Karakterin kaderindir

Bora Mavi

Bir hiç uğruna değiştiniz vatanınızı. Yurdunuzu, hatıralarınızı, değerlerinizi...

Muktedirlerin size lütfettiği; çocuklarınızın geleceği, vatanı, onuru pahasına aldığınız ücretlerinizdi.

Varlığınızı bugünlerinizin ihyasına değiştiniz. Bu milletin düşmanlarına, kimliğinizi, aidiyetinizi ve kutsallarınızı sattınız!

Bir ülkenin işgali zihinlerin işgali ile başlar ilk. Bir ülkeyi savaşarak dize getirmekten daha emin ve kestirme bir yol varsa o da zihinleri ele geçirmektir.

Emperyal egemenler önce kültürünüzü, değerlerinizi, ahlak anlayışınızı yok etti.

Sosyal medya, yazılı ve görsel içerikler üzerinden ferdiyetçiliği pompaladı önce. Kazanda nasıl olursa olsun anlayışını benimsetti. Parası ve gücü olanın ahlaksız bir kimse de olsa hep itibar göreceği işlendi bilinçaltlarına.

Haz için tüketme, öz değerinizi yükseltme adına tüketme(!), iyi hissetmek için tüketme kodlandı düşüncelerinize…

Diziler, filmler ve türlü görsel içerik üzerinden paranın tek geçerli değer olduğu, ona sahip olmanın erdemli olmaktan önce geldiği anlatıldı.

Parası olmayanın sevilmeyeceği, insanın tabiatında var olan sevilme ve onaylanma arzusunun ona bağlı olduğu ruhlarınıza işlendi adeta.

Emperyalizm, Neo-liberal ekonomik sistemin gereklerine bir asır kadar devam eden süreçte böyle uydurdu insanlığı.

Tüm bu dönüşüm sürecinde en büyük yıkım İslam toplumlarında oldu. Elinde Kuran olan içeriğinden habersizdi. Habersiz olmalıydı! Dinin özünün iyilik ve güzel ahlak olduğu unutturulmalı; din namaz ve oruç gibi ritüellere indirgenmeliydi.

Akla en çok atıfta bulunan kutsal kitabın inananlarını, aklını kullanmayan bir kitle haline getirmekti amaç.

"İlim müminin yitik malıdır, Çin’de de olsa arayıp bulmalıdır." diyen Peygamberin ümmetinin önce ilimle arasını açtılar. Sonra da hurafelere uydurdular.

Elbet yozlaşmışlığımızın günahı ve sorumluluğu en çok bize ait. Elbet sebepleri en çok bu coğrafyada ve kendi tabiatımızda aramalıyız. Aynı propaganda bir tek Müslümanlara değil tüm insanlığa yapıldı. Ama bilgi toplumu olanlar; üretmeden tüketilmeyeceğini, ahlak olmadan değerleri olmayacağını, adalet olmadan devlet olmayacağını çok önceleri idrak edip bugün refah içinde ve uygarca yaşıyorlar.

"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamanın yollarını arayan toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybederler" diyen Atamızın sözü İslam toplumlarının bugünlerini nasıl da özetliyor.

Cehalet ve yozlaşmışlık... Düzenin sunduğu bilgiyi sorgulamadan alma kolaycılığı... Erdemi ve ahlakı göz ardı eden bir din anlayışı… Bu coğrafyanın makûs talihi! yani aslında karakteriydi…