İNTERNET BAĞIMLILIĞI/Teknoloji ve yaşam

Musa Altunsaray

Hayatımızı kolaylaştırmak için geliştirilen pek çok teknolojik araçla kuşatılmış durumdayız. Eski dönemlerde, bugün kullanmakta olduğumuz pek çok teknolojik araçlar ortada yokken de, yaşantımızı devam ettirebilmekteydik. Günümüzde ise, kullandığımız teknolojik araçların her biri, ihtiyaç ve modern yaşamın birer şartı haline gelmiştir.  Artık başka bir çağda yaşıyoruz. Bilgisayar teknolojisi ve internetin toplumsal yaşamın her alanına yayılmasıyla birlikte, dünya farklılaştı. Teknoloji pek çok alanda yaşamımızı kolaylaştırırken, diğer yandan da, bu tür araçlara karşı bağımlılığımız arttı. Bugün bu araçlara daha bağımlı bir yaşamın, tam ortasında yer almaktayız.

Bilgisayar ve internet, insanın yaşam kalitesinin artırılmasından, üretimden - tüketime kadar, pek çok alanda, sayısız faydalar sağlamaktadır. Diğer teknolojiler de hayatı etkiledi, ama internet kadar vazgeçilmezlerimiz arasında yer almadı. Bugün hiç birimiz ve hiçbir toplum internetsiz bir yaşam hayal edemez duruma geldi.

İnternet her şeyi değiştirdi ve değiştirmeye de devam ediyor. İnternet toplumların ve insanın doğasında da değişimlere yol açtı. "Sanalizm" adını verebileceğimiz bir çağ, "sanalist" adını verebileceğimiz takipçiler ve onlara ait bir yaşam tarzı oluştu. Bu yaşam tarzı ile birlikte, “sanalizm” kendi hastalıklarını da beraberinde getirdi. Kişinin bilgisayar ve internet kullanımı üzerindeki kontrolünü kaybetmesi sonucu oluşan, internet bağımlılığı, bu hastalıkların en önemlileri arasında yerini aldı.

Bu teknolojik araçlar olmadan, günlük yaşamınızı sürdüremez hale geldik. Ya da, bu hale gelmemiz için, bilinçli bir manipülasyonlar yapılmaya devam ediyor. Çünkü günümüzde uygulanmakta olan ekonomik modeller ve ticaretin işleyiş şekli, bu tür manipülasyonlara çanak tutar hale geldi.  Özellikle daha çok üretme ve ürettiğini satmanın yanında daha çok kar elde etme anlayışı (vahşi kapitalizm) teknolojiyi, önemli bir araç olarak kullanmaya sevk etti. Devasa şirketler kullandıkları teknolojiler sayesinde, hem üretimlerini daha çok artırdılar, hem de bu teknoloji sayesinde ürettikleri ürünleri daha kolay satmaya başladılar. Hatta bu şirketler, bunu daha ileri götürerek, teknolojik araçlar sayesinde (internet, yapay zekâ gibi.) tüketimin özendirilmesi için, gayri ahlaki her türlü manipülasyonu yapar hale geldiler. Özellikle bilgisayar ve internet teknolojisinde kullanılan programlar ve ilgi çekici siteler (facebook, twitter, instagram, youtube, tiktok gibi) ürün pazarlamanın ve ürün tanıtımının en önemli araçları haline geldi. Bu şirketler, özellikle biz kullanıcıların, bu araçları daha çok kullanması için, her türlü insani zafiyetlerimizi sonuna kadar kullanmaya başladılar. Bu yaptıklarından da herhangi bir etik kaygı duymamaktadırlar. Daha çok kar elde etmek uğruna, interneti; amaçları için araç olarak kullanmayı etkin bir şekilde sürdürmektedirler. Bu şirketler, biz kullanıcıların akıl ve ruh sağlığını koruma gibi bir sorumluluk taşamamaktadırlar. Onların ilgilendiği tek şey, daha çok kar elde etmektir.

Bütün bunlardan dolayı teknolojiye hayır mı diyeceğiz? Tabi ki değil.  Günümüzün yaşam koşulları bizi teknolojiye mecbur kılmaktadır. Teknolojik araçlar, yaşamımızı sürdürebilmenin en önemli unsuru haline geldi. Teknolojik araçlarla birlikte, yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü günlük yaşamımız ve sağlığımız için vazgeçilmez derecede fayda sağlayan, binlerce teknolojik aracı bir kenara koymamız mümkün değil. Bütün meselemiz; bu teknolojik araçları doğru yerde, doğru zamanda ve doğru amaçlar için kullanamamamızdır. Örneğin, şu anki uygulamalardan gördüğümüz kadarıyla, teknolojiyi çocuklar için, gelişim aracı olmaktan çıkmış, onları bağımlı ve gelişimine zarar veren bir araç haline dönüşmüştür.

Aslında hiçbirimiz teknolojiye karşı değiliz. Teknoloji konusunda hepimizin itiraz ettiği nokta;  onun bizi kontrol etmesi, yönlendirmesi ve bağımlılık oluşturmasıdır. Bilgisayar ve internette bağımlılık yaratan araçların en başında yer almaktadır. Bizler bu teknolojik araçların doğru kullanmayı öğrenir ve çocuklarımıza öğretir isek; sorun kendiliğinden ortadan kalkar. 

Peki, doğru kullanma deyince ne anlamalıyız?

Bu araçları doğru kullanmanın yöntemlerinde biri de; bu araçları her türlü ihtiyacımızı karşılamak için, yeterli miktarda kullanabilme davranışları kazanmaktır. Bir söz vardır. “Kullandığımız her şeyin; karı da, zararı da, miktarı kadardır” diye. Biz, bu teknolojiyi ihtiyaç duyduğumuz kadar kullandığımız sürece, bize zararı dokunmayacaktır. Hiçbir teknolojik araç durduk yerde kendiliğinde insana zarar vermez. Bütün mesele, kullandığımız teknolojik aracı hangi amaçla ve niyetle kullanıyoruz, ona bakmak gerekir. Örneğin; Elimizdeki kesici aletle, heykel yapıp, şahane bir sanat eseri meydana getirebileceğimiz gibi; o kesici aleti, cinayet aracı olarak da kullanabiliriz. Teknolojide de buna benzer bir durum söz konusu. Yaratılan tüm teknolojik araçlar, insan ve toplumun iyi yönde gelişmesi için kullanılabileceği gibi, kötü amaçlar içinde kullanılabilir. Nihayetinde bu teknolojiyi yaratanda, kullananda insandır. Teknoloji kaynaklı ortaya çıkan tüm sorunların ana kaynağı, yine o teknolojiyi yaratan ve kullanan, insanoğlunun kendisidir. İnsanoğlu kontrol altına alınır ya da insan kendini kontrol edebilirse,(doğru eğitimlerle) teknolojik araçlar, hiçbir zaman zarar verici olmayacaktır.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.