Ulus, Ankara’nın merkezidir. Tarihin, kültürün, medeniyetlerin izlerini, mekanlarını, mabetlerini barındırır.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda da büyük emeği ve görevi olmuştur…
Ankara’nın her yeri hele Ulus tarihtir
Dolaştıkça şaşırtır Ay mı, Mars mı, Merih’tir
Hiçbir şeyi gizlemez apaçıktır, sarihtir
Yeter ki sen gezmeye ve görmeye karar ver
Bu bakımdan, Atatürk Heykelinin gözü 24 saat üzerinde olan Cumhuriyet Caddesi her adımda girilesi, görülesi, gezilesi mekanlarla doludur.
HER ADIMDA ŞAŞIRTIYOR!
Caddenin başındaki 100. Yıl Çarşısında eski Karpiç lokantasından eser kalmamış olabilir ama o lokanta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve siyaset arkadaşlarını çokça ağırlamıştır…
Çarşının önündeki yaya geçidini kullanarak karşı kaldırıma varın.
Yamacınıza dikilen bina Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyete giden yolu açan İlk Meclis’tir. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak hizmet veriyor.
Çekinmeyin girin, gezin…
Çıktınız… Sağa dönün 50 metre yürüyün I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndesiniz.
Bu tarihi mekanın bugünkü görevi, Cumhuriyet Müzesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi/manevi değerlerini yaşatmaktır. Girdiniz, gezdiniz…
İŞTE MÜHİM BİR YAPI DAHA…
Çıkar çıkmaz hava güneşli ise elinizi şapkanın güneşliği gibi alnınıza götürüp karşıya bakın. Evet, orası Ankara Palas Devlet Konuk Evi…
Yani, pek çok yerli, yabancı ismin ağırlandığı, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası AK Parti ile CHP arasında bir koalisyonu hedefleyen ‘istikşafi görüşmeler’e ev sahipliği yapan tarihi mekan…
Çok dolaştım Ulus’ta gördüm dediklerimi
Meramım gördüğümdür demem yediklerimi
Bir kenarda duruyor yazmam koduklarımı
Ben ne desem nafile sizler gezin ve görün
HER GEÇİŞTE BİRKAÇ FOTOĞRAF
Tüm bu kıymetli yerlerin önünden geçerken, gazeteci refleksi ile gözüme çarpan şeyleri görüntüleme gereği duydum yıllarca.
AK Partili Melih Gökçek ve Mustafa Tuna’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden Mansur Yavaş’ın koltuğa oturduğu şu kısa sürece kadar sayısız fotoğraf çektim.
Bu fotoğrafların çok büyük bir bölümü ağaç diplerinde ama bu muhteşem mekanların önünde, yanında bulunan çöplerdi.
Bu çöplere ‘istikşafi’ adını koydum!
Tamam, insanlar akşama kadar döküyor, çöpçüler sabaha kadar temizliyor ama bu mekanları Türkiye’nin her yerinden binlerce öğrenci ziyarete geliyor.
Ankaralılar gündelik hayatta sıkça ayak basıyor o kaldırımlara…
Demem o ki;
Ankara’da yaşamak bilmek değildir şehri
Geze geze tanırsın kale, cami ve nehri
İstikşafi çöplerse sanılmasın ki zehri
Ankara temiz şehir kucak açmış bekliyor…