Tarih, sadece kahramanları değil, yüreksizleri, tabansızları, kalleşleri ve vatan hainlerini de yazıyor. Elbette ‘nitelik farklarını’ da ekliyor.
Türk tarihi, saymakla bitiremeyeceğimiz kahramanlarla ve onların fedakâr öyküleriyle dolu. Hainimiz, yüreksizimiz yok mu? Elbette onlar da var.
Her toplumun içinde, kendisini o topluluğa ait hissetmeyen soyubozuklar çıkar. Bunların sayısı aşırı şekilde çoğalmadıkça ve bu alçaklar ülke yönetimini, ekonomisini, medyasını, yargısını ve sanat dünyasını ele geçirmedikleri sürece, millete büyük zararlar veremez. 15 Temmuz 2016’da ABD’nin, tasmalı köpeği FETÖ eliyle yapmaya kalkıştığı darbeyi ve oraya giden taşların nasıl döşendiğini hatırlayalım.
Hainler, ele geçirdikleri imkân ve fırsatı, kendi çıkarları veya tasmasını elinde tutan efendilerinin çıkarları uğruna; ama her durumda, içinde yaşadıkları toplum aleyhine kullanır.
Kahramanlık ise fedakârlıktır. Fedailiktir… İmandır… İnanç ve vatan uğruna, canı dâhil her şeyini feda etmektir.
KAHRAMANLARIMIZ HER ZAMAN VE HER YERDE
Biz kendi fedailerimizin en taze örneklerini, birkaç yıl önceki Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytindalı ve İdlib gibi harekât ve operasyonların yanı sıra, son 40 yıldır yürüttüğümüz terörle mücadelemizde de gördük. Bugün, adını ve sanını kimsenin duymadığı nice yiğit vatan evlatlarımız, imanımız ve vatanımız uğruna kendini feda etti.
İşte, bir yiğit daha tanıdı bütün dünya: Yahya Sinvar… Filistin’in özgürlüğüne, ümmetin izzetine, onuruna adanmış bir hayat… Yarıdan fazlası cihatla, onun da çoğu Siyonist zindanlarında geçmiş… Lakin asla inancından zerre taviz vermemiş bir hayat… Koskoca bir direniş hareketini yönetirken, elinde silahla sokakta çatışmaya girebilen bir yürek… İsrail terör örgütünün militanlarıyla, kanının son damlasına kadar yürütülen bir mücadele… Yatakta kalp kriziyle veya villa havuzunda boğularak can vermek yerine; elinde silahla, Siyonist çeteyle savaşırken, cihat ederken şehit düşmek…
Neresinden baksak, muhteşem bir kahramanlık, su katılmamış bir cihat örneği var karşımızda.
Yahya Sinvar isteseydi, İsrail köpeklerinin girmeye cesaret edemedikleri tünellerde, güvenlik içinde yaşayabilirdi. HAMAS’ı da oradan yönetebilirdi. Hatta diğer bazı alçakların yaptığı gibi, bir eli yağda bir eli balda hayat sürdürebilirdi.
Aynı kahramanlık destanını merhum İsmail Haniye’de de gördük. Evlatları, torunları, kardeşi, bacısı dâhil, yakın aile fertlerinden bir düzine şehit verdiğinde bile gözyaşı dökmedi. Bir kahramana yakışır şekilde, o şehadetleri tevekkülle karşıladı. Hatta, “Benim aile fertlerimin canı, hiçbir Filistinlinin canında daha değerli değildir…” diyebilecek kadar ‘insan’dı.
ONLAR DA KORKAK VE KANCIKLAR
İsrail terör örgütü, aklınca değersizleştirmek uğruna, Yahya Sinvar’ın tünellerde yaşadığı, sahada mücadeleye cesaret edemediği yalanını yaymaya çalıştı her zaman. Ama ilahî hikmettir ki, Sinvar’ın kahramanca şehadetinin görüntü ve delillerini bizzat kendisi yayınladı. Yani istemeyerek de olsa, kahramanlığın tescillenmesine hizmet etti.
