Kolay maçı zora sokmak

Ömer Aydos

2024 Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçlarına D Grubunda A Milli Takımımız deplasmanda Ermenistan karşısında ilk maçını Cumartesi akşamı oynadı. Bakıldığında kağıt üzerinde her ne kadar kolay bir rakip gibi gözükse de Ermenistan takımı az daha millilerimizin başına bir iş açıyordu.

A Milli Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz resmen kolay maçı zora soktu diye düşünüyorum. Gerek oyun kurgusu ve sistemi, gerekse oyuncu tercihleri ile ya rakibini hafife aldı, ya da bilgisi ve görgüsü bu kadardır diye düşünmemek elde değil.

Maçı izleyen herkesin A Milli Takımımızın ne oynadığını, sisteminin ne olduğunu, sahada ne yapmak istediğini anladığını sanmıyorum. Doğru dürüst atak geliştiremeyen, üç-dört pası üst üste yapamayan ve kendisinden beklenilen performansları gösteremeyen futbolcu grubu ile sahada gezinen bir milli takım izledik maçın büyük bir bölümünde.

Sadece kişisel performanslar ve anlık reaksiyonlar ile sonuca ulaştık. Eğer ki Ermenistan yerine karşımızda dişli ve daha tecrübeli bir takım olmuş olsaydı inanın ilk 30 dakikada resmen hezimeti yaşayabilirdik.

Ermenistan çok koşan, çok mücadele eden, önde basan, biraz da sert oynayan bir takım görüntüsü çizdi. Biraz teknik kapasiteleri ve uluslararası tecrübeleri olmuş olsaydı başımıza gerçekten iş açabilirdi.

Şimdi maçı 2-1 galip bitirdik, galibiyet galibiyettir, hem de deplasmanda alınmıştır, rakip kim olursa olsun diye düşünülürse hataların en büyüğünü yapmış oluruz. Asıl galip gelirken eksikleri ve yanlışları görüp ona göre tedbir almamız gerekir. Çünkü önümüzde Hırvatistan gibi dünya klasmanında önemli bir takımla oynanacak bir maç var. Grubun diğer güçlü takımı Galler ile de daha sonra oynanacak olması ve bu iki takımın Milli Takımımız ile birlikte ilk iki için mücadele içerisine girmesi kaçınılmazdır. Ermenistan ve Litvanya grubun son iki sırasını oluşturacak takımlar çok büyük bir sürprize imza atmazlarsa.

Almanya’da yapılacak finallere her grubun ilk iki takımının direkt olarak gitmesi aslında bizim için büyük avantaj. Çünkü grubumuzda çok üst düzey (Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz gibi) takım olmaması, her ne kadar Hırvatistan ve Galler’in bizim takımımızdan bir-iki tık iyi olmalarına rağmen onlarla baş edebilmemiz diğerlerine göre daha kolaydır diye düşünüyorum.

Teknik Direktör Kuntz’un üçlü defans kurgusundan vazgeçip bir an önce dörtlü defans ve tek santrafor sistemine dönmesi elzem gibi gözüktü dünkü maçta bana, Cenk Tosun’un her ne kadar kanatta oynuyor gözükse de Enes Ünal ile birlikte çift santrafor gibi oynadı. Böyle olunca gerçek kanat oyuncusu Kerem’in yedek kalması adeta takıma bir el freni oldu. Enes’in bir türlü Getafe’de gösterdiği performansını milli takımda gösterememesi, Cenk’i santrafor oynayacakken sol kanada kitlemesi olumsuz yönlerden biriydi. Sağ kanatta ise Cengiz Ünder’in eski performansından çok uzak olması, Hakan Çalhanoğlu’nun da İnter’de gösterdiği performansı milli takıma taşıyamaması, bunlara ilaveten Orkun Kökçü’nün de Feyenord’taki daha iyi oyununu engelledi diye düşünüyorum.

Yani Milli takımımız bireysel olarak iyi futbolculardan kurulu ama Kuntz bunları bir organize ve kollektiflik içerisinde pişirememiş, maçı sadece anlık bireysel performanslar kazandı. Orkun’un ceza sahası dışı iyi vuruş özelliği ile Kerem Aktürkoğlu’nun hızlı ve son vuruş üstünlüğü skoru belirledi. Ferdi bile Fenerbahçe’de oynadığı oyunun çok gerisinde kaldı, birlikte oynadığı oyuncularla olan uyumunu Milli Takım arkadaşları ile bulamadı. Üç stoperle oynamak defans dengesini ve kaleci uyumunu sağlayamadı.

Bu arada kaleci Mert Günok’a özel bir parantez açmak istiyorum, bence maçın adamı kalecimiz Mert’ti. Çok önemli 2-3 kurtarış yaptı, eğer ki kötü bir gününde olsaydı gerisini düşünmek bile istemiyorum. Çağlar Leicester’de yedek kaldığı için bayağı bir gerilemiş, Ozan Kabak da öyle, Onur Bulut ilk maçı olmasına rağmen takımın iyileri arasındaydı, biraz heyecanı vardı. Hakan Çalhanoğlu ve Orkun Kökçü vasatı geçemedi. Cenk resmen kayboldu sahada, fakat girdiği pozisyonda bana göre rakibi tarafından itildi ve pozisyon penaltıydı. VAR nasıl devreye girmedi veya nasıl olumsuz değerlendirdi şaştım. Cengiz çok topla buluştu ama bal yapmayan arı misali kendi ile mücadele etti bir türlü kendini geçemedi ve kötü oynadı. Enes’e çok faul yapıldı ve Ermeni defansı hiç göz açtırmadı, fakat ikinci golde Kerem’e hızlıca düşünüp verdiği pas tek olumlu yönüydü.

Bence Hırvatistan maçında bu hataları yapmamamız ve çok daha iyi oynamamız gerekir. Tek santraforla ve bunu da Cenk ile oynamak, duruma göre Enes’i ileri dakikalarda oyuna sokmak, Kerem’in mutlaka ilk onbirde oynaması ve Cengiz’in de daha kendine çekidüzen vermesi ve kişisel oynamayı bırakması gerekir. Ferdi’yi daha aktif olabileceği sağ kanada çekmek ve mutlaka 4’lü savunmaya geçip, isabetli ve bol paslarla rakibi yormak gerekir diye düşünüyorum. Hakan’a daha serbest hareket etmesini ve Orkun ile daha iyi anlaşabilmesi imkanını yaratmak da hocamız Stefan Kuntz’un ilk görevi olmalı diye düşünüyorum.

İnşallah korktuğumuz başımıza gelmez de kendi evimizde oynayacağımız Hırvatistan maçını alırız. Tabii aynı hataları tekrar etmez ve bu maça daha iyi konsantre olursak…