GİRİŞ…
Bir önceki yazımda başlayan, bugün devam eden ve sonraki iki makalemin konusu 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te yapılan Türk katliamına ilişkin olacak. Bir önceki makalemde konunun öncesi ve Irak’ta monarşi’den cumhuriyete uzanan sürece değinilmişti. Bugünkü makalemde de katliama uzanan süreçten bahsedilecektir.
KATLİAMA UZANAN SÜREÇ…
Ülkedeki farklı etnik kökenler sahip diğer halklar gibi bu açıklamalara sevinen Irak Türkmenleri de artık yıllardır özlem duydukları millî haklarına kavuşma heyecanı yaşamışlar; bundan sonra kendi dillerinde eğitim, basın yayın, radyo ve televizyon yayınları yapacaklarını zannetmişlerdir. Giderek ülkede kurulan meslek birlikleri ve sendikaların, önceleri sol ve sosyalist söylemlerle ortaya çıkan eğilimleri yansıttığı, daha sonra tamamen komünist sloganları dile getirdiği görülmüş, faaliyetine izin verilen Irak Komünist Partisi (IKP) [1] de kısa süre içinde artık açıkça SSCB lehinde propaganda yapmaya başlamıştı.
Monarşi döneminde yurt dışına kaçan tüm siyasî suçlular, yeni rejim tarafından affedilmiş ve yurda dönmeleri için çağrıda bulunulmuştu. Bundan yararlanan Molla Mustafa Barzanî, [2] 11 yıl sürgün kaldığı Moskova’dan Irak’a dönmüş ve Bağdat’ta şatafatlı bir şekilde karşılanmıştır. Barzani’nin Irak’a dönüşü, Kürtleri büyük ölçüde cesaretlendirmiş, bu çerçevede Kürtler, petrol yatakları ile zengin Kerkük’ü kendi bölgeleri arasına katmayı planlamaya başlamışlardır.
İhtilâlin liderleri olan General Abdülkerim Kasım [3] ile Yarbay Abdusselam Arif arasında çıkan anlaşmazlıklar giderek büyümüş, bağımsız kalmak isteyen General Abdülkerim Kasım’a karşı, Cemal Abdülnasır [4] liderliğinde Mısır ve Suriye ile birleşme taraftarı olan Yarbay Abdüsselam Arif, sonunda General Abdülkerim Kasım tarafından tasfiye edilmişti. Yarbay Abdüsselam Kasım’ı destekler gibi görünen Moskova taraftarları da ondan yararlanarak faaliyetlerini arttırmaya başlamışlardı.
O tarihlerde Kerkük’te çok az sayıda Kürt nüfusu vardı. 22 Ekim 1958 tarihinde Süleymaniye’ye gitmek üzere Kerkük Askerî Havaalanına inen Kürdistan Demokrasi Partisi Başkanı / KDP [5] Molla Mustafa Barzani, Kerkük’e organize bir şekilde gelen Kürt militanlarının tezahüratı ile karşılanmış, daha sonra Süleymaniye’ye geçip orada yaptığı iki günlük ziyareti sırasında Kürt ağalarıyla görüşmüş ve 24 Ekim’de peşine taktığı yüzlerce komünizm görüşlü Kürt ile birlikte Kerkük’e dönmüştür. Silahlı militanların Kerkük'e gelmesi hâliyle şehirde tansiyonu yükseltmişti. Türkmenlere karşı çeşitli sloganlar atan bu gruplar, taşkınlığı giderek arttırmışlar, daha o akşam Türk gençlerinin oturduğu Yıldız Kahvesine saldırıda bulunmuşlar ve bazı sürtüşmelere sebebiyet vermişlerdir. İkinci gün komünist göstericilerin, saldırılarına daha bir yoğunluk kazandırmalarıyla eşzamanlı olarak alışveriş yerleri yağmalanmış ve Türklere ait evler de saldırıya uğramıştır. Haklı olarak kendilerini savunmaya başlayan Türkler ile komünistler arasında yer yer çatışmalar olmuştur.