Dahası, İsrail teröristleri, akıllarınca propaganda yapmaya çalışırken, kendi ödlekliklerini, yüreksizliklerini, kancıklıklarını da bütün dünyanın gözüne soktular. Lütfen dikkat ediniz: Kim olduğunu bilmedikleri bir Gazzeli mücahit kendileriyle saatler süren bir çatışmaya girmiş. Ağır şekilde yaralanmış. Çatışa çatışa bir binaya sığınmış. Korkak İsrail teröristleri, yaralı adamı öldürmek için birkaç askeri göndermeye cesaret edemiyor. Uzaktan top ateşiyle, yaralının bulunduğu binayı harabeye çeviriyor. Yine de korkuları geçmiyor. Dron göndererek, en küçük bir riske girmeden, yaralının ölüp olmadığını kontrol ediyor. Ağır yaralı olduğunu görünce de tekrar top atışı yaparak, yaralıyı binayla birlikte havaya uçuruyor. Ve ancak bir gün sonra yıkıntıların altındaki şehidi gidip oradan alma cesaretini buluyor.
İsrail veya arkasındaki Siyonistler, bu ödleklikle mi ‘Ar-ı Mevut’a (Vadedilmiş Topraklar) ulaşacak? Tarih bunun hiçbir örneğini sunmuyor. Kendi geçmişleri de öyle… Hem yüreksizlikleri, hem zalimlikleri yüzünden, insanlıkla her kavgalarında kıyım ve sürgüne uğradılar. Sadece parayı kutsadılar, para kaynaklarını ellerinde tutmayı becerdiler.
Şimdiki durum da tarihteki azgın dönemlerinin tipik bir örneği… Doğrusunu Allah bilir; İsrail ve Siyonizm'in ‘beklenen son yok oluşu’ yakın gibi görünüyor.
BERİKİ HAİNLER
İsrail köpeklerinin ödlekliği, korkaklığı, kancıklığı öyle de… Beriki cephede benzer çukurluklar yok mu? Hem de bol miktarda var. Filistin’in Batı Şeria bölümünde, halkına ihanet ve zalime itaat karşılığında, havuzlu villalarında güven ve refah içinde yaşayan ‘yöneticiler’ yok mu? En tepedekini hepiniz gayet iyi tanıyorsunuz.
Petrol zengini olup, paralarını Siyonist çeteye emanet etmiş, hatta 2008 ekonomik krizinde Yahudilerin çöktüğü 750 milyar dolar haram parasının hesabını bile soyamayan, ‘Bilmemne bin Bilmemne’ isimli alçaklar bugün ne yapıyor? Siyonist çeteyle aynı çanaktan yalamıyor mu?
115 milyonluk koskoca Mısır’ın gücünü, kudretini unutup, kişisel iktidar ve ikballeri uğruna, bir avuç Siyonist teröriste boyun eğen devşirmeler yok mu?
Bunların üzerine tüy dikercesine; İsrail köpeklerinin yaptığı soykırım karşısında, katledilenlerin kendi kardeşi olduğunu da unutup, “Ben bu savaşta tarafsızım…” diyebilecek kadar ‘belhum adal’ olan, uyduruk ülkenin küçük kralcığı var karşımızda.
Tüm bunlara ilaveten, dökülen Müslüman kanını, kendi mezhepçi ve ırkçı devlet politikaları doğrultusunda kullanan bir İran var… İsrail’le karşılıklı ‘füze atmacılık’ oynayan bir garip devlet… Bugüne kadar tek bir dişe dokunur Siyonist öldürmediği halde, milyonla Sünnî Müslümanı katledip; sonra da dönüp ‘Kudüs türküleri’ çığıran mürailer…
YÜREKLİ KAHRAMANLARA SELAM OLSUN
Dedik ya, tarih kahramanları ‘Kahraman’; yüreksiz, korkak, alçak, namussuz ve hainleri de tıynetlerine göre kaydediyor.
Türk tarihinin tüm yürekli şehitlerine ve kahramanlarına, ümmetin izzeti uğruna şehadet şerbetini içenlere ve bilhassa İsmail Haniye ve Yahya Sinvar gibi Müslüman dünyanın onurunu yücelten kahramanlara rahmet ve selam olsun.