İsrail Siyonizm Yahudilik ve Musevilik

Ahmet Sandal

Geçen gün sosyal medyada şu 11 kelimelik 4 cümlelik bir fikrimi paylaştım ve dedim ki; “Dış politikadan anlamam. Tek bildiğim: "İsrail'in dostları düşmanımdır. İsrail'in düşmanları dostumdur." Bu sözümden sonra oldu olanlar.

Bu fikrime karşılık yurtdışında yaşayan bir Hemşehrim şöyle bir tepki verdi: “İsrail ile ne problemin var senin” dedi ve ardından da “Araplar, Türkleri arkadan vurdu” dedi. Mesele, şu Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ve Arap münasebetlerinde en çok söylenen, Şerif Hüseyinlerin İngilizlerle işbirliği etmesidir.

Evet, Birinci Dünya Savaşı’nda Mekke Şerifi Hüseyin’in İngilizler ile anlaşarak Osmanlı’ya isyan ettiği ve ordumuzu arkadan vurduğu doğrudur.

Buraya kadar bunlar doğrudur da şu iki husus çok daha mühimdir:

1-Şerif Hüseyin demek tüm Araplar demek mi?

2-Şerif Hüseyin’i kışkırtan ve tüm Dünya’da hile ve düzenbazlıkları ile anılan İngilizlerin hiç mi suçu yok?

Adam İngiliz’e dost, Arap’a düşman.

Eğer samimi isen ve Osmanlı’nın yıkılışını Araplara’a bağlıyorsan (ki yanlıştır), başta İngilizler’e düşman olman gerekir.

Şunu unutmayın, hem Osmanlı’nın yıkılışı ve hem de İsrail’in kuruluşu birbiriyle yüzde yüz bağlantılı ve her iki olayın arkasında da İngilizler var.

Ne Şerif Hüseyin, Arapları’ı temsil eder, ne mevcut Suudi Arabistan yönetimi, Arapları temsil eder. Hatta daha da ileri gidelim ne İran yönetimi, İran’da yaşayanları temsil eder, ne ABD yönetimi, Amerikalıları temsil eder. Yönetimler farklıdır, halklar farklıdır.

Bu ayrım mühimdir. Demokrasilerde bile, baştaki yönetimler ile halklar arasında birebir yüzde yüz uyumlu bağlar kurulamazken, nasıl olur da bir Suudi Arabistan Kralı, tüm oradaki halkı temsil etsin ki? Mümkün mü?

Çok uzağa gitmeyelim şimdi Mısır’daki zalim darbeci Sisi yönetimi Türkiye ile iyi geçinemiyorsa bunun manası, “tüm Mısır halkı bizle sorunlu mu?” Asla böyle bir şey olamaz. Mısır halkı Türkiye’nin yanındadır. Mısır halkı İsrail’in karşısındadır. Aynı Türk Milleti gibi.

Buradan çıkarak şunu da belirtelim, İsrail ve Siyonizm’e karşı olmamız, İsrail’de yaşayan insanlara da karşı olmamızı gerektirmez. Yöneticiler ve halklar arasında net bir ayrım yaparız. Öyle toptancı yaklaşım bizde yok. Öyle “Araplar da Türkleri arkadan vurdu” gibi basit yaklaşım bizde yok.

İşte bu noktadan hareket ettiğimiz için, toptancı hareket etmediğimiz için, konuya basit bakmadığımız için İsrail, Siyonizm, Yahudilik ve Musevilik arasında da fark görmekteyiz.

Biz zalim idarecilere ve insanlık düşmanı olarak gördüğümüz Siyonist fikirlere karşıyız. Yahudilerle ve Musevilerle hiçbir sorunumuz yok. Herkes inancını istediği gibi yerine getirsin. Bundan rahatsızlık duymayız, bilakis memnun oluruz.

Şimdi gelelim en mühim noktaya. Ben İsrail ve Siyonizm ile sorun yaşıyorum ve bu ikisinin karşısındayım. Peki bu ikisine neden karşıyım?

İki nedeni var.

1-Benim imanım İsrail ve Siyonizm ile problemli olmamı gerektiriyor.

2-Benim insanlığımı İsrail ve Siyonizm ile problemli olmamı gerektiriyor.

İsrail ve Siyonizm ile barışık olursam, maazallah, imanım gider, kesinlikle insanlığım gider.

Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa, tüm Hak dinlerin (İbrahimi Dinlerin) kutsal şehri Kudüs Siyonist İsrail askerlerinin pis çizmeleri altında iken ben nasıl İsrail ile hiçbir sorun taşımam. Ben o takdirde nasıl Müslüman olabilirim? Ebette, gerçek Müslüman İsrail’e ve Siyonizm’e karşıdır, ben de karşıyım.

İnsanlığım da İsrail’e karşı olmamı gerektiriyor. Siyonizm öyle bir sapkın fikir ki, “belli bir ırkın üstünlüğünü ve o ırkın diğer ırktan insanlara yaşama hakkı tanımadığı bir sapkın anlayıştır.”

Bu sözümün ne anlama geldiğini merak edenler açsın İsrail’in kuruluş gerekçelerini ve Siyonizm’in hedeflerini ilgili kitaplardan okusunlar.

Zaten gerçek Yahudiler ve asıl Museviler de İsrail’e ve Siyonizm’e karşıdır. Hazreti Musa’nın getirdiği bir Din’e gerçekten sahip çıkanlar, Hazreti Musa’nın On Emri’ne uyanlar, hiçbir cana kıyar mı, hiç Dünya’da zulüm işler mi, sömürü düzeni dediğimiz kapitalist sisteme sahip çıkar mı? Elbette mümkün değil. Maalesef, Yahudiler’den büyük kısmı artık Musevi değil. Musevi olsalar Hazreti Musa’nın yolunda giderler.

Sözümü ve yazımı uzatmayayım.

Ben İsrail ve Siyonizme düşmanım. Ben Yahudilere ve Musevilere düşman değilim.

Bu farkı bilmeyenlerin Yunus Emre'nin "yaratılanı sev, Yaratan'dan ötürü" diyerek bana öğüt vermesi, tamamen şuursuzluk göstergesidir. Evet, ben de tüm yaratılmışları en baştan Dinimiz İslam’ın bir gereği olarak seviyorum. Ancak, insanlar arasında zulüm yapanlar varsa, onları nasıl seveyim? Bu farkı göremeyenlere, Allah İslami şuur nasip eylesin.

Yazımın en sonunda, 1492 yılını ve Osmanlı Sultanı II. Beyazıd’ı hatırlatıyorum. 1492 yılında İspanya’da yönetimde olan I. Isabel ve II. Ferdinand, Yahudilere zulüm yaparak, onları o tarihte her türlü işkenceye ve katliama tabi tutarken, Yahudileri Osmanlı topraklarına kabul ederek onları kurtaran Padişah II. Beyazıd’tır. Şunu herkes bilsin bizim dinimiz hiçbir kimsenin zulme uğramasına asla ve asla izin vermez. İşte iyi bir Müslüman olan II. Beyazıd ölüm tehlikesi ve zulüm içerisinde olan o tarihte 150.000 Yahudi’yi kurtararak gemilerle Osmanlı topraklarına taşımıştır.

Yahudiler yine zulüm görse, onları yine kurtarırız. Çünkü biz Müslümanız. Vesselam.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.