Son yıllarda Rusya’da aktif faaliyet gösteren Haydar Aliyev Vakfı’nın Rusya Şubesi, özellikle Vakfın Rusya Şubesinin Başkanı Leyla Aliyeva’nın çağrıları tüm dünyada olumlu izler bırakıyor. Genç, fakat çok atak, hızlı biçimde peş-peşe önemli Projeler gerçekleştiren Leyla Aliyeva bu seferinde “Hocalıya Adalet” kampanyasını 2009 yılından gerçekleştirmeye kalktı ve dünyada büyük yankı uyandırmış oldu. Bu yeni Projesi ile Leyla Aliyeva tüm dünya gençlerinin dikkatini Hocalı Soykırımına doğru çekmeye nail oldu. Prof. Dr. Ali Hasanov, tarihi önem taşıyan bu kıymetli kitabında Leyla Aliyeva’nın dünya gençlerinin dikkatini Hocalı Soykırımına nasıl çektiğini şöyle izah ediyor.
“8 Mayıs 2008 tarihinde, Şuşa kentinin Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgalinin 16. yılında İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu Kültürler ve Medeniyetler Diyalogu Genel Koordinatörü Leyla Aliyeva’nın girişimleriyle “Hocalıya Adalet” kampanyası hazırlanmış ve bu kampanya 2009 Şubat’ından itibaren gerçekleştirilmeye başlanmıştır” 8, s. 119-120)… Projenin başlıca amacı kamuoyunun bilgilendirilmesi ve Hocalı Soykırımın uluslararası arenada siyasal ve insani yönleriyle hak ettiği değeri almasını sağlamaktan ve Hocalı soykırımı kurbanlarının anılmasından ibarettir”. Siyaset arenasında sesini aralıksız yükselten Leyla Aliyeva hızlı hareket ederek Uluslararası Teşkilatta büyük başarıya imza atmıştır. Onun gayretleri sayesinde önemli bir olay daha yaşanmıştır. Okuyoruz:
Leyla Aliyeva’nın İsmi Uluslararası Arenada öne çıkıyor
“İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Formu ile İSESCO arasında 2009 Temmuz’unda imzalanmış bir anlaşmaya istinaden Hocalı Soykırımıyla ilişkin bilgilerin İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin okullarında okutulan tarih kitaplarında da yer alması konusunda mutabakat sağlanmıştır”. Bana göre bu büyük bir başarı sayılmalıdır. İlk defa okuldaki çocuklar da Hocalı vahşetini yaratanları, soykırım yapan düşmanı nefretle kınayacaktır. Küçük kafalarda şiddete, vahşete, züllüme nefret ve hiddet artacaktır. Leyla Aliyeva’yı bu önemli olayı başardığına göre minnet borcumuz vardır. Çünkü gencecik beyinlerde haksızlığa, her türlü zulüm ve vahşiliğe, karşı durmalara nefret hisleri yükselecektir. Okumaya devam ediyoruz: “31 Ocak 2010 tarihinde İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento’lar Birliği’nin Uganda’nın başkenti Kampala’da gerçekleştirilen ve 51 ülkenin parlamento heyeti başkanlarının katıldığı 6. Toplantısında Gençlik Forumu’nun önayak olmasıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu ile İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar Birliği Arasında İşbirliği Protokolü imzalanmıştır (70). ”Hocalı’ya Adalet” isimli uluslararası kampanya çerçevesinde imzalanan bu protokolde Hocalı faciası “Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından sivil halkın toplu katliamı” ve “insanlığa karşı işlenen bir cinayet” olarak tamamlanmıştır. “Hocalı’ya Adalet” uluslararası kampanyasının hem ulusal, hem de uluslararası düzeylerde desteklenmesine ilişkin paragraf da bu protokole dâhil edilmiştir. Söz konusu protokol, Hocalı faciasının uluslararası örgütlerce “insanlığa karşı işlenen cinayet” olarak kabul edildiğini belgeleyen ilk örnektir”.
