Etrafınıza şöyle bir bakınız mesleğini severek yapanı görüyor musunuz?
Ben çok görmüyorum.
O kadar çok meslek erbabıyla görüşüyorum, kendi mesleğinde, yaptığı işinde, memnun olanı çok az gördüm.
Hangi meslek erbabıyla konuşursanız yaptığı işinde memnun olmadığını dinlersiniz.
Neden memnun değilsin dediğinizde bir sürü gerekçe duyarsınız.
Üniversite bitirmiş bir gençle konuşuyorum yüzünde memnuniyetsizlik var.
Üniversiteyi bitirdiğinde ne iş yapacak bilmiyor.
Esnaf kendi yaptığı işinde memnun değil.
Okuduğu diploma gün geliyor işe yaramıyor.
Fabrikada, işçiler yaptığı işte memnun değil.
Patron işçisinin yaptığı işinde memnun değil.
Bir lokantaya gittiğinizde, garsonun yüzünden düşen bin parçadır.
Devlet dairesine gittiğinizde de müdür kurumunda memnun değil.
Memur yaptığı işte memnun değil.
Birçok alanda durum bunlarda farklı değil.
Ama sakın ola, bir gazete ya da televizyona bağlanmaya çalışıp, birisine bir şeyler sormaya kalkmayın, dayak yemekten kötü olursunuz.
Zabıtayla konuştuğunuzda.
Polisle, karşılaştığınızda.
Jandarmayla buluştuğunuz da onlardan güler yüz beklemeyin.
Bankaya, vardığınızda.
Esnafla alış veriş yaptığınızda.
Hastanede doktorla karşılaştığınızda...
Sanayide araçlarınızı yaptırdığınız her hangi bir iş yerine vardığınızda.
Berbere veya kuaförün koltuğuna oturduğunuzda...
Otoparka, okula, fabrikaya, çarşıya, pazara nereye giderseniz gidin, işini, canı gönülden severek yapanı zor bulursunuz.
Hele ki hizmet sektöründe!
Peki, bu kişiler, sevmedikleri işi neden yaparlar?
Hem kendilerine hem de başkalarına neden eziyet çektirirler?
Sorunun başı yanlış eğitim, yanlış iş mi?
Bence her ikisi de çok önemli.
“Okta da var, yayda da” diye boşa dememişler.
Konuyu, başından ele alalım.
Yani işe, ailelerin ve eğitim sistemimizin, gençleri nasıl yanlış yönlendirildiklerinden başlayalım...
Doğan her çocuğu, daha dünyaya merhaba dedikleri ilk günden itibaren benim aslanım, doktor, mühendis, paşa, öğretmen olacak ninnileriyle uyutuyoruz.
Öyle değil mi, çocuğa sorduğumuzda aynı cevapları alırız.
Çocuğun zihin kotlarını ta çocuk yaşta kontrol altında tutarız.
Oglum sen aslan gibi geleceğin tamircisi, kaportacısı, boyacısı, tornacısı, kaynakçısı, olacaksın diyeni duymadım.
Çoban, aşçı, bulaşıkçı, garson ya da çöpçü olacak diyenini hiç duymadım.
Çıtayı böylesine yüksek tutup, sonra da hayalini kurdukları meslekleri yapamayanlar ya da yeterince eğitim olanağı bulamayanlar, hangi işi yaparsa yapsınlar, mutsuz oluyorlar.
Bugün meydanlarda onlarca, yüzlerce işinde memnun olmayanlar var.
Üniversite tercihini günün koşularına göre yapmış bir öğrenci okulu bitikten sonra memnun olmuyor.
Yaşı geçiyor yeniden meslek edinse olmuyor en kolay polis diyor müracaat ediyor.
Polis olsa da memnuniyetsiz, görev yapıyor.
Mesleğini mevcut yaptığı işini sevmeyen o kadar çok insanımız var ki.
Gençliği iyi yönlendirmek gerekiyor.
Gençliği iyi kanalize edilmez ise, gelecekte mutsuz, umutsuz bir gençlik olacak.