“İyi bir komşum kaldı”

Sefer Aşır Eraslan

Antalya’da yaşlı bir adam… Fakir ama gönlü zengin bir insan... Yaşadığı yer bir gecekondu… Bazılarına göre ilkel şartlarda olsa da onun “gönül köşkü” dür. Beş evladı sırayla vefat etmiş. En son hanımı kanser olmuş sekiz ay yatalak kalmış ve o da vefat etmiş. Adam “burası uğursuz bir yer” demiyor. Huzur bulduğu komşusu ile rahat yaşadığı bir mekan olarak görüyor. Bunca olaydan sonra bu kadar sevgi dolu oluşu yaşadığımız zamana aykırı bir durum. Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden gelip kendisini alıp huzur evine götürmek istiyorlar. O, önce beslediği koçunu bahane ediyor. Bundan ayrı olamam diyor. Onu da götürme sözü verince artık gitmeye razı oluyor ve “Burada iyi bir komşum kaldı” diyor.

Adamda hiçbir şikayet yok. Komşudan veya yaşadığı hayattan şikayeti yok. Üstelik beş evlat bir de hanımı vefat etmiş. Şimdi bir başka varlıklı çağdaş alemde yaşayan birisi olsa “burası kötü, burası uğursuz burası işe yaramazlarla dolu” diye şikayet edilerek mekan değiştirince bunlardan kurtulacağını zanneder. Oysa o olumsuzluklar kendi sinden menkuldür. Zaten gittiği yerde de aynı şeyler kısa zamanda ortaya çıkacaktır.

Komşuluk üzerine yazmak istiyorum. Burada iyi bir komşum kaldı sadece” ne güzel bir vedalaşmaktır. Adamın orada bir iyi komşusundan başka kalan kendisine huzur vermeyecek, hatıralarıyla rahatsız edecek hiçbir şey yok. O iyi komşu da arada bir ziyaret ederse adamın son zamanı huzur evinde huzur dolu bir yıllar olarak yaşanacaktır. Aslında huzur evinde karşılaşacakları gelen ekibin anlattıkları onu çok da hevesli kılmamıştır. Zaten geride kalan başka bir özgesi olmadığından kabulleniyor.

İyi bir komşu… Var mı bilen, duyan var mı? Kaldı mı eski iyi komşuluklar. Komşu komşunun evini dikizler. Komşu komşunun gelinini, kadınını, kızını ayartır. Komşu komşunun malını çalar. Komşu komşunun hakkını yer. TV programlarında ilginç şeyler oluyor lakin pek çoğuna kulak vermek bile zül geliyor. Bu olayların başlıcaları yukarıda saydığım hadiseler. Kaç tanemiz vardır aynı şehirde başka bir mahalleye taşınırken burada iyi bir komşum kaldı diyecek? Maalesef bu adamın saflığında, bu adamın dürüstlüğünde bir hesap ile buna “evet diyecek azdır.

Küçüklüğümüzde iki güzel komşumuz vardı. İkisinin de çocuğu yoktu. Birisininkiler vefat etmiş ama diğerinin olmamış. İşimiz çok ama yardım edecek adamımız işimizden daha çok, yetişkin yoktu. Çiftçimiz vardı. Çiftlik Sarıkaya köyünden. Lakin yine de yetişemezlerdi. Annem bahçeye elmalığa giderken bizi de götürdü. Lakin tarlaya uzağa giderse bizi yaşlı ve kimsesiz Koca Nazik ismindeki yaşlı kadına emanet ederdi. Bazen de diğer komşumuz Eskişehir Alpu kazasından olan Servet anneye emanet ederdi.”Servet anne” dediğimiz de kadının hiç çocuğunun olmamasıydı. Onu da anne makamına ulaştırmak için “anne” derdik. Nazik kadına anne demezdik.

Eskiden komşunun tavuğu komşuya kaz görünmezdi. Gelini de kız görünmezdi. “Komşunun  komşuya mirasçı yapılacağını zannettim”  diyecek kadar ısrarcı olan bir sistemin mensubuyuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.