşam içinde iletişim kurarken, kendini ifade etme, jest ve mimiklerini kullanma güçlükleri yaşmasının yanında, göz kontağı kurmada da zorluklar yaşatır. (Ögel. 2017)
Çocuklar ve ergenler sanal ortamda tanımadıkları insanlarla sohbet ettiklerinde, ne de olsa sanal ortam diyerek yalan söyleyebilmekte, kendilerini farklı şekilde tanıtmakta, kimlikleriyle ilgili yanlış bilgiler vermektedirler. Bu durum onların kişilik ve kimlik gelişimlerinin oluştuğu bir dönemde bu tür asılsız beyanlar kimlik gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Zamanla bu hayali kimliğe bürünmelerine ve benimsemelerine neden olabilir.
Sanal sohbet zamanla bir araç olmaktan çıkarak, bir amaç haline gelebilmektedir. Sanal sohbet için bir an önce gece olsun diye bekleyen insan sayısı giderek artmaktadır. Günlerini ve saatlerini bilgisayar başında geçirmekten mutluluk duyan insan sayısı az da değil. Pek çok insanın boş vakit eğlencesi bu sanal sohbetlerdir.
SANAL İLİŞKİ
Sanal ilişkilerde bugünün dünyasında artık çok yaygınlaştı. Sanal ilişki günümüz, toplumsal yaşam tarzının reddedilmeyecek bir gerçekliği haline geldi. Sanal ilişkide; ortak bir mekânın, yüz yüze görüşmenin, bedensel temasın olmadığı, internet ortamında gerçekleştirilen; gerçekliği olmayan hayali bir kimlik arz eden bir bağlantı şeklidir. (Karaca,2006)
Sanal ilişki tarzı, bildik kalıpların dışında gerçekleşir. Bu bağlantılar dolaylı araçlar yoluyla gerçekleştiği içim hayali ve kurgusal kimlikler kurgulanabilmektedir. Bu mecra da fiziksel ve kişilik özellikleri, olduğundan faklı gösterilerek, aldatma ve yalana dayalı bir dünya oluşturulabilir. Bu da güvenilirliğine gölge düşürebilmektedir. Sanal ilişkilerde bireyler kendilerini daha rahat ifade edebilmektedir. Maskesiz bir ilişkiden söz edebiliriz. Yüz yüze ilişkilere göre sanal ilişkilerde güven duyguları daha uzun zamanda oluşabilmektedir. Her zaman temkinli bir yaklaşım vardır.
Sanal âlemde ve ilişkilere bağımlı olanlar giderek kendilerine sanal bir dünya oluşturmakta; kişisel dünyalarını hayallerden örülü bir çerçeve içine hapsetmekte, gerçek dünya, çevre ve
ilişkilerle kopmalar yaşanmaktadır. Bu bireyler sanal dünyaya uzak olan bireylerle paylaşacak fazla bir şey bulamadığı için, büsbütün iç dünyasına kapanarak yalnızlaşabilmektedir. Bireyin içinde yaşadığı toplumla bütünleşememesi onu kaçınılmaz olarak topluma yabancılaşır. Bu yabancılaşma daha çok gerçek dünya için geçerliliğini korumaktadır. Çünkü sanal dünya da yalnızlaşma yaşamazlar. Gerçek dünyada bulamadığı pek çok şeyle sanal dünyada karşılaşan bireylerde, kaygı, çatışma, gerçek dünyayı beğenmeme, hayatlarından hoşnutsuzluk ve hayatlarındaki her şeyi huzursuzluk sebebi olarak görme şeklinde baskın bir psikolojik durumu hüküm sürmeye başlayabilir. (Yılmaz,2006)
Önemli olan sanal ilişkinin varlığı değil, sanal ilişkinin bir yaşam tarzı haline ve kişinin gerçeklikle hiç bağlantı kuramaz duruma gelmesidir. Sağlıklı yaşamın en önemli anahtarı sanal ile gerçek yaşam arasında bir dengenin kurulmasıdır. Sanal dünya da bazen gerçek dünyadan farklı olarak birbiri ile uyuşmayan elektronik kimlikler taşıyabilmektedir. Bu bazen kimlik karmaşasının yaşanmasına yol açabilmektedir. (Ögel,2012)
Sanal dünya da kurulan arkadaşlık ve dostluk ilişkileri zamanla gelişerek, gerçek yaşamda fakirleşmeye başlayan kişiler arası ilişkilerin yerine geçmeye başlayabilmektedir. (Bayaktutan,2005) Sanal ortamdaki ilişkilerimiz ve sohbetlerimizde, gerçek yaşamda yapmak istediğimiz, fakat pek çok neden dolayı yapamadığımız (toplumsal kurallar, inanç sistemleri gibi..) sorumsuzluk, cinsellik ve saldırganlık gibi duyguların yaşanmasına olanak sağlar. Bu tür güdülerin sanal alanda daha rahat bir şekilde yaşayarak doyum elde edilmektedir. (küfrederek, saldırganca davranarak, sataşarak deşarj olma.) yine sanal dünya platonik aşk yaşamak için uygun bir ortamdır. Her iki tarafta gerçekten olduğundan çok farklı bir şekilde yaratmış oldukları fanteziyi seçerek bir takın duygularını tatmin edebilmektedirler. Aslında televizyon, kitap veya filmlerde bizlere fantastik bir dünyanın kapısını aralamakta değiller mi? (Ögel. 2017)