Kalbimin bir köşesi sahil kasabası

Dilek Özder

Sahil kasabalarında hayat çok erken başlar. Sabahın ilk ışıklarıyla yapabileceğiniz birçok etkinlik vardır sahil kenarlarında. Pat pat öten motor sesleriyle balığa açılan küçük tekne sahipleri görünür ilk güneş ışıklarıyla…

Ve Martılar. Sonrasında sahil kenarından oltayla balık tutmaya gelmiş balıkçılar. Deniz kıyısında yürüyüş yapmaktan mutluluk duyan birçok insan da erken saatlerde sahilde yerlerini alırlar. Ben de her gittiğim de memleketime bu yürüyüşçülerden biri olurum, büyük bir keyifle. Bir birine gülümseyerek selamlayan insanlarla doludur yürüyüş yolu. Çünkü deniz havasının, güzel temiz enerjisi insanların yüzlerine yansımıştır bu kadar erken saatlerde.

Akşamüzerleri ise sahillerde en güzel zamanıdır gezintinin. Gençler sahil de arkadaşlarıyla buluşur, yaşlılar çay bahçelerinde oturur, çoğu insan da birçok sahilde mevcut olan Deniz Fener’ine (Bir liman kentinin girişinde veya yüksek denizlerin ortasında da yapılan fener) doğru yürüyüş yapar. Deniz Fener’i bir hedeftir yürüyenler için en güzelinden, bir yandan denizin ortasındaymışçasına denizi yara yara yürüyormuşsunuz gibi hisse kapılırsınız, bir yandan da her iki tarafınızda denizi seyredersiniz alabildiğince uçsuz bucaksız masmavi güzelliğini. Yol uzun gelir de, yorulup mola vermek isterseniz eğer, denize yerleştirilmiş büyük kayalar üzerine yapılan bu yürüyüş yolunun, her iki tarafı oturabileceğiniz kayalarla doludur. İsterseniz dinlenmek için bu kayalar üzerine oturur en güzelinden denizi seyredersiniz. Balıkçı teknelerinin, yolcu gemilerinin, Roro ve maden gemilerinin bulunduğu bir memleketteyseniz bir de, o kayalıklarda otururken bu saydığım gemilerden bazıları mutlaka geçiyor olacaktır önünüzden. Geçerken motorlarının çıkarttıkları sesleri dinlemek, denizde oluşturdukları dalgaları seyretmekte ayrı bir güzel gelecektir emin olun ruhunuza.

Yürüyüş esnasında Deniz Fener’ine varanlar da, orada biraz dinlenmeyi ihmal etmez elbette. Tabii bir de fotoğraf çekinmeyi. Dönüşe geçildiğin de ise Deniz Fener’ine doğru gerçekleşen yürüyüş sırasında ki içimize işleyen denizin kokusu, rüzgârın yüzümüze vuran serin havası huzur ve mutluluk yayar tüm hücrelerimize, ciğerlerimiz temizlenir en başta ve enerjimiz artar temiz havayla. Bu enerji yüzümüze de yansır en organiğinden, cildiniz güzelleşir, gerginleşir ve yüzünüze güzel bir gülümseme oturuverir en güzelinden.

İnsanların çoğu hava kararana kadar bu etkinliği yaparlar, akşam olunca da huzur için de evlerine dönerler. Sanki devir teslim yapar gibi, aynı ortama gelmek için akşamı tercih edenlerle yer değiştirirler.

Deniz memleketlerinin akşamı ayrı güzeldir, gündüzü ayrı. Hangi zaman diliminde olursa olsun gezintiniz, deniz kıyısı gezintileri herkese huzur ve mutluluk verir. Deniz kıyısına indiğinizde çay bahçelerinde oturmanın haricinde banklarda oturmayı ve ya yürümeyi tercih edenler içinse ortam rengârenk ışıklarla bezenmiş, lunaparklar gibidir. Ayrıca sokak lezzetlerinin buluştuğu satıcılarla doludur yollar.

Sokak lezzetleri her şehre göre aşağı yukarı aynı olmakla birlikte, her yörenin kendine ait özel bir sokak lezzeti mevcuttur elbette. Benim memleketimin en meşhur sokak lezzeti de sokak lahmacunudur mesela, sonrasında midye dolma, midye tava, çekirdekler, kaynamış ve közlenmiş mısırlar, dondurmalar vb. birçok lezzeti sahil kenarında buluruz mutlaka. Gezinti sırasında bol bol satıcılarla karşılaşır ve isteseniz de, istemeseniz de, bir şeyler almadan da geçemezsiniz sonuçta.