Kızıldereli reisi

Bahattin Demiray

Kainattaki her şey zıddıyla vardır. Gece ile gündüz, ak ile kara, kadın ile erkek, güzel ile çirkin, soğuk ile sıcak, iyi ile kötü hep bir aradadır. Gece olmazsa gündüzün, kadın olmazsa erkeğin, ak olmazsa karanın, çirkin olmazsa güzelin, kötülük olmazsa iyiliğin hiçbir şekilde bir anlamı yoktur. İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir. Yani güzelliğin karşılığı güzellik, güzel iş yapanın karşılığı güzel sevaptır. "havf" (korkmak)dan maksad, güzelce amel etmektir. Bir hadiste bildirildiğine göre; "Sana gereken Allah'ı, görüyormuşsun gibi ona ibadet etmektir. Çünkü sen O'nu görmesen de O seni görüyordur." a uygun hareket etmektir. Nefsini Allah için haramlardan koruyan, helalin idraki içinde yaşayan ve Hak için her türlü külfete katlanan bir şahsın, bunca fedakarlığı için Hak Teâlâ'nın bir mükafaat vermemesi mümkün müdür?

Musa a.s’ a. kavmi ‘’Ne yaparsak Allah bizden razı olur?. ‘’ diye sormuşlar: Allahü teâlâ, (Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum) buyurdu. Başa gelen belalara katlanmak, ona buna şikâyet etmemek, Allah’tan gelen her şeye razı olmaktır. Musa a.s, (Ya Rabbi en çok buğz ettiğin kimdir?) diye sordu. Allahü teâlâ (Bir kul, benden hayırlısını isteyip Ben de ona hakkındaki hükmü gönderince ona rıza göstermeyendir) buyurdu. Allahü teâlânın takdirine razı olmalıdır! Hadis-i kudside buyuruldu ki:(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen, verdiğim nimetlere şükretmeyen benden başka rab arasın!) [Taberani]

Takvalı, namaz, hac, oruç ve kurban kesme, infak etme insana güzel gelmeye başlamışsa, günah işlemeye daha da dikkat edilip geçmiş günahlar da acı ve elem veriyorsa, o kişiden Allahü teâlâ razıdır. O’nun sevmesi ise, tam iman etme doğru itikada sahip olma ile, hubb-i fillah ve buğd-i fillah [Allah için dostlarını sevmek ve Allah için düşmanlarına buğz etmek, sevmemek] gerekir. Şartlarına uygun olmayan ibadetler ahrette sorgulanır. " Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi inanmayla, tüm kulların Dünyasına ve ahretine hizmet etmeli. Dünyasına hizmet etmek, mesela bir işini görmek, maddi yardımda bulunmak, ahretine hizmet etmekde, ibadetlerde nosan ve usurları deme yapmıyorsa yapmasını güzelce demeli bunlarda kişinin sevaba neden olur. Bir hadis-i şerifte: (İnsanlar, Allah’ın ıyalidir [kullarıdır], Allahü teâlânın en çok sevdiği kimse, onun ıyaline (kullarına) iyilik edendir.) [Bezzar] Allahü teâlâ, güler yüzlü olanı sever.) [Beyhekî] (Allah muhsindir, muhsinleri [iyilik edenleri] sever.) [Taberani] (Allahü teâlâ, güzeldir, güzeli [güzel işleri] sever. Cömerttir, cömertliği sever. Temizdir, temizliği sever.) [İ. Adiy] (Allahü teâlâ, yumuşak davrananı sever.) [Müslim] (Allahü teâlâ, çok affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim] (Allahü teâlâ, tektir, teke riayet edeni sever.) [İbni Nasr] (Allahü teâlâ, yaptığı işi hakkıyla [temiz, güzel] yapanı sever.)[Beyhekî] (Allahü teâlâ, tevbekâr genci sever.) [Ebu-ş-Şeyh]

Bir kişiyi yangından kurtarmak insanlık görevidir. Bu, ebedi Cehennem ateşinden kurtarmanın yanında hiç kalır. Bunun için, hizmetin en kıymetlisi, ahreti için yardımcı olmaktır. Müslüman değilse Müslüman olması için, Müslüman ise dinini doğru olarak öğrenmesine vesile olmaya çalışmaktır.

Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. "Onlar" dedi, "benim için iki simgedir evlat." "Neyin simgesi" diye sordu çocuk. "İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları." Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve çocuklara has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi: "Peki", dedi. "Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?" Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa: "Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem!" siyah köpeği; Hırçınlık öfke, kötü söz ve alışanlıklar, inatçılık, emeller büyütür .

Ruh ve nefisimiz de tahkiki imanın iktidarı olmadan; tüm İslam alemindeki Müslümanların özlediği sahabe gibi yaşam oluşmaz. Akıl ve gönlümüzdeki şeytanın iktidarı yıkılmadan, ülkelerdeki şeytanın ve şeytanlaşmış insanların iktidarı yıkılamaz. Her bir insandan ümmete ulaşan yolda imanın iktidarını gerçekleştirip şeytanın iktidarını yerle bir edecek güç ancak tam teslimiyetten birbirine kenetlenmiş insanlardan geçer. Tevhid akidesi yara alınca ümmetin vahdeti de yara alır. Zayıf ve iktidarsız imanlar muzır ruhların, şeytanlaşmış insanların ve gündelik sorunların altında ezilir.

Allah’ım bu muazzam gücün farkına varacak iz'an ver. İmanımızı; nefsimiz ile şeytanın eline verip kar gibi eritme. İmanımızı Tahkiki eyle ki, dilimize, gözümüze, kulağımıza, zihnimize, duamıza komut versin. İmanla görelim, imanla duyalım, imanla yürüyüp imanla tutalım, imanla konuşup imanla düşünelim. İnşallah! Sevgili peygamber Efendimiz buyuruyor; En Üstün İbadet, Sıkıntı Anında Sabırla, namazla, zikirle, şükürle kurtulmayı Beklemektir. Selam ve duayla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.