Komşu tabiri, birbirine bitişik veya yakın yerlerde yaşayanlar için kullanılır. Komşu olmanın doğurduğu birtakım hak ve görevlerin yanı sıra bunların sağlandığı bir ilişkiler düzeni bulunmaktadır. Bunlara genel olarak komşuluk veya komşuluk ilişkileri denilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) komşu haklarını şöyle beyan etmiştir:
“Bir kişi, ailesine ve malına gelecek kötülükten korktuğu için kapısını komşusuna kapalı tutuyorsa, o komşu, gerçek mü’min değildir.
Şerrinden emin olunmayan komşu da gerçek mü’min değildir.
Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz?
Senden yardım istediğinde yardım etmen,
Senden borç istediğinde borç vermen,
Fakir düştüğü zaman tekrar borç vermen,
Hastalandığında ziyaret etmen,
Bir hayra; nimete kavuştuğunda tebrik etmen,
Musibete uğradığında taziye, teselli etmen,
Öldüğünde cenazesine katılman,
İzni olmadıkça binanı onun binasından daha yüksek yapıp rüzgârına (ve güneşine) mani olmaman,
Tencerendeki yemeğin kokusu ile onu rahatsız etmeyip yemekten ona da göndermendir.
Bir meyve satın aldığında ona da hediye etmendir. Eğer bunu yapamazsan meyveyi evine (komşuna göstermeden) gizlice götür. Çocuğun o meyveleri dışarı çıkarıp onun çocuğunu imrendirmesin.
Siz komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz? Nefsim kudretinde olan Allâhü Teâlâ’ya yemin ederim ki, komşu hakkını ancak Allâhü Teâlâ’nın rahmet ettiği çok az kimse anlayabilir.”
Resûlullâh (s.a.v.), komşuyu o kadar tavsiye etti ki onlar (Ashâb-ı kirâm) Resûlullâh’ın komşuyu komşuya mirasçı yapacağını zannettiler. (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)