1959 başlarında Musul’da artan komünist faaliyetlerine karşı direnmeye başlayan halk, zaman zaman sürtüşmelere, bazen de küçük çaplı kavgalara varan mitingler yapıyordu. Sendika, meslek birlikleri gibi komünist örgütlerinin elde ettikleri subaylarla planladıkları hareket, nihayet General Abdulvahap el-Şevvaf’ın 8 Mart 1959 tarihinde ayaklanmasına ve Musul’da çok fecî kanlı olaylara yol açmıştır. Bütün Irak’ta geniş yankı uyandıran Musul’daki kanlı çatışmalardan sonra, Kerkük’te bulunan, bölgenin karmaşık yapısını çok iyi bilen ve gerçek bir Türkmen dostu olan 2. Tümen Komutanı Tuğgeneral Nazım Tabakçalı görevinden alınarak yerine komünistlerin ısrarı üzerine onlara müzâhir olan Tuğgeneral Davud el-Cenâbî tayin edilmiştir. Cenâbî’nin Kerkük’e gelişi ile komünist gruplar daha fazla cesaretlenmişlerdir. Cenabî’nin bu göreve getirilmesinin ardından Kerkük belediye başkanlığına da SSCB’de eğitim görmüş Maruf Berzenci getirilmiştir. Kerkük’teki Türkmenler, komünist sendika ve dernek başkan adaylarına oy vermeyerek onlara seçimi kaybettirmişlerdir. Bu durum sonrası ise komünistler, Türkmenlere karşı harekete geçmişlerdir. Böylesi gergin bir ortamda Kerkük’te Türkçe yayın yapan Beşir, Afak ve Kerkük adlı gazeteleri kapatan Cenâbî, bu gazetelerin yazı işleri müdürleri ile başyazarlarını da tutuklayarak Irak’ın güney vilayetlerine sürgüne göndermiştir. Ardından avukat, öğretmen, doktor, mühendis, iş adamı gibi Türkmenlerin ileri gelen aydın, bürokrat, ticaret ve sanat erbabı bazı insanları hapse atılmış ve sürgüne gönderilmiştir. Bununla da yetinmeyen yönetim, ileri gelen Türkmenlere ait iş yerlerine ve evlere baskınlar düzenleyerek, sözde silah ve bazı suç belgeleri arama operasyonları yaptırmış, bu aramalar sonucu savunma amaçlı veya avcılık ile ilgili basit silahlar yanında, mutfaklarda bulunan iri bıçaklar bile, suç aleti sayılarak aile reisleri tutuklanmıştır. Bu arada Kerkük dışından kente akın eden Kürt militanları da kamyonlarla dolaşarak kentte Türkmenler aleyhine sloganlar atmışlar, kentin Türkmen halkını tahrik etmek ve çatışmalara yol açmak için her türlü provokasyonu denemişlerdir. Nitekim tahrik ve sataşma sonucu sabrı taşan Türkmen gruplar ile bu fanatik Kürt militanları arasında yer yer çatışma ve küfürleşmeler meydana gelmişti. Tüm bu gelişmeler Tümen Komutanlığının tarafsızlığını bozmuş, Türkmenlerin propaganda araçlarını azaltmış ve katliam için uygun zeminin hazırlanmasına sebep olmuştur.
Haziran 1959 ayına girilirken, komünistler ile Kürt militanlarının faaliyetlerinde azalma ve geri plana çekilme görülmüş ya da öyle bir hava yaratılmıştır. Bu arada sürgüne gönderilen Türkmenler geri dönmüş ve tutuklu bulunanlar da serbest bırakılmıştır. Bu durum aslında Irak’ta yaşayan Türkmenlerin geleceğinin kaygı verici boyutlara ulaştığını göstermeğe yetmişti. 14 Temmuz 1959 tarihine kadar Kerkük’e gizlice sokulan militanlar silahlandırılmıştır. Cumhuriyetin ilanının birinci yıl dönümü yaklaşırken, Kerkük’teki durum bu şekilde olup Türkmenler de kutlama şenlikleri için hazırlık yapmakla meşguldü.
Not: Devam edecek
SONNOTLAR
[1] Irak Komünist Partisi (IKP): Irak'ta faaliyet gösteren komünist parti. Irak'ın en eski aktif partisidir. 1934 yılındaki kuruluşundan beri Irak siyasetinde sol kesimin başat patisi olmuştur.
