Karanlığa mum yakmak

İsmail Akgün

Dünya, zulüm yuvası olmakla beraber Türkiye başta olmak üzere az sayıda kimi devletler ile çok sayıda merhamet ve vicdan sahibi insanı da içinde barındırmaktadır. Zulüm; acı ve gözyaşı, merhamet ise; acı ve gözyaşının dindirilmesi ile adaletin tesisi için sarf edilen çabalar anlamına gelmektedir.

Ekonomi ve silah gücü ülkeler için çok önemlidir. Basın, medya ve sosyal medya da en az onlar kadar kıymetlidir. Bu araçlarla propagandanın beyaz, gri ve kara çeşitleri acımasızca uygulanmaktadır. Kişi, toplum, ülke veya ülkelere yönelik “küresel yıldırma” yöntemi uygulanarak beyaz-kara, kara da-beyaz gösterilmektedir. Propagandanın dehşetli gücüyle dünyada “Dumanlı Oda Sendromu” veya Türkçe karşılığı olan “nemelazımcılık” devreye girmektedir. Haksızlıklara karşı; kör, sağır ve cahilmiş gibi davranılmaktadır. Kimisi de “biliyorum-görüyorum-duyuyorum ama tırsıyorum” diyerek dört maymun tekerlemesi ile kafalarını kuma gömerek kulakları sağır eden zulme karşı sessiz kalmaya devam etmektedirler.

Küresel Yıldırma: “Güçlü ülke ya da ülkelerin, güçsüz ülke ya da ülkelere diz çöktürmek ya da sömürmek amacıyla, küresel yıldırma politikalarıyla belirli bir süre ve sistematik biçimde her türlü baskıyı uygulayarak; yıldırma, pasifize etme (yalnızlaştırma) ve zarar verici davranış veya uygulamalarla ele geçirme ya da saf dışı etme eylemidir” (Akgün,İ, Gürhan,N, Hegemon Devletlerin Küresel Yıldırma Politikaları, www.kafkassam.com, 05.11.2020).

Bilindiği üzere İsrail tarafından Filistin zorla ve açıkça işgal edilmiş durumdadır. Silah teknolojisi ve bizzat askerleri aracılığıyla yeni yerleşim yerlerini ele geçirme, Filistinlileri korkutarak göçe zorlamak amacıyla hemen her gün saldırmaktadırlar. Bu saldırılarda ölen binlerce kişinin yanında çok sayıda yaralı ve sakat kalan insan da bulunmaktadır.

Bu zulümlere sessiz kalmayan, maddi-manevi destekte bulunmaya çalışan çok sayıda vicdan sahibi iş adamı ve STK’nın varlığı yangını söndüremezse de su dökerek etkisini hafifletmeye çalışmaktadırlar. Bunlardan biri olan,  Filistin’ deki özellikle ilkokul ve ortaokul düzeyi engelli çocuklara yönelik “Öz Sağlık-İş Sendikası Deniz Feneri Umut Köprüsü Engelliler Okulu Projesi” imza töreni 1 Haziran 2022 tarihinde Hak-İş’te yapıldı. Törende özetle; “Yeryüzündeki tüm mazlumların üzerimizde hakları var”  ile “karanlığa sövmektense bir mum yakıyoruz” diyen Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, “29 yaşında engelli evladım var. Bu proje bizim için çok daha anlamlı olacak” diyen Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz ile “Farklılıklarına saygı duyulan, ötekileştirmeden-ayrıştırmadan, engelli çocukları oldukları gibi kabul ederek, rehabilite eden ve topluma kazandıran; sonraki hayatlarında özgüvenle yaşama tutunarak üreten toplumun diğer bireyleri gibi saygı göstererek hayatlarını kazanacak ve devam ettirecek öğrenciler yetiştiren, tam teşekküllü bir okul inşa etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu okul 250 kapasiteli olacak ve proje değeri olan 390 bin Euro’nun tamamı ile işletmeye de destek olacak giderleri biz karşılayacağız” diyen Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Öz Sağlık-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Devlet Sert Bey’in sözleri tarihe not düşülmüş ve insanlığın vicdanı olmuştur.

Bilindiği üzere engelliler, iş yaşamında da “beyni engelli” olanlar tarafından dezavantajlı duruma düşürülmektedir. Bu nedenle sıklıkla mobbinge maruz kaldıklarını biliyoruz. Bu proje iş yaşamında ötekileştirilen ve ayrımcılığa maruz bırakılan engelliler için de karşı bir duruş anlamına gelecektir diye düşünüyorum.

Sendikalar, çalışanların hak mücadelesi ile birlikte böylesi projelerle insanlığın vicdanı da olmalılar, imza töreninde memnuniyetle olduklarına da şahitlik ettik. Peygamberimiz, "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır" ve “Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir” hadisleriyle yapılan işin güzelliğini özetlemektedir. Tüm bu güzelliklere öncülük eden isimsiz kahraman; Deniz Feneri Derneği İyilik Okulu Proje Koordinatörü Ahmet Karademir Bey’dir. Bizleri de her aşamada destek için yanına almış ve imza töreni mutluluğuna da ortak etme nezaketi göstermişti.

Her vicdan sahibinin Rachel Corrie gibi zalime karşı ve mazlumdan yana durarak slogan atmak yerine “karanlığa mum yakması” gerekmez mi?