İskilipli Mehmed Âtıf Efendi (1875-1926)

Mehmet Bayrak

04 Şubat 1926 Türk din âlimi ve yazarının idam edilmesi

İskilip’in Tophane (Toyhane) köyünde doğdu. Babası, Akkoyunlu aşireti beylerinden ve İmamoğulları’ndan Mehmed Ali Ağa, annesi Mekke-i Mükerreme’den göç etmiş Benî Hattâb aşireti şeyhlerinden, Kartaldağ yaylasında medfun Arap Dede adıyla şöhret bulmuş şeyhin torunu Nazlı Hanım’dır.

Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Âtıf dedesi Hasan Kethüdâ tarafından büyütüldü…

Daha sonra… ilim tahsili amacıyla İstanbul’a gitti. Burada öğrenimine devam ederken bir yandan da geçimini sağlamaya çalıştı. 1902’de medrese tahsilini bitirdi ve aynı yıl açılan ruûs (Başkanlıklar) imtihanına girerek “İstanbul müderrisliği”ni kazandı; ertesi yıl Fâtih Camii’nde ders vermeye başladı. Bu arada İstanbul Dârülfünunu İlâhiyat Fakültesi’nden 1905’te mezun olarak Kabataş Lisesi Arapça öğretmenliğine tayin edildi…

1910’da medâris (medreseler) müfettişliğine getirildi. Bu arada Sebîlürreşad ve Beyânülhak’ta yazılar yazdı. Donanma Cemiyeti yararına kaleme aldığı “Nazar-ı Şerîatte Kuvve-i Berriyye ve Bahriyye’nin Ehemmiyet ve Vücûbu” adlı eseri dolayısıyla takdirname aldı.

31 Mart Vak‘ası’nda bir hafta tutuklu kalan Mehmed Âtıf Efendi, Mahmud Şevket Paşa’nın öldürülmesi (1913) olayında dahli olduğu gerekçesiyle Sinop’a sürüldü. Çorum, Boğazlıyan ve Sungurlu’da yaklaşık bir buçuk yıl kadar sürgün hayatı yaşadıktan sonra İstanbul’a döndü. Her iki olaydan sonra da resmî makamlar bir yanlışlığa kurban gittiğini, suçlu olmadığının anlaşıldığını ifade etmişlerdir… (Ebül‘ulâ Mardin, II-III, 970)

1 Ocak 1919’da da İbtidâ-i Dâhil Medresesi umum müdürlüğü (Dahilî ilkokullar genel müdürlüğü) idarî görevine getirildi.

19 Şubat 1919’da Mustafa Sabri Efendi’nin başkanlığında kurulan Müderrisîn Cemiyeti’nin ikinci başkanlığına tayin edildi. Cemiyet, 24 Kasım 1919’da genel kurul toplantısında alınan karar gereğince Teâlî-i İslâm Cemiyeti adını aldı ve Mustafa Sabri Efendi’nin şeyhülislâmlık makamına tayini üzerine başkanlığa Âtıf Efendi getirildi. Cemiyet, ilk olarak İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini protesto eden bir beyannâme yayımladı. İskilipli, işgal kuvvetlerine ve yeni bir tehlike olarak ortaya çıkan Bolşevizm’e karşı olan beyannâmelere de imza attı. Anadolu’nun çeşitli merkezlerinde şubeleri açılan Teâlî-i İslâm Cemiyeti pek çok kitap bastırarak dağıttı ve köylü çocuklarının bilgilendirilmelerine öncülük etti, ayrıca bir ilmihal ile İslâm tarihi kitabı hazırlattı…

Bu arada İstiklâl Savaşı’nda işgal güçlerine karşı mücadele verdi.

1924’te yazıp Maarif Vekâleti’nin ruhsatı ile bastırdığı “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risâlesi yüzünden şapka kanununa muhalefetten dolayı 7 Aralık 1925’te tutuklandı ve Ankara İstiklâl Mahkemesi tarafından Giresun’a sevk edildi. Ankara İstiklâl Mahkemesi Of, Erzurum, Rize vb. yörelerdeki şapka kanununa aykırı hareketlerle ilgisi olup olmadığını araştırdı. Söz konusu eserini, ilgili kanunun çıkmasından yaklaşık bir buçuk yıl önce yazmış olması ve suçunun sabit görülmemesi üzerine berat ettiyse de serbest bırakılmayarak İstanbul’a getirildi, oradan da tekrar Ankara’ya gönderildi. 1926 yılı başlarından itibaren Ankara İstiklâl Mahkemesi tarafından tutuklu olarak yargılandı. Savcı Necip Ali’nin (Küçüka) iddia makamı olarak istediği üç yıllık kürek cezasına karşılık mahkeme heyetince idama mahkûm edildi. 4 Şubat 1926’da Ankara’da eski meclis binası yakınlarındaki Karaoğlan Çarşısı’nda Babaeski müftüsü Ali Rızâ Efendi ile beraber idam edildi (ayrıca bk. İSTİKLÂL MAHKEMELERİ).

Başlıca eserleri şunlardır: Nazar-ı Şerîatte Kuvve-i Berriyye ve Bahriyye’nin Ehemmiyet ve Vücûbu, Muînü’t-talebe; Medeniyyet-i Şer‘iyye ve Terakkiyât-ı Dîniyye (İstanbul 1329; Şeriat Medeniyyeti, Mir’âtü’l-İslâm (İstanbul 1332); İslâm Yolu (İstanbul 1338; Yeni İlmihal: Tesettür-i Şer‘î (İstanbul 1339); İslâm Çığırı (İstanbul 1339); Dîn-i İslâm’da Men‘-i Müskirât (İstanbul 1340); Frenk Mukallidliği ve Şapka (İstanbul 1340 ve başka birçok eser yazmıştır. Bunların birçoğu bu günkü yazı ile bastırılmıştır. Yazı çok uzun olmaması için bunları yazmıyorum. İsteyen (Türkiye Diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi c. 22) ye bakabilirler.