İşsizlik her geçen gün artış gösteriyor. Tarımda ve sanayide durma noktasına gelen ekonomik gelişme işsizlik oranlarının artışına neden olarak gösteriliyor. Bu can yakıcı yükseliş ailelerin dağılmasına, gençlerin intiharlarına kadar uzanıyor. İşsizlik sorununu her şirket birkaç işçiyi işe alırsa sorun çözülür derken sorun bu yolla çözüme kavuşamayacağı gibi aksine daha da artış göstermişti geçmişte. Şimdi de üç ay gibi kısa süreler için işçi alımına giderek işsizliğin çözüme kavuşacağını sanıyorlar. Oysa sorunun istihdam yaratıcı yatırımlar yapamayan planlı üretim ekonomisine geçemeyen kör siyasetin yarattığı sorundur. Ülkenin üreten fabrikalarını sat, tarımı teşvik edici politikalar üretme, işçileri işten çıkar sokağa bırak sonra da kalkıp geçici tedbirlerle işsizliği çözeceğiz diye hayal satışı yap. Sorun çözülür mü? Tabi çözülmez.
İŞKUR aracılığı ile kampanya işçisi almakta sorunu çözmeyecektir. Ancak sorunu daha da biriktirerek öteleyecektir. Çağ atlıyoruz, Türkiye uçuyor, şimdi daha yeni işsizlik önleyici program uygulayacağız gibi sözler arkası gelmeyince sorun çözücü olmuyor. Umut bile yaratmıyor. Üstelik söyleyene karşı güven sorunu yaratıyor. Arkası doldurulamayan hayali sözlerle gelişme sağlanamaz. Planı programı olmayan liyakate dayanmayan yöneticilerle eş-dost-akraba-yandaş ile işsizlik sorunu çözülmez!
Türkiye de sayıları dört milyona varan ve her geçen gün artış gösteren bir işsiz sayısı var. Bu rakam da resmi olarak devletin açıkladığı rakamlar. Bir de bilinmeyen ve açıklanamayanlar var ki dudak uçuklatıcı. Bu da iş umudunu yitirmiş umudunu kesmiş aramaktan yorulup ilgisiz geçici işlerde günlük ve aylık çalışanlardan oluşuyor. İşsiz kalan kesim içerisinde acıtıcı boyutta olan bir kesim var ki onlarda yükseköğrenim görmüş işsiz kesim. Bunların oranı da öğle umursanmayacak boyutta değil %25. Ailelerin her türlü fedakârlık ta bulunarak yeter ki okusun dedikleri çocuklarımız gençlerimiz bunlar. Yanlış uygulanan politikalar yüzünden siyasi kaprislerimize yenik düşerek bu çocuklarımızı başıboş sokağa bıraktık.
Onları kendi edindikleri meslek gruplarının dışında çalışmaya terk ettik. Çaresiz ve sahipsiz kalanları yabancı elçiliklerin önünde kuyruklara bıraktık. Bu içler acısı durum yetişmiş genç beyinlerimizin ülkelerini terk etmelerinin acı tablosudur. Son yıllarda nüfusumuzda ki işsizlik artış oranının 4,3 gibi bir rakamla artış gösterdiğini, genç işsizlerde ki artışında %23,6 ya kadar yükseldiğini TÜİK araştırma raporları ile ortaya konmaktadır.
Bir taraftan yetişmiş olan insan gücümüze istihdam alanları yaratamıyoruz, diğer yandan vasıfsız olan ve doğru dürüst güvencesi olmayan işçilerimizi de trafikte-inşaat ve yeraltında maden ocaklarında telef ediyor ya da işverenin insafına bırakıyoruz. Siyasi muktedirler ise bu acı tabloyu toplumda ki siyasi itibar edinmek uğruna işsizlik sorunu yokmuş gibi davranarak görmezden geliyorlar. Yaptıkları geçici işçi alımlarıyla sorunun üstesinden geleceklerini sanarak yol almaya çalışıyorlar. İşsizliği önleyecek üretim ve istihdam yaratacak yatırımların ve bunun liyakate uygun kişilerce hayata geçirilmesini sağlayacak politikaların yürürlüğe girmesini sağlayamıyorlar.
Yol yaptık-köprü yaptık gereksiz ölü yatırımlarla bakın dünyanın en büyük havalimanını yaptık demekle işsizlik önlenemiyor. Evlere aş giremiyor. Siyasi söylemlerle işsizlik sorunu işçi alımı adeta oy avcılığına dönüşmüştür. Seçim sonrası meydanlarda verilen sözler rafa kaldırılır ve unutturulur. Ancak sorun daha da büyüyerek ve artarak katlanıp karşımıza gelecektir. Nüfusu 82 milyona varan bir ülkede sadece çalışan nüfus sayısı 28 milyondur. Üstelik çalışır olduğu halde aylığını alamayanların oranı da az değildir.
Ülkede bu kadar işsiz-aç varken kör ideolojilerin peşinde koşmak gerçekçi olmasa gerek. Uygulanan yanlış göçmen politikaları kendi işçimize ve ülkemizin çıkarlarına yaşam biçimine de sekte vurmaktadır.
İşsizliğin ulaştığı bu tablo karşısında paniğe kapılan siyasi muktedirlerin “2,5 Milyon işsize iş yaratacağız, on bin polis alacağız” gibi seçim öncesi sözleri gerçekçi görünmüyor. Bir ülkede ekonomik büyüme oranında artış sağlanamadan istihdam yaratıcı yatırımlar yapılmadan böyle sözler söylemek pek inandırıcı olamıyor. Hayal satarak ta istihdam sağlanamıyor.
Bırakın artık bu yeni Hikaye yazacağız sözlerini ortadaki mevta 17 yıldır yazılan yeni hikayelerin sonucudur. Bu yaşadığımız işsizlik, yazılan hikayelerin tablosudur.