Bazen insanlar kredi kartı borçlarını ödeyemeyince banka ile yapılandırma yoluna giderler. Konkordato ise şahıs veya şirketlerin bütün borçlarını mahkeme yoluyla yapılandırma şeklidir. Konkordato eskiden şirketler yapabilirken şimdilerde artık şahıslarda yapabiliyor.
Son zamanlarda maalesef konkordato ilan edenlerde bir artış gözleniyor. Bunun en önemli sebeplerinden birisi dolar ile borçlanan firmalardır. Çünkü bu borçlanmalar kur farkından dolayı Türk lirası bazında artış gösterdi. Daha sonra firmaların ürettikleri ürünlerin maliyet fiyatlarının dövize bağlı olarak artması sebebiyle enflasyonda arttı. Satış oranları ürün fiyatlarının artışı ile günlük - haftalık - aylık ciroları eskiye göre ister istemez düşüş gösterdi. Sonuç borçlar döviz cinsinden aynı kalsa da Türk lirası bazında artış gösterdi. Yükselen borçlar, düşen satışlar ödeme günü gelen borçlar sebebiyle konkordato kaçınılmaz hale geldi.
Borçların konkordato sebebiyle yapılandırılması firmaların borçlu olduğu şirketleri de, üreticileri de etkiliyor. Mesela ödeme bekleyen çiftçiye 6 ay sonrasına ödeme yapılacağı söyleniyor. Çiftçi kendi borcunu ödeyemiyor ya da yeni sezonda ekim yapamıyor. Daha kötüsü işyerini kapatanlarda olabiliyor. İşyerini kapatan firmanın işçileri de ister istemez işsiz kalıyor. Konkordato ilan edenler çalışan işçi sayısını ister istemez düşürüyor.
Ülke genelinde konkordato ilan eden firma sayısı ne kadar az ise sorun daha azdır. Eğer bu rakam çok ise sorun ister istemez daha büyük olur. Çünkü bu durum silsile yoluyla diğer şirketlere bulaşarak domino etkisi yapabilir.
Maalesef hammadde veya ürünlerin dışa bağımlı olması döviz fiyatlarıyla alınan her şeyin fiyatının oynak olması demektir. Dövizdeki ani yükselişler firmaları ister istemez zorluyor. Elbette bu duruma çözüm yasal düzenlemeler getirmek suretiyle sıkıntılar atlatılabilir.
Hani derler ya! Taşıma suyla değirmen dönmez diye. Eğer biz kendi hammaddemizi kullanıp kendi paramızla kendi ürünlerimizi yapabilseydik dışa bu kadar bağımlılığımız olmasaydı konkordato yapan şirketlerimiz döviz fiyatları artsa bile bu kadar etkilenmeyecekti.
Bu firmalara düşük faizli kredi ile borçlandırılıp yeniden ayağa kaldırılabilir. Ancak bu firma ürünleri için kampanyalar düzenleyip iş imkanını artırıp borçlarını ödemelerini kolaylaştırıp şirketleri rahatlatmak gerekir. Bu fabrikaların iflas edip kapanması ülke ekonomisine de zarar verecektir.
Ülkemizin en çok yatırım yapması gereken alan üretim olmalı. Üretimin içinde de en önemli yatırımlardan biri de enerji yatırımı olup, dağı taşı güneş panelleri ve de rüzgar gülleri ile donatmalıyız.
Hatta devlete ait fabrikalarda ve de belediyelerde kendi enerjisini kendisi üretmeli, özel sektöre ait fabrikalarında bu konuda yatırımlarına destek verilmeli. ''Kısaca kendi enerjini kendin üret kampanyaları yapılıp, bu yatırımlar desteklenmeli.''
Umarım ekonomide dibi gördük ve yukarı çıkacağız. Yoksa sıkıntılar kartopu gibi büyüyecek
Yeni yılın girişi ile çalışanların ücretlerine zam var. Asgari ücretlinin alacağı zam elbette firmalara geri dönüş sağlayıp piyasayı rahatlatacaktır. Maaşlara düşük zam piyasayı daha çok sıkar. En az asgari ücret ve de emekli maaşı 2.000 TL olmalı. Daha düşük asgari ve de emekli maaşının piyasaya pozitif etkisi olmaz. İnsanlar çalışırken aldığı maaşın aynısını emekli olunca da almalı.
Velhasılı konkordatonun piyasaya negatif etkileşimlerini minimuma indirgemek zorundayız.
Allah beterinden saklasın ne deyim. Hayırlı ve bol kazançlar.