[2] Molla Mustafa Barzanî (1903-1979): Iraklı Kürt lider. 1932 yılında Barzanî Aşiretinin lideri olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda Irak’ta yaşanan istikrarsızlıktan yararlanarak 1943 yılında Bağdat yönetimine başkaldırmış, Ağustos 1945 ayında geniş çaplı bir ayaklanmaya dönüşen bu hareketin bastırılması üzerine aşiretiyle birlikte İran'a geçmiş, 13 Ocak 1946 tarihinde SSCB'nin desteğiyle İran sınırları içinde Azerbaycan Millî Hükûmeti ile birlikte kurulan Kürt Mahabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli rol oynamış, hemen ardından tümgeneral rütbesiyle Mahabad Cumhuriyeti başkomutanlığına getirilmiş, SSCB’nin İran’dan çekilmesinden (Aralık 1946) sonra İran güçleri tarafından Mahabad Cumhuriyeti'ne son verilince, yaklaşık 500 silahlı adamıyla birlikte Türkiye-İran sınırı üzerinden SSCB’ye gitmiş, burada kaldığı yıllarda Moskova’da öğrenim görmüş. 1946 yılında kurulan Kürt milliyetçisi çizgisindeki Kürt Demokratik Partisi ilk kongresinde Barzanî’yi genel başkan seçmiş, adı geçen parti 1953 yılındaki üçüncü kongresinde ismini Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) olarak değiştirmiş, General Abdülkerim Kasım’ın 1958 yılında Irak’ta monarşiye son veren darbesinden sonra Barzanî Irak’a dönmüş, Irak’ta yasal bir kimlik kazanan KDP’nin önderi olarak önceleri yeni yönetimi desteklemiş ise de ekonomik ve kültürel haklar konusunda verilen sözler yerine getirilmeyince Eylül 1961 ayında ayaklanmış ve günümüzdeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KYB)’nin askerî gücü olan Peşmerge (ölümle yüzleşenler) isimli gerilla kuvvetiyle Kuzey Irak’ın büyük bir bölümüne egemen olmuş, Irak yönetimindeki çeşitli değişiklikler doğrultusunda zaman zaman ateşkes anlaşmaları yapmakla birlikte, Kuzey Irak'ta özerk bir yönetim kurmaya yönelik silahlı mücadeleyi başarıyla sürdürmüş, Mart 1970'te Kürtlerin isteklerini kabul eden bir antlaşmanın imzalanması üzerine, silahlı mücadeleye son vermiş ve bu antlaşma ile birlikte resmî olarak Kürdistan Yurtseverler Birliği kurulmuş, 1973 yılında Irak’ın SSCB ile imzaladığı dostluk ve işbirliği antlaşmasından sonra Moskova'nın Barzani'ye verdiği destek giderek azalmış, 1970 yılında yapılan antlaşmanın uygulanması için öngörülen dört yıllık sürenin bitimine doğru, Irak yönetiminin sınırlı bir kültürel özerklik planı sunması, ilişkileri gerginleştirmiş, bu sırada Irak ile anlaşmazlık hâlinde olan İran ve SSCB'ye yakınlaşan Bağdat rejimini istikrarsızlaştırmak isteyen ABD’den destek alarak yeniden silahlı mücadeleyi başlatmış, ancak, 6 Mart 1975'te imzalanan Cezayir Antlaşması’yla bazı tavizler karşılığında Irak ile anlaşmaya varan İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin yardımı kesmesi üzerine, zor duruma düşmüş, çatışmayı durdurarak İran’a geçmiş, 1976 yılında ABD’ye gitmiş ve orada ölmüş, naaşı İran’a getirilerek Irak sınırındaki Uşnu kasabasına defnedilmiş, 1993'te de Kuzey Irak'a nakledilmiştir. 1979 yılından beri KDP başkanlığını yürüten ve 2005-2017 döneminde de Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı olan Mesut Barzanî’nin de babasıdır.
[3] Abdülkerim Kasım (1914-1963): Iraklı subay, general ve 1958 Irak Devrimi'nin lideri ve bu darbeden sonra kurulan Irak Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıdır. 8 Şubat 1963 tarihinde Baas Partisi'nin Irak kolu tarafından gerçekleştirilen darbeyle devrilmiş, CIA tarafından desteklenen bu darbeden sonra yargılanmış ve öldürülmüştür.
[4] Cemâl Abdülnasır (1918-1970): Mısırlı asker ve devlet adamı, devrimci ve sosyalist lider. Mısır'ın 1956-1970 döneminde ikinci devlet başkanıdır. 1952 yılında Mısır’da Krallığa son veren darbenin ardından başbakan ve devlet başkanı olarak Mısır'da köklü dönüşümlere damgasını vurmuş, etkin bir dış politikayla Arap dünyasında bir önder rolü oynamıştır.
[5] Kürdistan Demokrat Partisi / KDP: Irak’ta 1946 yılında kurulan Kürt milliyetçisi çizgisindeki Kürt Demokratik Partisi ilk kongresinde SSCB’de sığınmacı olarak yaşamakta olan Molla Mustafa Barzanî’yi genel başkan seçmiş, 1953 yılındaki üçüncü kongresinde de ismini Kürdistan Demokrat Partisi / KDP olarak değiştirmiştir. Molla Mustafa Barzanî’nin 1979 yılında ölümü sonrasından itibaren ise KDP’nin liderliğini oğlu Mesud Barzanî yürütmektedir.