Kendimizle uyandığımız ve ağlama sesiyle merhaba dediğimiz yaşama; Kaynaklarımızı fark ederek tanıyoruz hayatı, dokunuyoruz hissediyoruz ve gözlerimizi algılarımızı açıyoruz yaşamımıza…
Öğrenirken unutuyoruz kendimizi ve güçlerimizi çoğu zaman ağlayarak başladığımız hayata böyle devam etmek kolay geliyor. Olmayanlarla devam edip, onlar için uğraşırken olanları sayıp mutlu olmayı unutuyoruz.
Büyürken ve her adımda engellerimize çarptığımızda o engeli ortadan kaldırmak ya da yeni yeni yollar bulmalıyız her zaman, o kadar çok fırsat ve çözüm var ki aslında; sadece yapmamız gereken, alternatifler oluşturup yeniden yeniden başlamak bununla beraber arkamızdakilere tecrübe deyip, bu benim başıma neden geldi yerine neler yapabilirimi düşünerek öğrendiklerimizle devam etmeliyiz…
Kendi yaşamımıza koçluk her şeyi bırakıp sadece kendimizle baş başa kalıp bir de kahve ısmarlayıp yaşamdaki frene basıp değerimizi benliğimizi hissetmektir.
Toplumsal ilişkilerde yukardan baktığımızda iletişim ilişkiler hızla ve soluksuzca devam ediyor… Herkesi dinleyip analiz edip onlarla ilgili konuşmak bizlere iyi geliyor hepimize, bir de olay sorgulamaya müsaitse Kişileri yargılamak ben daha iyiyim ben olsam öyle yapmazdım, düşünceleri Öyle uzayıp gidiyor sohbet… Herkes memnun konuşulan kişi dışında… Zaman akıp gidiyor kendimizle baş başa kalmamızı ve kendimizi unutuyoruz… Ve diyoruz ki her şey yolunda ama bir şeyler eksik, Acaba eksik olan bu akışta biz miyiz?…
Hepimiz kendimize bir saat ayırıp geçmişi geleceği bırakıp şu ana gelsek ve tüm duyularımızı duygularımızı hedeflerimizi isteklerimizi neredeyim nerde olmak istiyorum diyerek masanın karşı tarafına alıp konuşsak kendimizle, önce nasılsınla başlayarak sonra da nasıl olmak istiyorsun la devam etsek…
Ailemizde, iş yaşamımızda, sosyal hayatımızda çoğu zaman tüm akışlara kapılıp gidiyoruz, çoğu zaman da kaybolduğumuzu hissediyoruz. İşte o küçücük bebekken oluşan öz benliğimizi hissedip tekrar bizi biz yapan tüm güçlerimizi tekrar ortaya çıkarıp herkese ayırdığımız zamandan bir kısmını kendimize ayıralım.
Unuttuğumuz ; en çok beni ne mutlu eder, kendimi nasıl daha iyi hissedebilirim, istediğim yer demiyim , Bugün kendim için ne yapabilirim, sorularını tekrar kendimize sormakla başlayabilir miyiz? Kendi yaşamımıza koçluğa…Soruları sorduktan sonra cevapları masanın karşı tarafındaki siz cevap versin sadece dinleyin.. Ne olmasını istiyorsanız bunları engel olan ne ise onlara çözüm üretin.
Her gün bir hediyedir hepimize, güneşin batışı bile bir umuttur. Çünkü yeni bir doğuşun müjdesidir. Yeni bir doğuşa, evrende kapladığımız yeri hissetmeye ben buradayım demeye hep beraber hazır mıyız?... Ben buradayım diyerek bugünle başlıyorum ben….