Kiriz

Cemal Kayı

Yanlış anlaşılmaması için önceden belirtmek zorundayım. Hayvanları çok severim. Çünkü onlar, bilhassa köpekler insanların en sadık dostudur. Sahibi ölünce onun cenazesi yanında saatlerce yatan, mezarlığa gidip mezarı başında aç susuz, kalbi kırık üzgün, günlerce bekleyip ağlayan köpekler tanıdım duydum… Bu hayvanların sadakati filmlere, öykülere romanlara konu oldu. Bu köpeklerden birisi; “KIZIL KÖPEK”tir. Heykeli dikilip, filmi yapılmıştır. (RED DOG) 1971 yılında Avustralya’da sahibi bir motosiklet kazasında öldükten sonra sahibinin yokluğuna dayanamayan Kızıl Köpek, Avusturalya’yı bir uçtan bir uca neredeyse iki defa katettikten sonra, bir gemiyle (Herkesin tanıdığı bir köpekti) Japonya’ya gidip tekrar Avusturalya’ya ya döner. Avusturalya’ya dönüşünde sahibinin evini, sevgilisini, sahibinin arkadaşlarını bulur. Ancak gene huzursuz gene mutsuzdur. Sahibinin mezarına gider ve orada ölür…

Bu köpeklerden birisi de halâ yaşayan bizim köydeki köpeğimiz “KARA”dır. Kara’yı, babamın defninin ertesi günü, babamın mezarının başında yatarken bulduk. Daha ertesi gün gene, bu böylece sanırım bir hafta devam etti…

Bir filmde izlemiştim, 1924 yılında Tokyo Üniversitesi’nden bir profesör sokakta bir köpek yavrusu bulur, adını Japonca’da 8. Anlamına gelen, “HAÇİKO” koyar. Haçiko ilk günden itibaren her sabah ziraat fakültesinde profesör olan sahibiyle tren istasyonuna kadar geliyor, sahibini yolcu ettikten sonra tekrar eve dönüyor, akşam profesörün eve dönüş saatinde evden istasyon geliyor, tekrar profesörü alıp eve birlikte dönüyorlardı. Daha sonra fikrini değiştirmiş olmalı ki, profesörü istasyona bıraktıktan sonra eve gitmeyip istasyonda beklemeye başladı. Profesörün iş dönüşünde artık eve beraber gidiyorlardı. Bu böylece aşağı yukarı bir yıl devam etti. Bir yılın sonunda bir gün, hoca üniversitede kalp krizi geçirip öldü. Her şeyden habersiz “HAÇİKO” istasyon çıkışında tam “DOKUZ” yıl sahibini bekledi. 8 Mart 1935 ‘te istasyon kapısında sahibini beklerken öldü… Önce Japonlar (1987) yılında, daha sonra HOOLYWOOD’ da Amerikalılar tarafından HAÇİKO’nun filmi yapıldı. Filmde başrolü RİCHARD GERE canlandırdı. Tokyo Tren İstasyonunun çıkışında HAÇİKO’nun heykeli vardır.

“Asıl Azmaz Bal Kokmaz, Kokarsa Yağ Kokar Aslı Ayrandır!”

Her köpek kendi ırkının özelliklerini taşır. Örneğin “TAZI”, zayıftır. Çok hızlı koşar sadece tavşan avı için evlerde beslenilir. Üşür, havlamaz evlerde, odalarda yatar.

Rahmetli Halil Amca’nın Çelebiuşağı köylü Hüsnü Dayıdan ödünç getirdikleri bir tazıları vardı. Halil Amca’nın en küçük oğlu Selçuk çocuktu. Selçuk, bu tazıyı çok sever, günlerini karda, kışta ayazda tazıyla oynayarak dışarda geçirirdi. Tazılar diğer köpekler gibi değildir soğuğa dayanamazlar üşürler. Bu nedenle evin içine alınır, dışarı çıktığında sırtına “ÇUL” örtülür. Halil Amca kış sohbetlerinde;  “Selçuk tazıyla  gündüz akşama kadar dışarda oynuyor  ikisi de üşütüyor, gece sabaha kadar tazı bir yandan, Selçuk bir yandan osuruyorlar” derdi… 

DOBERMAN, son derece sağlam ve asil bir duruşa sahiptir. Çok hareketli ve çeviktir. Bina korumalarında bekçiye yardımcı olur.

BULDOK, İngiltere’den yayılmıştır. Çok sağlam bir yapısı vardır. Görünüşü korkutucu olmasına rağmen sevgi doludur.

KANGAL, Anadolu’ya özgüdür geçmişi çok eskidir, iri yapılı çoban köpeğidir. Kırsal alanda koyun sürülerinin hırsızlara ve kurtlara karşı korunmasında bekçilik yapar, çok çalışkan ve sadıktır…

Daha ismini buraya almadığım onlarca asil köpek cinsi vardır. Her “ASİL” köpeğin belli bir özelliği yaratılıştan gelen belli bir uzmanlık dalı vardır. Kimi Sibirya’da, Alaska’da kızak çeker. Kimi köpek çobana yardımcı koyun köpeğidir. (DAVAR). Kimi köpekler konutlara inşaatlara bekçilik yaparlar. Kimileri “POLİS” köpekleri olup, narkotikte, gümrüklerde kullanılır. Bazı cinsler depremlerde kurtarma ekiplerinin en iyi yardımcılarıdırlar… Kimi ise görme özürlülere can yoldaşlığı yaparken, kimisi de çocuklarla iyi anlaşırlar onlara oyun arkadaşlığı yaparlar… Bazıları ise av köpekleridir, avcıların tüfekten sonra eli ayağı, gözü kulağıdırlar… Bazılarının adı “TAZI” olsa da o da av köpeğidir, tavşan avlanmada yararlanılır.