Hocalı Soykırımı Uluslararası Arenada Tanınıyor
Böylece, Leyla Aliyeva sayesinde Hocalı Soykırımı ilk defa Uluslararası arenada tanınmaya başlamış oldu. 19 Ocak 2011 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar Birliği’nin 13. Toplantısında; 31 Ocak 2012 tarihinde bu Teşkilatı Parlamentolar Birliği’nin Endonezya’nın Palembang kentinde gerçekleştirilen 7. Toplantısında da “Hocalı’ya Adalet” isimli uluslararası kampanyanın desteklendiğini görmekteyiz. Adalet, köklü bir anlayıştır, er ya geç yerini bulacaktır, derler. Ermeni cellatlarının Hocalı’da yapmış oldukları Soykırımı bir insanlık ayıbıdır, tarihin tüm kademelerinde benzer bir katliama rastlanmamıştır. Çağ’ımızın en gelişmiş günümüzde böyle bir suçun Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılması dünya kamuoyunu tarafından öğrenilmesi gerekmektedir. Çünkü Hocalıdaki katliamın boyutları vahimdir, akla sığmazdır, bir dehşettir. Ve buna göre de dünya devletleri günümüzde baş vermiş soykırımın kanıtlarına, yaşanmış vahşete göz atmalılar ve suçluların dünya Hukuku önünde cevap vermelerini talep etmeliler. Bu pencereden baktığımızda Leyla Aliyeva’nın başlatmış olduğu “Hocalı’ya Adalet” kampanyası artık dünyanın gündemine muazzam kaya taşı gibi oturmuş oldu.
Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Hocalı’da yapmış oldukları insanlık dışı katliam hiç de tesadüfi olmamıştır. SSCB’nin hala 1988.yıldan ortaya attıkları sahte Dağlık Garabağ sorununun çözülmesi için yüz binlerce Azerbaycanlılar bin yıllarca yaşamış oldukları dede-baba topraklarından, yani tarihi doğma topraklarından adeta sürüldüler, zorla resmen kovulmuş oldular. Bütün bunlar hakkında öteki sayfa yazılarımda bol-bol yazdım, kanıtlarla izah etmeye çalıştım; yüzlerce sayfa yazılarımda Moskova’nın nasıl ikili oynadığını, Ermeniler için adeta fırsat kapısı açtığını epeyce yazmışımdır, tekrar etmek istemem. Ama önemli bir noktayı bir daha vurgulamak zorundayım.
Hocalı Soykırımında Moskova’nın payı vardır
O zaman Azerbaycan’ı idare eden devlet adamları pasiflik, nankörlük ve riyakârlık yaptılar; halkımızın geleceğini düşünmediler, topraklarımızı korumak yollarını aramadılar, kısacası halkın sesini dinlemediler. Fırsattan yararlanan Ermeniler 1992 yılının Şubat ayında Hocalı’da cinayete kalktılar, tarihin hiçbir kademesinde mevcut olmayan soykırım işte o zaman yapıldı, şehir yerle yeksan edildi…
Moskova’nın Dağlık Garabağ’ı Hususi İdare etme Komite yaratması da bir bahaneydi, aslinde Ruslar Ermeniler için fırsat yaratmış oldular. İşte bu fırsattan da Ermeniler iyice yararlandılar. Sınırlarımızı korumak yerine iktidar kavgaları yapıldı; Rusların silahlarıyla “korsan kahramanlar” Bakü’ye harekete başladı; vatanımızın istikbali korsanlara teslim edildi; vatan sahipsiz kaldı; daha önemlisi büyüğe, aksakala saygıyı kaybettik; Meclis kürsülerinden dünya siyaset Tacımız sayılan Haydar Aliyev gibi deha şahsiyete karşı bile saygısızlık, terbiyesizlik hallerini TV ekranlarından hepimiz izlemiş olduk. Ülkemiz kademe-kademe uçurumun kenarına itilmiş oldu. Bütün bunlar bir senaryonun halkalarıydı, amaç Azerbaycan’ı tıpkı 1918 yılındaki gibi haritadan silip atmaktı… Bizler, sağduyulu insanlarımızla birlikte Nahcivan’a gittik, deha siyaset adamı Haydar Aliyev’le buluşmalarda içimize nur sepildi, vatanımızın hilaskârı bize umutlar verdi, etrafında düğümlenmiş olduk; insanlarımız sokaklara aktı, Ulu Önderin Bakü’ye gelişini hazırladık ve Azerbaycan devletinin kurucusu sonuçta ülkenin tepesine oturmuş oldu.
Kitapta, deha siyaset adamı Haydar Aliyev’in devlet kuruculuğu çalışmaları esnasında Hocalı soykırımına siyasi kıymet vermesini derinliğiyle araştırılmıştır. Ve bunlar hakkında bir sonraki yazımızda okuyacaksınız…
Devamı vardır