Hayvancılık sektörünün kırsal alanlarda işsizliğin azaltılması ile köyden kente göçün önlenmesi, ulusal gelir ve istihdamı arttırmak, kalkınmaya katkı sağlamak, ihracatla döviz gelirlerini arttırmak gibi ekonomik fonksiyonlarının yanı sıra insanların dengeli ve yeterli beslenmesi üzerinde de önemli bir rolü bulunmaktadır. Günümüzde hayvancılık gelişmiş ülkelerde bir endüstri haline gelmiştir. Bu bağlamda ülkemizde tüketim açısından ve yarattığı geniş üretim alanından ötürü kırmızı et sektörü, ulusal ekonomi açısından çok önemlidir.
1980 yılına kadar Türkiye, coğrafi özelliklerinin her tür hayvansal ürün üretme potansiyelini iyi bir şekilde değerlendirerek hayvan varlığının sürekli olarak sayısal açıdan artmasını sağlarken, maalesef verimlilik açısından artış sağlayamamıştır. 1980 Yılında Türkiye’de et ürünleri ve hayvansal ürünler, 24 Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirleriyle birlikte destekleme kapsamından çıkarılmıştır. Bundan sonraki tarım politikalarının istikrarsızlığı, ucuz ve kaliteli yem bitkisinin yeterli miktarda üretilememesi ve ırkların yeterince ıslah edilememesi neticesinde hayvancılık mevcut durumunu koruyamamıştır. Bu durum, hayvan varlığında ve hayvancılık işletmeleri sayısında ciddi azalmalar meydana gelmesine sebep olmuştur.
Et ithalatı kararlarının öncelikli amacı yerli üretimi olumsuz bir şekilde etkilemeden, yani yerel üreticiyi koruyarak et fiyatlarını düşürmek olsa da zamanla alınan yeni kararlarla birlikte yerel üretimin zor şartlarla karşılaşması, hatta iflasa sürüklenmelerin yaşanması, bununla birlikte sektörün dışa bağımlı hale gelme ihtimali söz konusu olmuştur.
Kırmızı et fiyatlarında yaşanan dalgalanmaların önlenmesi ve fiyat istikrarının sağlanması için, uygun tarımsal politikalar yürürlüğe konulmalıdır. Kırmızı et fiyatlarının istikrarsızlığı, girdi maliyetlerinin artmasından kaynaklanabileceği gibi ilgili alanda yeterli işgücünün ve işletme sayısının bulunmaması, işgücü verimliliğinin düşük olması gibi etkenlerden de kaynaklanabilmektedir.
2018 yılında Türkiye’nin ihtiyacı olmadığı halde 1 milyon 211 bin baş besilik hayvan ithalatı yapılırken, bu yoğun ithalat ülke hayvancılığına büyük bir darbe vurmuştu. Bu yoğun ithalattan dolayı besiciler yıllarca zararına üretim yapmak ya da hayvancılık sektöründen çekilmek zorunda kalmışlardı. Bakanlık benzer bir hatayı 2022’de 150 bin baş besilik ithalatına yönelik duyuru yapmış ve bu duyuruya 320 bin baş başvuru yapılırken, kota dikkate alınmayarak başvurunun tamamına ithalat izni vererek yapmıştı.
Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı en son duyuruda Avrupa Birliği üyesi ülkeleri hariç olmak üzere Bakanlığımızca canlı hayvan ithalatına izinli ülkelerden toplam 500.000 baş besilik sığır ithalatı izninin çıktığını duyurdu. Başvurular sona ererken, besilik sığır ithalatı için 1 milyon 300 bin başvuru yapıldığı kaydediliyor. Besilik sığır ithalatına rekor başvuru yapılması ülkede hayvan varlığında yaşanan arz sorununu da gözler önüne serdi. Besilik sığır ithalatının 500 bin ile sınırlı tutulmasını ve onun üzerindeki başvurulara kesinlikle ithalat izninin verilmemesi gerekmektedir. Eğer belirlenen kotadan fazla ithalat izni verilirse yerli hayvancılık sektörü geçmiş yıllarda olduğu gibi tekrar zarar edecek, hayvan varlığımız ve hayvancılık yapan işletme sayısı azalacak ve bu alanda çalışan entegre işletmeler kapanmak zorunda kalacaktır.
3 Mayıs 2023 tarihli www.anadolugazete.com.tr’den alınmıştır.