Bunların dışında bir de; “Soyu sopu belirsiz, kişiliksiz kimliksiz, hemen hemen her yerde, her ortamda karşılaşabileceğiniz hiç bir belirgin özelliği olmayan, çulumu serebileceğim her yer bana vatandır” dediklerini düşündüğünüz köpekler mevcuttur bunlara halk dilinde; “KİRİZ” denir…

KİRİZ, bazıları ev köpeğiyle ile sokak köpeğini çiftleşmesinden doğar. Bazıları hem ana hem baba tarafından sokak köpeğidir. Ev köpeğiyle sokak köpeğinin birleşmesinden meydana gelen köpeğe bazı yerlerde; “KIRMA” da denilir… Ancak iki sokak köpeğinin çiftleşmesinden meydana gelen köpek yüzde yüz “KİRİZDİR”.

“KİRİZ” SİNSİDİR: Hiç beklemediğiniz zamanda sizi topuğunuzdan ısırır… Çünkü o sizi, siz farkında olmadan kollamış, takip etmiş,  ısırmak için en uygun olacak zamanı büyük bir sabırla beklemiştir. Hatta sizin; “Amaannn bundan bana bir zarar gelmez” diye düşünmenizi sağlamış şirin görünüp kuyruk sallamıştır. Dalgın zayıf anınızda, ısırmak için en uygun olan zamanda da sessizce arkanızdan yaklaşıp, topuğunuzdan ısırmıştır

“KİRİZ,” YALAKADIR: Sizin kuvvetli olduğunuza inanırsa, önünüzde taklalar atar, yanınızda yürür, size sürtünür. Sizinle yürürken bile gözü sizdedir. Gözünüzün içine bakar, adeta emirlerinizi bekler… Sizi koruyormuşçasına yanınızdan geçen diğer köpeklere dişlerini gösterip hırlar…

“KİRİZ,” RİYAKÂRDIR, İKİYÜZLÜ’DÜR: Tecrübeli biriyseniz suratından anlarsınız… Kişiliksiz, anlamsız boş bir yüzü vardır. O yüz, sanki oraya vücudunu tamamlamış olmak için konulmuş gibidir… Aslında baktığınızda bir şey göremezsiniz; “olmasa da olurdu” diye düşünürsünüz… Rahatsız olursunuz gördüğünüzde huzurunuz kaçar…

“KİRİZ” İNKÂRCIDIR, YALANCIDIR: Her gün eksiksiz karnını doyurmanıza rağmen, sanki onu aç bırakıp beslemiyormuşsunuz gibi tavırlar takınır, kötü reklamınızın yapılmasına sebep olur. Başkalarının yanında sizi küçük düşürmek için açlık, hastalık numarası yapar, “EL ALEM”’e sizi şikayet kapısı açar…

“KİRİZ” HAİNDİR: Size ihanet eder. Oysa siz onu daha küçükken izbe bir duvar dibinden, terkedilmiş viran bir yapıdan alıp getirmiştiniz. Besleyip büyütmüştünüz… Elinizle yiyecek verip, avucunuzla su içirmiştiniz… Eline fırsat geçtiğinde sizi satar… Bulunduğu  yeri, bağlı olduğu zinciri, kazığı , üstünde yattığı çulu terk eder gider…

“KİRİZ” AÇGÖZLÜDÜR: Önüne gelen her çıkıntıya, her duvara, her ağaca çalıya çırpıya “İŞEYEREK” sahiplenmeye çalışır… Canlı cansız tüm nesnelerin tek başına sahibi olmak ister… Burnu yerde, arka ayaklarının birini kaldırarak üç ayak üstünde durup, üstüne sıçratarak işer…

“KİRİZ” ŞANTAJCIDIR: Sahibine güvenerek, bazen sahibinin haberi bile olmadan, sahibine mesaj ilettiğini düşünerek, diğerlerini tehdit eder… Dişisi de erkeği de aynıdır…

“KİRİZ” ÇİRKİNDİR: Yaratılışından doğan çirkinliğinin sebebi, yaratılanlarmış gibi, hem cinslerini tehdit edip, saldırmaya yeltenir…

“KİRİZ”’İN SABİT BİR RENGİ YOKTUR: Belli bir “IRKI” olmadığından, sabit bir rengi de yoktur. Bazen, “KİRİZ” olan babasının bazen de gene, “KİRİZ” olan anasının rengini alırken, bazı durumlarda da tamamen yabancı bir renkte görürsünüz…

“KİRİZ” ÇEMKİRİR: Kiriz havlayamaz, Kirizin havlaması yoktur…Yerli yersiz rahatsız edici sesi, dipsiz kuyulardan geliyor gibidir…Onun havlar gibi ses çıkarmasına halk dilinde; “ÇEMKİRME” denir…

“KİRİZ” KORKAKTIR: Kendisinden güçlü birisini gördüğünde, ya da sahibinin yanında olmadığı zamanlarda korkudan kuyruğunu arka bacaklarının arkasına sıkıştırırken, poposunu yere sürterek oradan uzaklaşır.

Çevremize şöyle bir bakalım! Yakınımızda uzağımızda, çevremizde yöremizde, köyümüzde kasabamızda yaşadığımız şehirlerde, ülkemizde yüzlerce, binlerce “KİRİZ” olduğunu göreceğiz…

Yazımı, benim de akrabam olan rahmetli Deli Mahli’nin bir özdeyişiyle noktalıyorum: “Osuruklu Kancıktan Kurtçu Enik Doğmaz!..”

Saygılarımla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.