İsrail vurdu, Batı yüzüstü kapandı, insanlık öldü!

Adem Yavuz Irgatoğlu

Terör devleti İsrail günlerdir yine masumlara saldırıp, kan döküp çocukları ve sivilleri şehit ediyor.

Yıllardır açık hapishaneye dönüştürülen Gazze’de yaşananları hatırladıkça tüylerimiz diken diken oluyor. Katil İsrail yönetimi ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya saldırıp mukaddesatımızı ayaklar altına alıp; yaşlı, kadın ve çocukları acımasızca katletmeyi sürdürüyor.

İsrail, dün akşam da katliamlarına hastane vurarak devam etti. Paylaşılan görüntüler insanı, insanlığından utandıracak görüntülerdi. Tabii utanacak yüzler için… İsrail’in ilk vukuatı elbette bu değil son da olmayacak.

2010’da Gazze’ye insani yardım amaçlı yola çıkan Türk bayraklı Mavi Marmara gemisine saldıran İsrail’in, 10 vatandaşımızı şehit ettiği günleri hatırlayalım… Bu saldırıların ardından birçok adım atıldı, yine eylemler yapıldı, İsrail’e lanet yağdırıldı. Dün gece de aynı manzarayı tekrar yaşadık…

17 Ekim 2023’te yani Mavi Marmara saldırısının üzerinden geçen 13 yılın ardından Gazze’de katliamlar sürekli devam etti. Yıllardır baskı ve zulme karşı direnip hayatta kalmaya çalışan Gazzeliler fosfor bombalarıyla katledilip soykırıma tabi tutuluyor.

Serbest seçimlere katılıp halkın oylarıyla seçilen Hamas, İsrail tarafından DEAŞ ile eş tutuluyor. Maalesef bu tezi satın alanlar da var!

***

Gazze’deli El Ahli Hastanesi bombalandı, resmi açıklamalara göre 500’den fazla sivil burada hayatını kaybetti. Toplamda ise 3 binin üzerinde ölü var. Bunun üzerine dünyanın dört bir yanında vatandaşlar, katil İsrail’i protesto etti. Devlet kademesinde diplomatik girişimler başlatıldı, liderlerle görüşmeler yapıldı, TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler tek ses olup İsrail’in eylemlerini kınadı.

Yıllardır “Uyan, diren, özgürleş”, “Katil İsrail’e lanet, Filistin’e özgürlük”, “Siyonizme dur de!” sloganları atıyor; BM’yi, Arap Birliği’ni, İslam İşbirliği Teşkilatı’nı göreve çağırıyoruz. Ardından İsrail mallarını bir süreliğine boykot ediyor ama İsrail’in katilliğini kimse durduramıyor.

“Tank ve taşların savaşında” mazlum halklar için Türkiye’nin ve Türk milletinin ortaya koyduğu tavır elbette çok kıymetlidir. Ülkeler birlik olamıyorsa, halklar birlik olabilir. Osmanlının asırlarca huzur sağladığı coğrafyalarda şimdi kan ve gözyaşı var.

Daha ne zamana kadar Kudüs’ün kalbi olan Eski Şehir, Hz. Muhammed’in miraca çıktığı Mescid-i Aksa ve Kubbet ul Sahra’yı içine alan Haremül Şerif, Siyonistlerin postallarıyla çiğnenecek? Ne zamana kadar Gazzelilerin namusuna, namussuzlar göz dikecek? Ne zaman kadar bir elinde ekmek tutan, diğer eli kopmuş ve şehit olmuş çocuk fotoğrafları göreceğiz?

Dün akşam Gazze’den gelen her fotoğraf, seyredilen her video yüreklerimizi paramparça etti. Küçük bir abinin ağır yaralı kardeşine Kelim-i şehadet getirdiği anları birçoğumuz izledik ve göz yaşlarımıza hâkim olmadık.

Ey dünya! Parçalanan yürekler çaresizlikle savaşıyor. O minik yavruların dağınık saçları, ecel rüzgârında dalgalanır gibi karşımızda duruyor! Peki, o görüntülere bakıp da anlayabiliyor muyuz?

BATI’NIN YERİN DİBİNE GİRDİĞİNİN RESMİ

Yoksa Almanya Başbakanı Olaf Scholz gibi bomba sesinin duyunca yere mi kapanıyoruz? Batı’nın yüzünün yerin dibine battığı andır o kareler. Siz yere yüzünüzü kapattığınızda o çocuklar size neler mi fısıldıyor? “Şu vahşet dursun, insanlık susmasın, özgürce yaşamak istiyoruz…” diyorlardı galiba!

Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Afganistan’da, Mısır’da, kısacası dünyanın dört bir yanında zalime karşı mazlumun yanında olmak için; katılaşmış, körelmiş ve pas tutmuş vicdanlara karşı protesto, basın açıklaması ve kınamanın ötesine geçmek gerekmez mi?

YA RAB ŞİKÂYETİM VAR!

Ya Rabbi! Şikâyetimi affına sığınarak Sana arz ediyorum. Çünkü biz inananlar yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz. Ne olur rahmetini esirgeme mazlumlardan.

Gazze yıllardır ateş altında. Bomba yağmurları art arda düşüyor. Katliam kokusu her geçen gün daha çok yayılıyor. Filistinli mazlumlarla birlikte insanlık da ölüyor. Kana susamış caniler bir türlü doymuyor.

Başta biz Müslümanlar olmak üzere milyonlarca insan buna sessiz kaldık ve kalmaya devam ediyoruz. Günahsız sabiler hastanelere sığınmışken bombalara minik bedenlerini siper ettiler. İki parça elbisenin altında paramparça oldu bedenler. Masum bakışlar bombaların barutuyla doldu. Yüzler secdeye varırcasına kapandı toprağa.

Ya Rabbi! Zalimlerin adaleti bu kadar! Onlar için fark etmiyor çoluk, çocuk, kadın, ihtiyar. Onlarsa Siyonist ırklarına kandılar. “Eğer ölenler, katledilenler Müslüman, hatta Filistinli ise o ölümler sıradandır” anlayışı zalim dünyaya egemen oldu. Zalimler yine bir araya geldi, zulümden yana tavır aldılar. Mazlumlar ise yalnızca Sana sığındı. Çünkü Sen Erhamurrahim’sin. Çünkü Sen, Tabib el kulub’sün.

Ya Rabbi! Roketlere karşı sapanlarla savunma yapılan bir coğrafyadayız. Zalimler yatlarda, katlarda keyif sürerken; mazlumlar tünellerden hayata tutunmaya çalışıyor. Senin arzın katillere dar geliyor. Hz. Musaların, Hz. Harunların, Selahattin Eyyubilerin adalet dağıttığı topraklarda, zalimler şimdi kan akıtıyor.

Emperyalist güçler, Siyonist güçler, komünist güçler, ırkçılar, baronlar, Şaronlar, heronlar, neronlar hep aynı oldular. Küçücük Gazze onuruyla direnirken, İsrail onursuzca saldırıyor. Ya Rabbi! Sen zalimleri ıslah et, ıslah olmuyorlarsa Kahhar isminle onları kahreyle.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.